Ekrem İmamoğlu'nun diplomasi gerçek mi? Yatay geçişi aynı kalitede mi? Ya direk geçerse!
Günlerdir medya bunları konuşuyor. Şu gündem bile ülkemizin hangi noktaya itildiğinin, medyanın ve siyasetin kalitesizliğinin ve de tetikçiliğinin bir ifadesidir.
Yandaş medya günlerdir 'diploma' üzerinden İmamoğlu'na sallıyor. Ne din bırakıyorlar ne iman ne de vatan! Sonra gidip iftar ediyorlar. Oğlum! Yiyeceğinizi yediniz! Bu neyin iftiradır.
Yok, efendim, ortada şaibe var, usulsüzlük var vs. Evet, var. Bende görüyorum. Ama ben, başkalarının diploması hakkında da bugün sizin sormadığınız soruları sormuş, o gün göstermediğiniz ilgiyi göstermiştik.
Çünkü biz; 'Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın).' (Nisa 135) ayetine muhatap olduk. Ya siz?
Sahi siz, başkalarının diploması hakkında neden bu kadar gürültü koparmadınız?
Bu gürültüye gerek var mı?
İmamoğlu her gün bir ilden 'bana kumpas kuruluyor' diyor. İktidar ve ufak ortakları sadece 'diploma' üzerinden yüklendikçe yükleniyor. Medya pompaladıkça pompalıyor.
Türkiye'nin en genç ama en olgun siyasetçisi BTP Lideri Hüseyin Baş ne diyecek, diye bekliyordum ki, Sayın Baş'ın insanımızın siyasi tercih karakterini özetleyen sesi İzmir'den yükseldi;
"İmamoğlu'nun da diplomasını iptal edin, ardından referandum yapın. 'Cumhurbaşkanı olmak için Anayasa'da diploma şartı kalsın mı, kalmasın mı?' diye halka sorun.
O millet, size, 'Sen misin o diplomayı iptal eden, biz de diplomasız cumhurbaşkanı istiyoruz' diyecek".
Yapın şu referandumu ve bir daha diploman nerede, neden sınıf arkadaşlarınla fotoğrafın yok, neden okul arkadaşlarına iftar vermiyorsun' gibi nice sorulardan kurtulun.
Ya diplomayı veren kurumlar
Asıl gündem bu olmalı ama nerdeee! Orta eğitim ve öğretimde Avrupa ve dünya ortalamamız aynen faiz ve enflasyon gibi en üstlerde.
Ya yükseköğretim? O da berbat. Neden? Kalite yok, liyakat yok. Her ile üniversite açtık, dedikleri doğru ama eksik.
AKP'den önce bu ülkede 23'ü vakıf 71 üniversite vardı. Şimdi 209 üniversite var ve bu kurumlar ticarethaneye dönüştü. Gençler, baba-banka parası ile bu kurumları dolduruyor.
QS World University Rankings by Subject
Bu şirket her yıl dünyadaki 1502 üvinersite arasında yaptığı değerlendirmeler ile en iyi üniversiteler sıralamasını yayınlar.
2025 Dünya Üniversiteleri Sıralamasına göre bu yıl en iyi 400 üniversite arasında 2 Türk üniversitesi yer aldı.
İlk 500'e giren üniversite sayısı 3'ten 5'e, ilk 1000'e giren üniversite sayısı ise 10'dan 11'e yükseldi
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Özvar: "Hiçbir başarı tesadüf değildir. Bu sonuçlar, üniversitelerimizle birlikte son 3 yıldır uyguladığımız planlı bir stratejinin ürünüdür… Sonuçlar tüm yükseköğretim sistemimizin bir yükseliş eğiliminde olduğunu gösteriyor" dedi.
Bu başarı mı?
2012 yılında da AKP iktidardı ve dünya çapında ilk 500'e giren 10 üniversitemiz varken bugün bu sayı bir.
2012 yılında 'en iyi dünya üniversiteler' sıralamasına göre ilk 500'de ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri yer almıştı. 2025'te bu sayı 5'e yükselmiş. Bu mu başarı?
AKP'den önce 209 değil 76 üniversitemiz vardı ve ilk yüzde bir, ilk 500'de 3 üniversitemiz olurdu. Nerede başarı?
Üniversitelerde sadakat dönemi
Her kurumda olduğu gibi üniversitelerimizde de liyakat devri bitmiş ve sadakat devri başlamıştı.
2019'da 'Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı' kurucularından Prof. Dr. Engin Karadağ, üniversitelerimiz hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.
Türkiye'deki (o dönem) 206 üniversitenin 68'inde görev yapan rektörlerin uluslararası yayınının bulunmadığını söyleyen Prof. Dr. Engin Karadağ, uluslararası yayını olan 138 isimden 71'inin ise uluslararası atıf yapılan makalesinin bulunmadığını ifade ederek, "68 rektörün uluslararası yayını yok, 71 rektörün ise uluslararası atıf sayısı sıfır!" demişti.
Sayın Karadağ açıklamalarına; "Rektör akademik anlamda ne kadar nitelikliyse üniversitelerin performansları da o kadar yükseliyor" notunu düşmüştü.
Tweetçi rektörler
Sayın Karadağ'ın verdiği ilginç rakamlardan bazıları da şöyle; Akademik başarısı en düşük 72 rektörün 56'sı günde 100'den fazla paylaşım yapıyor. Yüzde 34'ün uluslararası bir makalesi yok. Yüzde 36'nın hiçbir çalışması atıf almadı…
'Türkiye'deki üniversitelerin durumuna bakıldığında, başarısızlıkta PISA'dan aşağı kalınmıyor" diyen Karadağ, "Liyakata önem verilmiyor. Ülke olarak eğitimde toptan başarısızız. ABD dışında temel eğitimi kötü olup da üniversiteleri başarılı olan ülke yok" demişti.
"Temel eğitimi kötü olup da üniversiteleri başarılı olan tek ülke ABD"
Engin Karadağ, ilköğretim ve lise seviyesinde başarılı olamayan ABD'nin, lisansta nasıl farklı performans sergilediği sorusuna ise "ABD, beyin göçünden faydalanıyor. Hem üniversite öğrencileri olarak hem de akademisyenler olarak. Başarılı olanları seçiyor, dünyanın en iyileri orada olunca da üniversitelerindeki başarı oranı yüksek oluyor" demişti.
Bir yıl sonra birkaç akademisyen daha bu vahim tabloya dikkat çekmiş ama gündeme gelememişlerdi.
Hatta aynı yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 üniversiteye rektör olarak atadığı isimler 'liyakat' tartışmalarına neden olmuş, bu 6 yeni rektörün endeksli dergilerdeki toplam makale sayısının 3 olduğu, 4'ünün ise hiç makalesinin bulunmadığı ortaya çıkmıştı.
Öğrencilerine lisans hazırlatan eğitim görevlileri, çeviri ile lisans ve doktora tezi yazan akademisiler ve de her yıl bir çok üniversitede, 'eşine, kızına, damadına, kardeşine' kadro veren rektörler, doçentler haber olmaya devam ediyor.
Ama gündem İmamoğlu'nun diploması! İlginç değil mi?
Günlerdir medya bunları konuşuyor. Şu gündem bile ülkemizin hangi noktaya itildiğinin, medyanın ve siyasetin kalitesizliğinin ve de tetikçiliğinin bir ifadesidir.
Yandaş medya günlerdir 'diploma' üzerinden İmamoğlu'na sallıyor. Ne din bırakıyorlar ne iman ne de vatan! Sonra gidip iftar ediyorlar. Oğlum! Yiyeceğinizi yediniz! Bu neyin iftiradır.
Yok, efendim, ortada şaibe var, usulsüzlük var vs. Evet, var. Bende görüyorum. Ama ben, başkalarının diploması hakkında da bugün sizin sormadığınız soruları sormuş, o gün göstermediğiniz ilgiyi göstermiştik.
Çünkü biz; 'Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın).' (Nisa 135) ayetine muhatap olduk. Ya siz?
Sahi siz, başkalarının diploması hakkında neden bu kadar gürültü koparmadınız?
Bu gürültüye gerek var mı?
İmamoğlu her gün bir ilden 'bana kumpas kuruluyor' diyor. İktidar ve ufak ortakları sadece 'diploma' üzerinden yüklendikçe yükleniyor. Medya pompaladıkça pompalıyor.
Türkiye'nin en genç ama en olgun siyasetçisi BTP Lideri Hüseyin Baş ne diyecek, diye bekliyordum ki, Sayın Baş'ın insanımızın siyasi tercih karakterini özetleyen sesi İzmir'den yükseldi;
"İmamoğlu'nun da diplomasını iptal edin, ardından referandum yapın. 'Cumhurbaşkanı olmak için Anayasa'da diploma şartı kalsın mı, kalmasın mı?' diye halka sorun.
O millet, size, 'Sen misin o diplomayı iptal eden, biz de diplomasız cumhurbaşkanı istiyoruz' diyecek".
Yapın şu referandumu ve bir daha diploman nerede, neden sınıf arkadaşlarınla fotoğrafın yok, neden okul arkadaşlarına iftar vermiyorsun' gibi nice sorulardan kurtulun.
Ya diplomayı veren kurumlar
Asıl gündem bu olmalı ama nerdeee! Orta eğitim ve öğretimde Avrupa ve dünya ortalamamız aynen faiz ve enflasyon gibi en üstlerde.
Ya yükseköğretim? O da berbat. Neden? Kalite yok, liyakat yok. Her ile üniversite açtık, dedikleri doğru ama eksik.
AKP'den önce bu ülkede 23'ü vakıf 71 üniversite vardı. Şimdi 209 üniversite var ve bu kurumlar ticarethaneye dönüştü. Gençler, baba-banka parası ile bu kurumları dolduruyor.
QS World University Rankings by Subject
Bu şirket her yıl dünyadaki 1502 üvinersite arasında yaptığı değerlendirmeler ile en iyi üniversiteler sıralamasını yayınlar.
2025 Dünya Üniversiteleri Sıralamasına göre bu yıl en iyi 400 üniversite arasında 2 Türk üniversitesi yer aldı.
İlk 500'e giren üniversite sayısı 3'ten 5'e, ilk 1000'e giren üniversite sayısı ise 10'dan 11'e yükseldi
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Özvar: "Hiçbir başarı tesadüf değildir. Bu sonuçlar, üniversitelerimizle birlikte son 3 yıldır uyguladığımız planlı bir stratejinin ürünüdür… Sonuçlar tüm yükseköğretim sistemimizin bir yükseliş eğiliminde olduğunu gösteriyor" dedi.
Bu başarı mı?
2012 yılında da AKP iktidardı ve dünya çapında ilk 500'e giren 10 üniversitemiz varken bugün bu sayı bir.
2012 yılında 'en iyi dünya üniversiteler' sıralamasına göre ilk 500'de ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri yer almıştı. 2025'te bu sayı 5'e yükselmiş. Bu mu başarı?
AKP'den önce 209 değil 76 üniversitemiz vardı ve ilk yüzde bir, ilk 500'de 3 üniversitemiz olurdu. Nerede başarı?
Üniversitelerde sadakat dönemi
Her kurumda olduğu gibi üniversitelerimizde de liyakat devri bitmiş ve sadakat devri başlamıştı.
2019'da 'Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı' kurucularından Prof. Dr. Engin Karadağ, üniversitelerimiz hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.
Türkiye'deki (o dönem) 206 üniversitenin 68'inde görev yapan rektörlerin uluslararası yayınının bulunmadığını söyleyen Prof. Dr. Engin Karadağ, uluslararası yayını olan 138 isimden 71'inin ise uluslararası atıf yapılan makalesinin bulunmadığını ifade ederek, "68 rektörün uluslararası yayını yok, 71 rektörün ise uluslararası atıf sayısı sıfır!" demişti.
Sayın Karadağ açıklamalarına; "Rektör akademik anlamda ne kadar nitelikliyse üniversitelerin performansları da o kadar yükseliyor" notunu düşmüştü.
Tweetçi rektörler
Sayın Karadağ'ın verdiği ilginç rakamlardan bazıları da şöyle; Akademik başarısı en düşük 72 rektörün 56'sı günde 100'den fazla paylaşım yapıyor. Yüzde 34'ün uluslararası bir makalesi yok. Yüzde 36'nın hiçbir çalışması atıf almadı…
'Türkiye'deki üniversitelerin durumuna bakıldığında, başarısızlıkta PISA'dan aşağı kalınmıyor" diyen Karadağ, "Liyakata önem verilmiyor. Ülke olarak eğitimde toptan başarısızız. ABD dışında temel eğitimi kötü olup da üniversiteleri başarılı olan ülke yok" demişti.
"Temel eğitimi kötü olup da üniversiteleri başarılı olan tek ülke ABD"
Engin Karadağ, ilköğretim ve lise seviyesinde başarılı olamayan ABD'nin, lisansta nasıl farklı performans sergilediği sorusuna ise "ABD, beyin göçünden faydalanıyor. Hem üniversite öğrencileri olarak hem de akademisyenler olarak. Başarılı olanları seçiyor, dünyanın en iyileri orada olunca da üniversitelerindeki başarı oranı yüksek oluyor" demişti.
Bir yıl sonra birkaç akademisyen daha bu vahim tabloya dikkat çekmiş ama gündeme gelememişlerdi.
Hatta aynı yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 üniversiteye rektör olarak atadığı isimler 'liyakat' tartışmalarına neden olmuş, bu 6 yeni rektörün endeksli dergilerdeki toplam makale sayısının 3 olduğu, 4'ünün ise hiç makalesinin bulunmadığı ortaya çıkmıştı.
Öğrencilerine lisans hazırlatan eğitim görevlileri, çeviri ile lisans ve doktora tezi yazan akademisiler ve de her yıl bir çok üniversitede, 'eşine, kızına, damadına, kardeşine' kadro veren rektörler, doçentler haber olmaya devam ediyor.
Ama gündem İmamoğlu'nun diploması! İlginç değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Mesele İmamoğlu’nun diploması mı? / 19.03.2025
- Tarımda da başkalarına söz verenleri tercih ettiniz / 18.03.2025
- Tarım ile trafik ve depreme çözüm üretebilirdik / 17.03.2025
- Beni gaza mı getirmeye çalışıyorsunuz? / 16.03.2025
- Devlet Bahçeli’den neden görüntü alınamıyor? / 15.03.2025
- Orucu bozanları biliyoruz… Ya imanı bozanlar? / 14.03.2025
- Dün Suriyeliler tehditti bugün Suriye tehdit / 13.03.2025
- Esad, halkını katlediyor (!) Şara devletini koruyor (!) / 11.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025
- Tarımda da başkalarına söz verenleri tercih ettiniz / 18.03.2025
- Tarım ile trafik ve depreme çözüm üretebilirdik / 17.03.2025
- Beni gaza mı getirmeye çalışıyorsunuz? / 16.03.2025
- Devlet Bahçeli’den neden görüntü alınamıyor? / 15.03.2025
- Orucu bozanları biliyoruz… Ya imanı bozanlar? / 14.03.2025
- Dün Suriyeliler tehditti bugün Suriye tehdit / 13.03.2025
- Esad, halkını katlediyor (!) Şara devletini koruyor (!) / 11.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025