Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’

Son günlerde Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi, harcamaları, makam araçları gündem olmaktadır. 

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş'ın 27. Nisan'da sosyal medya mesajında iktidarın kamuda tasarruf söyleminin bir tiyatrodan ibaret olduğu anlamına gelen sosyal medya mesajı şu şekildeydi:  

"Kamuda tasarruf diyorlar. Hurraaa işçiye emekliye esnafa vatandaşa yükleniyorlar! Kamuda tasarruf örtülü ödenekten başlamalı. Saray'ın harcamalarından başlamalı. Cumhurbaşkanı maaşı, bakanların maaşı, milletvekili maaşlarından başlamalı. Yap-işlet-devret modelindeki yandaş müteahhitlerden başlamalı. Emekliden, memurdan, devletin milletine hizmetinden değil!"

Sayın Hüseyin Baş, iktidarın kamuda tasarruf söyleminin tiyatrodan ibaret olduğunu ironi yaparak bir mesajla kamuoyuyla paylaştı: 

"Müjdemi isterim. Kamuda tasarruf tedbirleri işe yarıyor. Diyanet İşleri Başkanı Audi A6 aracını vermiş. Tabi sonra yerine yeni bir Audi A8 almış."

Diyanet İşleri Başkanlığı tartışmaya konu olan meseleye kendince sebepler sıralasa da tepkiler dinmiyor. Çünkü kamuda araç meselesi bir kangren halini almış birden fazla araç tahsis edilmiş, filolar oluşturulmaktadır. 

Yeni Mesaj Gazetesinin konu ile alakalı haberinde: 

"Diyanet İşleri Başkanlığı garajında, Ali Erbaş'ın kullanması için tutulan araçların listesi şöyle: İki adet Mercedes. Bir adet zırhlı Mercedes. Bir adet kırmızı TOGG. Bir adet Mercedes Vito. Bir adet Audi A8. Audi A8'in yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı Başkan Yardımcılarına da Passat tahsis edildiği bildirildi. Öte yandan Diyanet'te boşa çıkan bir adet Skoda Superb'in de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın makam aracına eşlik eden koruma ekibine tahsis edildiği kaydedildi. 2024 yılı bütçe gerekçesine göre, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın envantere kayıtlı 408 aracı bulunuyor. Ancak kiralananlar ile Diyanet Vakfı üzerinden satın alınarak başkanlığa tahsis edilen araçların sayısı bilinmiyor."

Haksız da değil Başkan, "itibardan tasarruf olunmaz" söyleminin revaçta olduğu bir sistemde neden Başkan'ın da "itibarı" olmasın ki?  

Bu konu açılmışken her cuma günü camilerde toplanan bağışları da dile getirmek lazımdır. Son zamanlarda imam efendiler hutbeden şöyle bir anons yapıyorlar. "Aziz Cemaat, bu hafta da Türkiye Diyanet Vakfı için hayrı ve dini hizmetlerde kullanılmak üzere sizlerden Allah rızası için yardım talep edeceğiz. Allah hayrınızı şimdiden kabul eylesin." Toplanan paralara makbuz falan yoktur. Cami görevlileri ya da gönüllü vatandaşlar hemen bir kutu hazırlıyor. Masum vatandaşlar da Allah rızası için yardım ediyor. 

"Hayri ve dini hizmet" tanımı çok muğlak bir ifadedir. Hayri ve dini hizmetten kastınız nedir? Bunu bilmiyoruz. Bunun genel bir kriteri de yoktur. Bu çok mesuliyetli bir iştir. Devleti yönetenlerde gördük. İsrafın, talanın, yalanın diz boyu olduğunu biliyoruz. Sizi bundan azade görmeye mecbur muyuz?

Kim kime ne topluyor? Paylaşım nasıl yapılıyor? Toplanan paralar yerine gidinceye kadar eksiliyor mu artıyor mu? Vatandaşın Allah rızası için verdiği sadaka nerelerde kullanılıyor? Araba mı alınıyor yoksa? 

Vurgun, talan ve yalan düzeninde her kurum lime lime dökülüyor. Kızılay'a toplanan bağışları ne yaptığınız depremde meydana çıktığı için Kızılay güvenilir kurum olmaktan çıktı. Şimdi de sıra Diyanet camiasında mı?

Daha fazla rezil olmadan, vatandaşı usandırmadan, bırakın her hafta "Allah rızası için sadaka" diye dilenmeyi.