Tövbe konusu, gerçekten çok önemli bir konudur. İnsan nasıl yargılanacağını, onu cehennemden kurtaracak ölçüleri, Allah'ın affına layık olmayı, tövbenin kural ve kaidelerini öğrenmelidir.
Yüce Peygamberimiz Veda Hutbesinde kendinden sonra Müslümanların istikametlerini nasıl koruyacaklarını haber vermiştir:
"Size iki emanet bırakıyorum. Onlara yapışırsanız asla sapıtmazsınız. Bunlardan biri, Allah'ın yüce kitabı Kur'an-ı Kerim, diğeri ise Ehl-i Beyt'im, ıtretimdir." (Müslim, Sahih, Fedail'us-Sahabe, 36; Darimî, Sünen, II/431-432; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/14, 26, 59).
Peygamberimizin emanet olarak ümmetine bıraktığı Ehl-i Beyt'e karşı nasıl davranmamız gerektiğinden de imtihan edileceğimiz bir başka hadis-i şerifte haber verilmiştir:
"Şüphesiz ben sizin aranızda iki ağır ve değerli emanet bırakıyorum ki eğer onlara sarılırsanız hiçbir zaman sapıklığa düşmezsiniz. Onlardan biri diğerinden daha büyük olan Allah'ın kitabı Kur'an'dır ki gökten yere uzanan bir ip misalidir. Diğeri ise benim ıtretim olan Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi Kevser havuzu başında bana varıncaya kadar hiçbir zaman birbirlerinden ayrılmazlar. Bakın benden sonra bu emanetlere nasıl davranacaksınız?" (Es-Sevaik-ul Muhrika, s.226)
Madem işin aslını bize Ehl-i Beyt imamları haber vermektedir. O zaman tevbe konusunda da onların hayat ölçülerini öğrenmek gerekmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt külliyatından bir demet aktaracağım:
İmam Bâkır (a.s.) "Günahtan tevbe eden kimse, günah işlememiş gibidir." Hadisini aktararak şöyle buyuruyor:
"Mümin insan, mümin kardeşini yetmiş kere bir günahı işlerken görse dahi o günahı örtmesi, başkalarından gizlemesi farzdır."
İmam Muhammed Bakır ile Muhammed b. Müslim arasında geçen bir sohbeti aktaralım:
"Ey Muhammed b. Müslim! "Mü'min tevbe ettiği zaman günahları bağışlanır. O halde mümin, tevbe ve mağfiretten sonra yeniden sâlih amel işlemeye başlasın. Allah'a yemin ederim ki, bu ancak iman ehli içindir."
Dedim ki: Eğer tevbe ve istiğfardan sonra tekrar günaha döner ve tekrar tevbe ederse?
Dedi ki: 'Ey Muhammed b. Müslim! Sence Mümin kul işlediği günahtan pişmanlık duysa, bundan tevbe etse, Allah onun tevbesini kabul etmez mi?
Dedim ki: Ama adam bunu defalarca yapıyor, günah işliyor, sonra tevbe ediyor ve Allah'tan bağışlanma diliyor.
Dedi ki: Mü'min istiğfar ve tevbe ile geri döndükçe, Allah da mağfiretle ona döner. Şüphesiz, Allah bağışlayandır. Merhamet edicidir. Tevbeleri kabul eder ve kötülükleri bağışlar. Sakın müminleri Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyesin.
Muhammed Bâkır tevbe hakkında şöyle dedi: "Allah-u Teâlâ, bir kulu tevbe ettiğinde, karanlık bir gecede bineğini ve yiyeceğini önce kaybedip, sonra bulan kişiden daha çok sevinir."
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurdu: "Dilini korumadıkça hiç kimse günahtan korunmuş olamaz."
"Her kulun kalbinde beyaz bir nokta vardır; bir günah işlediğinde o noktada siyah bir nokta oluşur; tevbe ederse o siyahlık yok olur, günah işlemeyi sürdürürse o siyahlık gittikçe büyür ve sonunda o beyazı tamamen kaplar. Beyazı gerçekten kapladığında artık o kalbin sahibi asla hayra dönmez. Allah-u Teâlâ, 'Hayır, onların kazanmakta olan kalpleri üzerinde pas tutmuştur' diye buyurduğunda işte bu manayı kastetmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Muhammed Bakır (a.s.) / sayfa 175-177)
Yüce Peygamberimiz Veda Hutbesinde kendinden sonra Müslümanların istikametlerini nasıl koruyacaklarını haber vermiştir:
"Size iki emanet bırakıyorum. Onlara yapışırsanız asla sapıtmazsınız. Bunlardan biri, Allah'ın yüce kitabı Kur'an-ı Kerim, diğeri ise Ehl-i Beyt'im, ıtretimdir." (Müslim, Sahih, Fedail'us-Sahabe, 36; Darimî, Sünen, II/431-432; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/14, 26, 59).
Peygamberimizin emanet olarak ümmetine bıraktığı Ehl-i Beyt'e karşı nasıl davranmamız gerektiğinden de imtihan edileceğimiz bir başka hadis-i şerifte haber verilmiştir:
"Şüphesiz ben sizin aranızda iki ağır ve değerli emanet bırakıyorum ki eğer onlara sarılırsanız hiçbir zaman sapıklığa düşmezsiniz. Onlardan biri diğerinden daha büyük olan Allah'ın kitabı Kur'an'dır ki gökten yere uzanan bir ip misalidir. Diğeri ise benim ıtretim olan Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi Kevser havuzu başında bana varıncaya kadar hiçbir zaman birbirlerinden ayrılmazlar. Bakın benden sonra bu emanetlere nasıl davranacaksınız?" (Es-Sevaik-ul Muhrika, s.226)
Madem işin aslını bize Ehl-i Beyt imamları haber vermektedir. O zaman tevbe konusunda da onların hayat ölçülerini öğrenmek gerekmektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt külliyatından bir demet aktaracağım:
İmam Bâkır (a.s.) "Günahtan tevbe eden kimse, günah işlememiş gibidir." Hadisini aktararak şöyle buyuruyor:
"Mümin insan, mümin kardeşini yetmiş kere bir günahı işlerken görse dahi o günahı örtmesi, başkalarından gizlemesi farzdır."
İmam Muhammed Bakır ile Muhammed b. Müslim arasında geçen bir sohbeti aktaralım:
"Ey Muhammed b. Müslim! "Mü'min tevbe ettiği zaman günahları bağışlanır. O halde mümin, tevbe ve mağfiretten sonra yeniden sâlih amel işlemeye başlasın. Allah'a yemin ederim ki, bu ancak iman ehli içindir."
Dedim ki: Eğer tevbe ve istiğfardan sonra tekrar günaha döner ve tekrar tevbe ederse?
Dedi ki: 'Ey Muhammed b. Müslim! Sence Mümin kul işlediği günahtan pişmanlık duysa, bundan tevbe etse, Allah onun tevbesini kabul etmez mi?
Dedim ki: Ama adam bunu defalarca yapıyor, günah işliyor, sonra tevbe ediyor ve Allah'tan bağışlanma diliyor.
Dedi ki: Mü'min istiğfar ve tevbe ile geri döndükçe, Allah da mağfiretle ona döner. Şüphesiz, Allah bağışlayandır. Merhamet edicidir. Tevbeleri kabul eder ve kötülükleri bağışlar. Sakın müminleri Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyesin.
Muhammed Bâkır tevbe hakkında şöyle dedi: "Allah-u Teâlâ, bir kulu tevbe ettiğinde, karanlık bir gecede bineğini ve yiyeceğini önce kaybedip, sonra bulan kişiden daha çok sevinir."
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurdu: "Dilini korumadıkça hiç kimse günahtan korunmuş olamaz."
"Her kulun kalbinde beyaz bir nokta vardır; bir günah işlediğinde o noktada siyah bir nokta oluşur; tevbe ederse o siyahlık yok olur, günah işlemeyi sürdürürse o siyahlık gittikçe büyür ve sonunda o beyazı tamamen kaplar. Beyazı gerçekten kapladığında artık o kalbin sahibi asla hayra dönmez. Allah-u Teâlâ, 'Hayır, onların kazanmakta olan kalpleri üzerinde pas tutmuştur' diye buyurduğunda işte bu manayı kastetmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Muhammed Bakır (a.s.) / sayfa 175-177)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Tövbenin şartları nelerdir? / 19.03.2025
- Tövbe eden günah işlememiş gibidir / 18.03.2025
- Tövbesi kabul olunmayacak kimlerdir? / 17.03.2025
- Tövbe-i Nasuh nedir? / 16.03.2025
- Tövbe antibiyotik hükmündedir / 15.03.2025
- Allah’a şükretmek nimeti arttırır / 14.03.2025
- Ölümü hatırlamak insanı ölçülü hayata teşvik eder / 13.03.2025
- Her düşünce tefekkür değildir / 12.03.2025
- Rahmet, mağfiret, cehennemden kurtuluş günleri / 11.03.2025
- Orucun sırrına ermek ister misiniz? / 10.03.2025
- Tövbe eden günah işlememiş gibidir / 18.03.2025
- Tövbesi kabul olunmayacak kimlerdir? / 17.03.2025
- Tövbe-i Nasuh nedir? / 16.03.2025
- Tövbe antibiyotik hükmündedir / 15.03.2025
- Allah’a şükretmek nimeti arttırır / 14.03.2025
- Ölümü hatırlamak insanı ölçülü hayata teşvik eder / 13.03.2025
- Her düşünce tefekkür değildir / 12.03.2025
- Rahmet, mağfiret, cehennemden kurtuluş günleri / 11.03.2025
- Orucun sırrına ermek ister misiniz? / 10.03.2025