Türk Milletine bu zûlmü revâ görenler!
"Zûlm ile âbâd olanın âhiri berbâd olur!" biliyorsunuz değil mi?
Uçakta gözleri açılır açılmaz sünepeleşen, kuruğunu paçası arasına kısıp; "Zaten anam da Türk. Devletin emrindeyim" diye yaltaklaşan, karakter fukarası bebek katili bir sehpa artığı, cezaevinden; "Hükümet de bu fırsatı heba etmemeli. Bu bir isyandır. Ben de isyanın lideriyim. İsyanın bitmesi için üzerime düşeni yapacağım. Koçgiri İsyan’ına benzer biçimde Meclis de üzerine düşeni yapmalı!" diye talimat gönderiyor! Talimatı da benim helal kazancımdan alınan vergilerden maaş verilen, yeminsiz vekiller vasıtasıyla gönderiyor! Kuryelerinin teşrifatçılığını da, iki kişiden birinin oyunu alan bir hükümete yaptırıyor! Sanki savaş kazanmış gibi seslenebiliyor!
Hey! BOP Eş Başkanı!
Bebek katili ve eşkıyalarını muhatap saymam! Sizin gibi bin tanesi gelse, on tane haçlı bir araya gelse bile şahsen ölürüm ama yenilmem! Ben yenilmeği bilmeyen bir ırkın ahfâdıyım! Akıllı olun!
Türk Milleti! Öldün mü? Yenildin mi? Kuduz kapı köpeğine teslim mi oldun?
"BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var" diyen Başbakan'ın, senin verdiğin yetki ile neler yaptığını görmüyor musun? Meydanlarda direnen işçilerin, memurların, üniversitelilerin gözlerine sıkılan biber gazı seni mi kör etti yoksa?
Son bir aya neler sıkıştırdılar, görmüyor musun?
Sanki iki devletmiş gibi, protokoller imzalanarak yaklaşık iki yıldır PKK'lı teröristin elindeki rehinelere devir-teslim yapıldı! Bu da urgan artığı bebek katilinin talimatıyla gerçekleşti!
PKK, elindeki 8 kamu görevlisini serbest bırarak,"Analar ağlamasın" slogan-projesine katkı veren bir jest yapmışlarmış!
Sekiz aile sevindi, doğrudur! Bu arada yetmiş beş milyonun, PKK tarafından şehit edilen, katledilen otuz binden fazla insanının aileleri ile kahrolduk! Dahası, bu yüzkarası uygulamada da satır arasına saklı yalanlar vardı! Efendiler diyeceğim, Beğler diyeceğim, unvânlara yazık! Hey! Unvansız, sıfatsızlar!
Sizin diğer BOP Eş Başkanı ve AB'nin dikte talimatları gereği başlattığınız "Açılım" adlı süreçte, ömürlerini teröristlerle mücadele ederek geçirmiş madalyalı millet evlâtlarını, ABD'nin canını sıktıkları için vazgeçtiği NATO Generalleri ve onlarla birlikte derdest ettiğiniz millet evlâdı Paşaları hapsetmenizle başlayan kaos ortamında yaptıklarınızı görmüyor, duymuyor, bilmiyor muyuz?
Meselâ, haçlı istedi diye işlerine son verdiğiniz Korucuların 140 (yüz kırk) yakınının bir yıldan fazladır PKK elinde rehin tutulduklarını, milletten niye saklıyorsunuz? Ki bunların çoğu da çocuk! Bu rehinelerin Mahmur'da tutulduğu da biliniyor! Çocukların anneleri Mahmur'a gidiyor; "Siz gidin, babaları gelsin!" diye geri çeviriliyorlar!
Bu yüz kızartıcı devlet aczinin en acı yanı ise; çoluk-çocuğu kaçırılarak rehin tutulan Korucular, evlerine de gidemiyorlar! Güya hür ve müstakil bir ülkenin sınırları içinde, kaçak durumdalar! Zalim, psikopat, kuduz PKK'lılardan değil, onları dokunulmaz eden İleri Demokrat Hükümetten kaçıyorlar! Çocuklarını, yakınlarını kurtarmak için gitseler kendilerini neyin beklediğini; ben de biliyorum, hükümetin başı BOP Eş Başkanı da, kendileri de biliyor!
İmralı'daki bebek katili alçağın postacılığını yapan yeminsiz dokunulmazlar, İHD'nin merhametsiz merhametlileri, diğer STK temsilcileri, diğer "Analar ağlamasın"cılar, adının başında Milli sıfatı bulunan İstihbarat Teşkilâtı mensûpları, neredesiniz? Bebek katilinin kuryelerine teşrîfatçılıktan başka ne iş yaparsınız?
Demokratlar! İleri Demokratlar!
Demokrasi tramvayı vatmanı ve yandaşları!
Siyasallaştırılmış PKK'lılarla renk tamamlayan milliyetsiz milliyetçiler!
Muhteşem Türk Atatürk'ün kurduğu parti CHP'liler!
Canımızı acıtıyorlar görmüyor musunuz?
Rûhumuzu incitiyorlar ve bizi yani Türk kimlikli Türk Milleti ve Devletin asıl kurucularını tahrîk ediyorlar, kör müsünüz?
Hey! Müslüman!
Bize etnik olarak Türk adını ve lisânımızı Allah verdi! "O'nun delillerinden birisi de yerleri ve gökleri yaratması, renklerinizin ve lisanlarınızın değişik olmasıdır" (Rûm-22) âyetinden Türk yaratıldığımızı, Türkçe lisanla donatıldığımızı biliyoruz! Türk Milleti mensûbiyetinden, Türk asabiyetinden, Türk adımızdan hoşnût ve onurluyuz!
Türk yaratıldım, Türk doğdum, Türkçe yaşadım ve Allah'ın izniyle Türk gibi öleceğim! Tarihten, Türk gibi ölmenin ne demek olduğunu öğrenmemiş olamazsınız! En az on Türk düşmanını itlâf etmeden ölmeyiz biz!
Eşkıyayı dünyamıza hükümrân ettiniz! Allah sorsun!
"Görüşen veya ispatlamayan şerefsizdir!" dediniz, protokol imzaladınız! Huzûr ülkesi, cennet vatanımızı cehenneme çevirttiniz! Cehennemde yanasınız!
Binlerce yıllık Türk şöleni, Türk Bayramı Nevrûz'u bölücü alçakların gösteri malzemesi etmelerine zemin hazırlayıp seyrettiniz, seyrettirdiniz! Bayramlarınız kara gelsin!
Alternatif Cuma Namazı kılmalarını seyretiniz, seyrettirdiniz!
Siz ve 68 Kuşağı'nın çakaralmazları; biriniz sağdan, diğeriniz soldan çekiştirerek Millet bütünlüğümüzü "halklar, halkların eşitliği, halkların kardeşliği ve halklara özgürlük" teraneleriyle parçalamaya uğraştınız!
Hey! Kimliksiz, milliyetsizler!
Türk Milleti mensûbu Türk Milliyetçileri olarak; Milletin, Devletin, Vatanın bölünmezliği uğrunda binlerce yıldır "ölümü öldürerek ölümsüzleşen" bir inancın sahipleriyiz biz!
Bizim yani Türk Milletinin merhametimizin sınırı yoktur! Siz de, biz de biliyoruz ama hatırlatırız ki Türk Milletinin öfkesinin de sınırı yoktur! Türk Milletinin sabrıyla daha fazla oynamayın!
Hey! İleri demokrat teslîmiyetçiler! Netekim General'i; bizzat yapıp, % 90'ın üzerinde bir oyla kabul ettirdiği kendi Anaysası ile yargılayan, yargılatan bu kadîm millet, sizi de yargılayacaktır, haberiniz olsun!
Bu ihânet ve hiyânetin mukadder akîbetinden kaçışınız, kurtuluşunuz yok! Biz bu değerlerimiz için; "Bu uğurda Çanakkale'yi verdik! İstiklâl Mücâdelesi'ni verdik! Gerekirse bir daha veririz!" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türkçe kükremesini duymuyor musunuz?
Türk Milleti'ne bebek katili psikopatın talimatlarını dinletmek gibi demokratik bir işkence uyguluyorsunuz! Yanlış yapıyorsunuz! Bu yanlışın sonu kötü!
Fırtına öncesinin sessizliğini hissetmiyorsanız ya ferâsetsizsiniz, ya da ferâsetsizsiniz!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
"Zûlm ile âbâd olanın âhiri berbâd olur!" biliyorsunuz değil mi?
Uçakta gözleri açılır açılmaz sünepeleşen, kuruğunu paçası arasına kısıp; "Zaten anam da Türk. Devletin emrindeyim" diye yaltaklaşan, karakter fukarası bebek katili bir sehpa artığı, cezaevinden; "Hükümet de bu fırsatı heba etmemeli. Bu bir isyandır. Ben de isyanın lideriyim. İsyanın bitmesi için üzerime düşeni yapacağım. Koçgiri İsyan’ına benzer biçimde Meclis de üzerine düşeni yapmalı!" diye talimat gönderiyor! Talimatı da benim helal kazancımdan alınan vergilerden maaş verilen, yeminsiz vekiller vasıtasıyla gönderiyor! Kuryelerinin teşrifatçılığını da, iki kişiden birinin oyunu alan bir hükümete yaptırıyor! Sanki savaş kazanmış gibi seslenebiliyor!
Hey! BOP Eş Başkanı!
Bebek katili ve eşkıyalarını muhatap saymam! Sizin gibi bin tanesi gelse, on tane haçlı bir araya gelse bile şahsen ölürüm ama yenilmem! Ben yenilmeği bilmeyen bir ırkın ahfâdıyım! Akıllı olun!
Türk Milleti! Öldün mü? Yenildin mi? Kuduz kapı köpeğine teslim mi oldun?
"BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var" diyen Başbakan'ın, senin verdiğin yetki ile neler yaptığını görmüyor musun? Meydanlarda direnen işçilerin, memurların, üniversitelilerin gözlerine sıkılan biber gazı seni mi kör etti yoksa?
Son bir aya neler sıkıştırdılar, görmüyor musun?
Sanki iki devletmiş gibi, protokoller imzalanarak yaklaşık iki yıldır PKK'lı teröristin elindeki rehinelere devir-teslim yapıldı! Bu da urgan artığı bebek katilinin talimatıyla gerçekleşti!
PKK, elindeki 8 kamu görevlisini serbest bırarak,"Analar ağlamasın" slogan-projesine katkı veren bir jest yapmışlarmış!
Sekiz aile sevindi, doğrudur! Bu arada yetmiş beş milyonun, PKK tarafından şehit edilen, katledilen otuz binden fazla insanının aileleri ile kahrolduk! Dahası, bu yüzkarası uygulamada da satır arasına saklı yalanlar vardı! Efendiler diyeceğim, Beğler diyeceğim, unvânlara yazık! Hey! Unvansız, sıfatsızlar!
Sizin diğer BOP Eş Başkanı ve AB'nin dikte talimatları gereği başlattığınız "Açılım" adlı süreçte, ömürlerini teröristlerle mücadele ederek geçirmiş madalyalı millet evlâtlarını, ABD'nin canını sıktıkları için vazgeçtiği NATO Generalleri ve onlarla birlikte derdest ettiğiniz millet evlâdı Paşaları hapsetmenizle başlayan kaos ortamında yaptıklarınızı görmüyor, duymuyor, bilmiyor muyuz?
Meselâ, haçlı istedi diye işlerine son verdiğiniz Korucuların 140 (yüz kırk) yakınının bir yıldan fazladır PKK elinde rehin tutulduklarını, milletten niye saklıyorsunuz? Ki bunların çoğu da çocuk! Bu rehinelerin Mahmur'da tutulduğu da biliniyor! Çocukların anneleri Mahmur'a gidiyor; "Siz gidin, babaları gelsin!" diye geri çeviriliyorlar!
Bu yüz kızartıcı devlet aczinin en acı yanı ise; çoluk-çocuğu kaçırılarak rehin tutulan Korucular, evlerine de gidemiyorlar! Güya hür ve müstakil bir ülkenin sınırları içinde, kaçak durumdalar! Zalim, psikopat, kuduz PKK'lılardan değil, onları dokunulmaz eden İleri Demokrat Hükümetten kaçıyorlar! Çocuklarını, yakınlarını kurtarmak için gitseler kendilerini neyin beklediğini; ben de biliyorum, hükümetin başı BOP Eş Başkanı da, kendileri de biliyor!
İmralı'daki bebek katili alçağın postacılığını yapan yeminsiz dokunulmazlar, İHD'nin merhametsiz merhametlileri, diğer STK temsilcileri, diğer "Analar ağlamasın"cılar, adının başında Milli sıfatı bulunan İstihbarat Teşkilâtı mensûpları, neredesiniz? Bebek katilinin kuryelerine teşrîfatçılıktan başka ne iş yaparsınız?
Demokratlar! İleri Demokratlar!
Demokrasi tramvayı vatmanı ve yandaşları!
Siyasallaştırılmış PKK'lılarla renk tamamlayan milliyetsiz milliyetçiler!
Muhteşem Türk Atatürk'ün kurduğu parti CHP'liler!
Canımızı acıtıyorlar görmüyor musunuz?
Rûhumuzu incitiyorlar ve bizi yani Türk kimlikli Türk Milleti ve Devletin asıl kurucularını tahrîk ediyorlar, kör müsünüz?
Hey! Müslüman!
Bize etnik olarak Türk adını ve lisânımızı Allah verdi! "O'nun delillerinden birisi de yerleri ve gökleri yaratması, renklerinizin ve lisanlarınızın değişik olmasıdır" (Rûm-22) âyetinden Türk yaratıldığımızı, Türkçe lisanla donatıldığımızı biliyoruz! Türk Milleti mensûbiyetinden, Türk asabiyetinden, Türk adımızdan hoşnût ve onurluyuz!
Türk yaratıldım, Türk doğdum, Türkçe yaşadım ve Allah'ın izniyle Türk gibi öleceğim! Tarihten, Türk gibi ölmenin ne demek olduğunu öğrenmemiş olamazsınız! En az on Türk düşmanını itlâf etmeden ölmeyiz biz!
Eşkıyayı dünyamıza hükümrân ettiniz! Allah sorsun!
"Görüşen veya ispatlamayan şerefsizdir!" dediniz, protokol imzaladınız! Huzûr ülkesi, cennet vatanımızı cehenneme çevirttiniz! Cehennemde yanasınız!
Binlerce yıllık Türk şöleni, Türk Bayramı Nevrûz'u bölücü alçakların gösteri malzemesi etmelerine zemin hazırlayıp seyrettiniz, seyrettirdiniz! Bayramlarınız kara gelsin!
Alternatif Cuma Namazı kılmalarını seyretiniz, seyrettirdiniz!
Siz ve 68 Kuşağı'nın çakaralmazları; biriniz sağdan, diğeriniz soldan çekiştirerek Millet bütünlüğümüzü "halklar, halkların eşitliği, halkların kardeşliği ve halklara özgürlük" teraneleriyle parçalamaya uğraştınız!
Hey! Kimliksiz, milliyetsizler!
Türk Milleti mensûbu Türk Milliyetçileri olarak; Milletin, Devletin, Vatanın bölünmezliği uğrunda binlerce yıldır "ölümü öldürerek ölümsüzleşen" bir inancın sahipleriyiz biz!
Bizim yani Türk Milletinin merhametimizin sınırı yoktur! Siz de, biz de biliyoruz ama hatırlatırız ki Türk Milletinin öfkesinin de sınırı yoktur! Türk Milletinin sabrıyla daha fazla oynamayın!
Hey! İleri demokrat teslîmiyetçiler! Netekim General'i; bizzat yapıp, % 90'ın üzerinde bir oyla kabul ettirdiği kendi Anaysası ile yargılayan, yargılatan bu kadîm millet, sizi de yargılayacaktır, haberiniz olsun!
Bu ihânet ve hiyânetin mukadder akîbetinden kaçışınız, kurtuluşunuz yok! Biz bu değerlerimiz için; "Bu uğurda Çanakkale'yi verdik! İstiklâl Mücâdelesi'ni verdik! Gerekirse bir daha veririz!" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türkçe kükremesini duymuyor musunuz?
Türk Milleti'ne bebek katili psikopatın talimatlarını dinletmek gibi demokratik bir işkence uyguluyorsunuz! Yanlış yapıyorsunuz! Bu yanlışın sonu kötü!
Fırtına öncesinin sessizliğini hissetmiyorsanız ya ferâsetsizsiniz, ya da ferâsetsizsiniz!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017