Ülkemizde milyonların hayatında güzel bir gelecek endişesi gerçeği maalesef kaçınılmazdır.
Özellikle on yıl, yirmi yıl, otuz yıl sonrası gençliği düşünemez durumdayız.
Bu ekonomik şartlarda neredeyse doğuştan borçlu olan bir nesil yetişecek.
Milyarlarca iç borç, dış borç.
Vergilerle cezalarla yönetilen bir ülke.
Böyle bir ortamda ne kadar sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir ki?
Hani denir ya bu dünyaya bir defa geldik, gideceğiz. Onu da huzurla, güvenle, adaletle, imkânla, Türk ve Müslüman şuuruyla yaşamak isteriz.
Onun için çalışır, onun için gayret eder, onun için bir mücadele veririz.
Ümit umut arasında gidip gelen bir ömür.
Ne mutlu kazananlara…
Önce vatan ve Çanakkale!
Her birey özünde önce kendi, sonra ailesi sonra toplum, sonra ülkesi adına güzel bir gelecek temini için gayret eder.
Tabi burada hazır bir ülke bulduğumuzu da itiraf edelim!
Türk milleti olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu cennet vatanın kıymetini bilelim.
Yıllardır gözümüzün içine baka baka yapılan zulümleri, katliamları unutmayalım.
Vatansız, topraksız bırakılan milyonları unutmayalım.
Sömürgecilik uğruna kirletilen namusları unutmayalım.
Sadece ve sadece Müslüman oldukları için, dünyanın birçok yerinde, Doğu Türkistan'da özellikle son yıllarda Orta Doğu'da yapılan zulümleri unutmayalım.
Ve tabi bunlara destek olanları da!
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında akıtılan milyonlarca Müslüman kanı, yetim kalan çocuklar, kolsuz bacaksız sakat kalan insanlar, evsiz yuvasız göçmenler ve daha saymayacağımız acılar acılar…
Unutmayalım!
18 Mart Çanakkale Zaferi yıl dönümü vesilesiyle, yıllar önce bir programda Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı bir konuşmada şu veciz tespitini hatırlatmak isterim.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla; Alevi'siyle ve Sünni'siyle Türk milletinin tek bilek, tek yürek olduğu zaman karşısında hiçbir gücün duramayacağının ispatıdır Çanakkale" demişti.
Çanakkale Zaferine damgasını vuran, zafer emrini veren ve zaferi en anlamlı şekilde ortaya koyan söz ise, askerinin en ön safında yer alan; "Ben size ölmeyi emrediyorum" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüdür.
Bu vesile ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle anmış olalım.
Ümidimiz gençlik
Biraz önce de ifade etmeye çalıştığımız, vatanına milletine devletine bayrağına dinine örfüne adetine bağlı bir nesil arzu ediyoruz.
Onun içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Milli Eğitim Bakanlığına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığına çok büyük görevler düşüyor.
Tabii ebeveynler, bu işin temel harcı, çimentosu, olmazsa olmaz sigortasıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir, ölçüsüyle yetişen bir gençlik temennisiyle.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür, ölçüsü ile yetişen bir gençlik temennisiyle.
Var bi hayalimiz ideali ile yola çıkan, BTP lideri Hüseyin Baş'ın mesajıyla bugünlük veda edelim:
"Yarının Türkiye'sinde olmayacak olanlar, yarının Türkiye'sini inşa edemezler. Yarının Türkiye'sinde gençler yaşayacak. Yarının Türkiye'sini gençler inşa etmeli."
"Adalet mülkün temelidir" anlayışıyla, bağımsız Türkiye ideali ile yetişen bir gençlik temennisiyle…
Özellikle on yıl, yirmi yıl, otuz yıl sonrası gençliği düşünemez durumdayız.
Bu ekonomik şartlarda neredeyse doğuştan borçlu olan bir nesil yetişecek.
Milyarlarca iç borç, dış borç.
Vergilerle cezalarla yönetilen bir ülke.
Böyle bir ortamda ne kadar sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir ki?
Hani denir ya bu dünyaya bir defa geldik, gideceğiz. Onu da huzurla, güvenle, adaletle, imkânla, Türk ve Müslüman şuuruyla yaşamak isteriz.
Onun için çalışır, onun için gayret eder, onun için bir mücadele veririz.
Ümit umut arasında gidip gelen bir ömür.
Ne mutlu kazananlara…
Önce vatan ve Çanakkale!
Her birey özünde önce kendi, sonra ailesi sonra toplum, sonra ülkesi adına güzel bir gelecek temini için gayret eder.
Tabi burada hazır bir ülke bulduğumuzu da itiraf edelim!
Türk milleti olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu cennet vatanın kıymetini bilelim.
Yıllardır gözümüzün içine baka baka yapılan zulümleri, katliamları unutmayalım.
Vatansız, topraksız bırakılan milyonları unutmayalım.
Sömürgecilik uğruna kirletilen namusları unutmayalım.
Sadece ve sadece Müslüman oldukları için, dünyanın birçok yerinde, Doğu Türkistan'da özellikle son yıllarda Orta Doğu'da yapılan zulümleri unutmayalım.
Ve tabi bunlara destek olanları da!
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında akıtılan milyonlarca Müslüman kanı, yetim kalan çocuklar, kolsuz bacaksız sakat kalan insanlar, evsiz yuvasız göçmenler ve daha saymayacağımız acılar acılar…
Unutmayalım!
18 Mart Çanakkale Zaferi yıl dönümü vesilesiyle, yıllar önce bir programda Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı bir konuşmada şu veciz tespitini hatırlatmak isterim.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla; Alevi'siyle ve Sünni'siyle Türk milletinin tek bilek, tek yürek olduğu zaman karşısında hiçbir gücün duramayacağının ispatıdır Çanakkale" demişti.
Çanakkale Zaferine damgasını vuran, zafer emrini veren ve zaferi en anlamlı şekilde ortaya koyan söz ise, askerinin en ön safında yer alan; "Ben size ölmeyi emrediyorum" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüdür.
Bu vesile ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle anmış olalım.
Ümidimiz gençlik
Biraz önce de ifade etmeye çalıştığımız, vatanına milletine devletine bayrağına dinine örfüne adetine bağlı bir nesil arzu ediyoruz.
Onun içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Milli Eğitim Bakanlığına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığına çok büyük görevler düşüyor.
Tabii ebeveynler, bu işin temel harcı, çimentosu, olmazsa olmaz sigortasıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir, ölçüsüyle yetişen bir gençlik temennisiyle.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür, dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür, ölçüsü ile yetişen bir gençlik temennisiyle.
Var bi hayalimiz ideali ile yola çıkan, BTP lideri Hüseyin Baş'ın mesajıyla bugünlük veda edelim:
"Yarının Türkiye'sinde olmayacak olanlar, yarının Türkiye'sini inşa edemezler. Yarının Türkiye'sinde gençler yaşayacak. Yarının Türkiye'sini gençler inşa etmeli."
"Adalet mülkün temelidir" anlayışıyla, bağımsız Türkiye ideali ile yetişen bir gençlik temennisiyle…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Nuri Okumuş / diğer yazıları
- Nasıl bir gelecek? / 19.03.2025
- Bu acele nedir? / 12.03.2025
- Milletimiz ayıkana kadar / 04.03.2025
- Çözüm, Milli Ekonomi Modeli / 26.02.2025
- Neden herkes mutsuz? / 10.02.2025
- Milli Ekonomi Modeli uygulanmadan Türkiye kurtulamaz / 15.01.2025
- 2024’ten 2025’e bakış! / 31.12.2024
- Trabzon’da BTP rüzgârı / 24.12.2024
- Ne zaman ayıkacağız? / 17.12.2024
- Kendi düşen ağlasın! / 22.11.2024
- Bu acele nedir? / 12.03.2025
- Milletimiz ayıkana kadar / 04.03.2025
- Çözüm, Milli Ekonomi Modeli / 26.02.2025
- Neden herkes mutsuz? / 10.02.2025
- Milli Ekonomi Modeli uygulanmadan Türkiye kurtulamaz / 15.01.2025
- 2024’ten 2025’e bakış! / 31.12.2024
- Trabzon’da BTP rüzgârı / 24.12.2024
- Ne zaman ayıkacağız? / 17.12.2024
- Kendi düşen ağlasın! / 22.11.2024