Yüce Allah Kur'an'da mü'minlerin vasıflarını belirterek onların zekât verdiklerini haber veriyor:
"Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermiştir" (Müminun/1). "Onlar ki, zekâtı verirler." (Müminun/4).
Servet sahibi Müslümanın nisap sınırını (zekat verilme ölçüsü) bulduğu taktirde belli bir ölçü dahilinde vermesi gereken sadakadır. Verilme zamanı yılın her gününde olabilmesine rağmen millet olarak daha yoğun Ramazan ayında verilmesi kültür haline dönüşmüştür. Bunda da hiçbir sakınca olmadığı gibi hem sevap hem fayda olarak güzel bir eylemdir.
Ramazan'ın sonuna doğru yaklaşıyoruz. Değerli dostlarımıza tavsiyemiz lütfen zekatlarınızı eksik vermeyin. Çünkü zekat hakkında çok tehlikeli ikazlar vardır.
İslam'ın beş esası arasında bulunan zekat konusuna birkaç makale hazırlamak siz değerli dostlarımızı bu konuda bilgilendirmek gerektiğine inanıyoruz.
Allah'ın Sevgilisi de (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde, "İslam beş esas üzerine kurulmuştur. Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) O'nun elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan'da oruç tutmak" buyurmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız zekât hakkında çok geniş bir ilmihal yazmış olup kitabın ön sözünde zekât hakkında şu tespitte bulunmuştur:
"Bilindiği üzere zekât, İslam'ın beş temel esaslarından biridir. Cenab-ı Hak, Kur'an'ın pek çok yerinde özellikle namazla birlikte zekâtı zikretmiş ve zengin müminlerin üzerine önemli bir mükellefiyet olarak yüklemiştir.
Zekât, mali bir ibadet olarak insanın malını temizler. Öyle ki helalinden kazanılan ve zekâtı verilmiş olan mal, Allah'a gidişte bir Burak görevi görür. İnsan zekât, sadaka ve Allah yolunda malı infak suretiyle de nefsini temizler, sevdiklerini Allah yolunda feda etmeyi öğrenir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Kur'an ve Sünnet Işığında İslam İlmihali Zekât, s.11-14)
Değerli dostlarım, zekât söz olarak 2 hece, söylemek dile kolaydır. Ama zekâtın gereğini yerine getirmek, gerçekten de zordur. Ve hakkıyla zekât vermek de her babayiğidin harcı değildir.
İddia başka ispat başkadır. Bu ince noktalarda bizleri bilgilendiren ve uyaran Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tespitlerine yer verelim müsaadenizle:
İmam Cafer (a.s.) buyuruyor ki: "Yüce Allah' ın bu ümmete farz kıldığı en ağır yükümlülük zekâttır. Nitekim bu ümmetin büyük çoğunluğu zekât konusunda helak olacaktır. Malın karada ve denizde zayi olması ancak zekât verilmemesi yüzündendir. Bir kuşun avlanması da ancak Allah'ın tesbihini ihmal etmesi yüzündendir."
Zekât eserinde, Muhterem Haydar hocamızın insanların zekât konusunda nefislerinin birçok tuzağına düştüğünü de haber vermiştir. İslam'ın zekât ibadeti hakkında insanların aldandıkları iki konunun altını çizmiş ve ikaz etmiştir:
1. Zekâtın farz olduğunu inkâr eden dinden çıkar.
2. Zekâttan kurtulmak için hile yapmak haramdır.
(Prof. Dr. Haydar Baş, Kur'an ve sünnet ışığında İslam İlmihali Zekât, sayfa 40-43).
Kurtuluşa ermek için mümin olmak, mümin olmak için de diğer şartların yanında zekât vermeğe muktedir olanların zekâtlarını vermesi lazımdır. Sosyal hayatta mümin olduklarını iddia ettikleri halde zekâtlarını doğru dürüst veren azın azı kadardır. Çünkü herkes kendi kafasına göre ölçüler ve taktiklerle hileli zekât vermeği huy haline getirmiş vaziyettedir.
Zekât konusunda da müminlerin kendini muhasebe ederek Allah ve Resulünün beyan ettiği ölçüler çerçevesinde görevlerini yerine getirmeleri zaruridir.
"Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermiştir" (Müminun/1). "Onlar ki, zekâtı verirler." (Müminun/4).
Servet sahibi Müslümanın nisap sınırını (zekat verilme ölçüsü) bulduğu taktirde belli bir ölçü dahilinde vermesi gereken sadakadır. Verilme zamanı yılın her gününde olabilmesine rağmen millet olarak daha yoğun Ramazan ayında verilmesi kültür haline dönüşmüştür. Bunda da hiçbir sakınca olmadığı gibi hem sevap hem fayda olarak güzel bir eylemdir.
Ramazan'ın sonuna doğru yaklaşıyoruz. Değerli dostlarımıza tavsiyemiz lütfen zekatlarınızı eksik vermeyin. Çünkü zekat hakkında çok tehlikeli ikazlar vardır.
İslam'ın beş esası arasında bulunan zekat konusuna birkaç makale hazırlamak siz değerli dostlarımızı bu konuda bilgilendirmek gerektiğine inanıyoruz.
Allah'ın Sevgilisi de (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde, "İslam beş esas üzerine kurulmuştur. Allah'tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) O'nun elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan'da oruç tutmak" buyurmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız zekât hakkında çok geniş bir ilmihal yazmış olup kitabın ön sözünde zekât hakkında şu tespitte bulunmuştur:
"Bilindiği üzere zekât, İslam'ın beş temel esaslarından biridir. Cenab-ı Hak, Kur'an'ın pek çok yerinde özellikle namazla birlikte zekâtı zikretmiş ve zengin müminlerin üzerine önemli bir mükellefiyet olarak yüklemiştir.
Zekât, mali bir ibadet olarak insanın malını temizler. Öyle ki helalinden kazanılan ve zekâtı verilmiş olan mal, Allah'a gidişte bir Burak görevi görür. İnsan zekât, sadaka ve Allah yolunda malı infak suretiyle de nefsini temizler, sevdiklerini Allah yolunda feda etmeyi öğrenir." (Prof. Dr. Haydar Baş, Kur'an ve Sünnet Işığında İslam İlmihali Zekât, s.11-14)
Değerli dostlarım, zekât söz olarak 2 hece, söylemek dile kolaydır. Ama zekâtın gereğini yerine getirmek, gerçekten de zordur. Ve hakkıyla zekât vermek de her babayiğidin harcı değildir.
İddia başka ispat başkadır. Bu ince noktalarda bizleri bilgilendiren ve uyaran Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tespitlerine yer verelim müsaadenizle:
İmam Cafer (a.s.) buyuruyor ki: "Yüce Allah' ın bu ümmete farz kıldığı en ağır yükümlülük zekâttır. Nitekim bu ümmetin büyük çoğunluğu zekât konusunda helak olacaktır. Malın karada ve denizde zayi olması ancak zekât verilmemesi yüzündendir. Bir kuşun avlanması da ancak Allah'ın tesbihini ihmal etmesi yüzündendir."
Zekât eserinde, Muhterem Haydar hocamızın insanların zekât konusunda nefislerinin birçok tuzağına düştüğünü de haber vermiştir. İslam'ın zekât ibadeti hakkında insanların aldandıkları iki konunun altını çizmiş ve ikaz etmiştir:
1. Zekâtın farz olduğunu inkâr eden dinden çıkar.
2. Zekâttan kurtulmak için hile yapmak haramdır.
(Prof. Dr. Haydar Baş, Kur'an ve sünnet ışığında İslam İlmihali Zekât, sayfa 40-43).
Kurtuluşa ermek için mümin olmak, mümin olmak için de diğer şartların yanında zekât vermeğe muktedir olanların zekâtlarını vermesi lazımdır. Sosyal hayatta mümin olduklarını iddia ettikleri halde zekâtlarını doğru dürüst veren azın azı kadardır. Çünkü herkes kendi kafasına göre ölçüler ve taktiklerle hileli zekât vermeği huy haline getirmiş vaziyettedir.
Zekât konusunda da müminlerin kendini muhasebe ederek Allah ve Resulünün beyan ettiği ölçüler çerçevesinde görevlerini yerine getirmeleri zaruridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Kadir Gecesi’ni aramak / 22.03.2025
- Ramazan’ın son günlerini nasıl değerlendirmeliyiz? / 21.03.2025
- Tövbe edenleri Allah sever / 20.03.2025
- Tövbenin şartları nelerdir? / 19.03.2025
- Tövbe eden günah işlememiş gibidir / 18.03.2025
- Tövbesi kabul olunmayacak kimlerdir? / 17.03.2025
- Tövbe-i Nasuh nedir? / 16.03.2025
- Tövbe antibiyotik hükmündedir / 15.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Kadir Gecesi’ni aramak / 22.03.2025
- Ramazan’ın son günlerini nasıl değerlendirmeliyiz? / 21.03.2025
- Tövbe edenleri Allah sever / 20.03.2025
- Tövbenin şartları nelerdir? / 19.03.2025
- Tövbe eden günah işlememiş gibidir / 18.03.2025
- Tövbesi kabul olunmayacak kimlerdir? / 17.03.2025
- Tövbe-i Nasuh nedir? / 16.03.2025
- Tövbe antibiyotik hükmündedir / 15.03.2025