Dünkü yazımı; Peki, neden yapmadılar? Yarın… şeklinde bitirmiştik Devam edelim.
Bu sorunun en net cevabı; Başkalarına söz verdikleri için yapmadılar şeklindedir.
Tarih 2024 Mart. AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefimizi muhafaza ediyoruz. AB'nin de artık stratejik ve vizyoner tutum benimsemesini, üyelik müzakerelerimizin canlandırılmasını bekliyoruz" dedi.
Bu cümleyi başbakan olduğu günde kurmuştu ve o imzayı attıktan sonra AB'nin, önlerine koydukları her şeyi kabul ettiler.
Yerli tohumu yasaklayın, dediler. Yasakladılar. Büyük-küçükbaş hayvan sayısı su rakama indirin, dediler. İndirdiler. Tarım alanlarına, ürünlerine vs. ölçü koydular. İktidar kabul etti. Hatta kırsal nüfus sayısını bile şu kadar olsun, dediler. Erdoğan yine kabul etti ve gereğini yaptılar.
O dönem bizzat Sayın Erdoğan tarafından baş müzakereci olarak atanan Ali Babacan, atılan imzaların mahiyetini şöyle dile getiriyordu: "Müktesebatın yüzde 40'ı tarım... Bu alanda yasalar, tebliğler, kararlar çıkması lazım… Ben, AB'nin milli bir politika olması gerektiğini düşünüyorum. Aslında müzakere dediğimiz konu içerikle ilgili değil. Müktesebat neyse Türkiye er, geç uyacak."
Hatta 2009 yılında dönemin tarım bakanı Mehdi Eker, ülkemizdeki hayvanları saydırmış ve hayvan ithalatına gerek yok, demişti.
Ardından başbakan Erdoğan, 'hayvan ithalatı yapacağız' dediğinde Eker Bey, fiyatları düşürmek için hayvan ithal edeceğiz, savunması yapmıştı.
Mehdi Eker'in tarımdaki bu gayretleri Fransa'nın da dikkatinden kaçmamış olacak ki, Sayın Bakana; 'Tarım Alanında Şövalye Liyakat Nişanı' verildi.
Tarım Bakanlığı koltuğuna, 'et bulamıyorsanız ot yiyin', paramız var ki ithal ediyoruz' cümlelerini kuran nice isimler geldi.
Ortak söylemleri ise, 'Tarımı da AKP ayağı kaldırdı, Avrupa'nın birincisi yaptı' şeklindeydi.
Hatta bu iddialarını ispat için AKP Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, 'Türkiye'de 2002'den önce traktör yoktu' bile dedi.
Sahaya bak
Türkiye'de 2 milyon 265 bin traktör bulunuyor.
1 buçuk milyon traktör aktif kullanılıyor.
Mevcut traktörlerin ise yüzde 48'i, 24 yaşın üzerinde.
35 yaş üzeri traktör sayımız ise 700 bin civarında.
Ama Avrupa'da tarımda da birinciyiz.
AKP'den önce bu ülkede 28 milyon hektar tarım alanı varken, bu rakam 24 milyon hektarlara kadar geriledi.
1 Ocak 2002'den 19 Temmuz 2023'e kadar yabancılara 28 milyon 320 bin 28 metrekare arazi, 289 bin 412 adet konut-işyeri satıldı. Avrupa'da birinciliğimizin sebebini anladınız mı?
Ne yapılması gerekiyordu?
Asıl soru bu! Büyükşehirlerdeki yığılmaları ve her türlü tehlikeleri, tehditleri en aza indirmek ve de Anadolu'nun her ilini, her alanda geliştirmek için tarım ana başlıktı. Tarımı kalkındırabilseydik hem bireyler hem iller hem de devlet kalkınacaktı.
Yapılması gereken çok basitti!
* Tahditler, kotalar kaldırılacaktı.
* Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında vatandaşa kiraya verilecekti.
* Ürün fiyatları, çiftçiler tarafından üretici kooperatif üzerinden belirlenecekti. Hem devlet desteğini, hem de iç piyasa fiyatını beraber alacaktı.
* Devlet üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecekti.
* Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktı.
* İthal ürünlere karşılık yerli üreticinin korunması devlet garantisinde olacaktı.
* Tarım içim gerekli olan finansman elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktı.
Devlet tarıma bağlı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere, 'proje mukabili sıfır faizli krediler' ve 'gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün' olacak türden kredi verecekti.
* Devlet ürünlere pazar garantisi verecekti.
* Gübre ve tarım ilaçları konusunda yatırımlar teşvik edilecekti.
Türk çiftçisi ancak tarım konusunda projesi olanı desteklerse yüzü gülecek, ürünü para edecek, ürettiği satılacaktı.
Böylece
1) Bozulan sosyal dengeler ve gelir dağılımı düzeltilecek, ekonomik refah geniş kitlelere yayılarak işsizliğin ve yolsuzluğun önüne geçilecekti.
2) Milli Ekonomi Modeli esas alınarak haksız rekabetin de önüne geçilecek ve insanımızın girişimciliği teşvik edilecekti.
3) Türkiye'deki enflasyon, maliyet enflasyonudur. Dolayısıyla çözüm de üretim faktörlerinin maliyetlerini azaltmakla mümkün olabilir.
4) Bu noktada kamunun ödediği yıllık faizler sıfıra indirilerek oluşacak fark, proje mukabilinde kredi olarak, üretime kaynak şeklinde aktarılacaktır.
5) Emisyon hacmi genişletilerek proje karşılığı kredi ile üretim teşvik edilecektir.
Bu kadar basit.
Bağımsız Türkiye Partisi bunları önünüze koydu. Size söz verdi.
Siz ise başkalarına söz verenleri, tercih ettiniz.
BTP ve Hüseyin Baş hala sözünün arkasında. Sıra sizde…
Bu sorunun en net cevabı; Başkalarına söz verdikleri için yapmadılar şeklindedir.
Tarih 2024 Mart. AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefimizi muhafaza ediyoruz. AB'nin de artık stratejik ve vizyoner tutum benimsemesini, üyelik müzakerelerimizin canlandırılmasını bekliyoruz" dedi.
Bu cümleyi başbakan olduğu günde kurmuştu ve o imzayı attıktan sonra AB'nin, önlerine koydukları her şeyi kabul ettiler.
Yerli tohumu yasaklayın, dediler. Yasakladılar. Büyük-küçükbaş hayvan sayısı su rakama indirin, dediler. İndirdiler. Tarım alanlarına, ürünlerine vs. ölçü koydular. İktidar kabul etti. Hatta kırsal nüfus sayısını bile şu kadar olsun, dediler. Erdoğan yine kabul etti ve gereğini yaptılar.
O dönem bizzat Sayın Erdoğan tarafından baş müzakereci olarak atanan Ali Babacan, atılan imzaların mahiyetini şöyle dile getiriyordu: "Müktesebatın yüzde 40'ı tarım... Bu alanda yasalar, tebliğler, kararlar çıkması lazım… Ben, AB'nin milli bir politika olması gerektiğini düşünüyorum. Aslında müzakere dediğimiz konu içerikle ilgili değil. Müktesebat neyse Türkiye er, geç uyacak."
Hatta 2009 yılında dönemin tarım bakanı Mehdi Eker, ülkemizdeki hayvanları saydırmış ve hayvan ithalatına gerek yok, demişti.
Ardından başbakan Erdoğan, 'hayvan ithalatı yapacağız' dediğinde Eker Bey, fiyatları düşürmek için hayvan ithal edeceğiz, savunması yapmıştı.
Mehdi Eker'in tarımdaki bu gayretleri Fransa'nın da dikkatinden kaçmamış olacak ki, Sayın Bakana; 'Tarım Alanında Şövalye Liyakat Nişanı' verildi.
Tarım Bakanlığı koltuğuna, 'et bulamıyorsanız ot yiyin', paramız var ki ithal ediyoruz' cümlelerini kuran nice isimler geldi.
Ortak söylemleri ise, 'Tarımı da AKP ayağı kaldırdı, Avrupa'nın birincisi yaptı' şeklindeydi.
Hatta bu iddialarını ispat için AKP Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, 'Türkiye'de 2002'den önce traktör yoktu' bile dedi.
Sahaya bak
Türkiye'de 2 milyon 265 bin traktör bulunuyor.
1 buçuk milyon traktör aktif kullanılıyor.
Mevcut traktörlerin ise yüzde 48'i, 24 yaşın üzerinde.
35 yaş üzeri traktör sayımız ise 700 bin civarında.
Ama Avrupa'da tarımda da birinciyiz.
AKP'den önce bu ülkede 28 milyon hektar tarım alanı varken, bu rakam 24 milyon hektarlara kadar geriledi.
1 Ocak 2002'den 19 Temmuz 2023'e kadar yabancılara 28 milyon 320 bin 28 metrekare arazi, 289 bin 412 adet konut-işyeri satıldı. Avrupa'da birinciliğimizin sebebini anladınız mı?
Ne yapılması gerekiyordu?
Asıl soru bu! Büyükşehirlerdeki yığılmaları ve her türlü tehlikeleri, tehditleri en aza indirmek ve de Anadolu'nun her ilini, her alanda geliştirmek için tarım ana başlıktı. Tarımı kalkındırabilseydik hem bireyler hem iller hem de devlet kalkınacaktı.
Yapılması gereken çok basitti!
* Tahditler, kotalar kaldırılacaktı.
* Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında vatandaşa kiraya verilecekti.
* Ürün fiyatları, çiftçiler tarafından üretici kooperatif üzerinden belirlenecekti. Hem devlet desteğini, hem de iç piyasa fiyatını beraber alacaktı.
* Devlet üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecekti.
* Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktı.
* İthal ürünlere karşılık yerli üreticinin korunması devlet garantisinde olacaktı.
* Tarım içim gerekli olan finansman elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktı.
Devlet tarıma bağlı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere, 'proje mukabili sıfır faizli krediler' ve 'gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün' olacak türden kredi verecekti.
* Devlet ürünlere pazar garantisi verecekti.
* Gübre ve tarım ilaçları konusunda yatırımlar teşvik edilecekti.
Türk çiftçisi ancak tarım konusunda projesi olanı desteklerse yüzü gülecek, ürünü para edecek, ürettiği satılacaktı.
Böylece
1) Bozulan sosyal dengeler ve gelir dağılımı düzeltilecek, ekonomik refah geniş kitlelere yayılarak işsizliğin ve yolsuzluğun önüne geçilecekti.
2) Milli Ekonomi Modeli esas alınarak haksız rekabetin de önüne geçilecek ve insanımızın girişimciliği teşvik edilecekti.
3) Türkiye'deki enflasyon, maliyet enflasyonudur. Dolayısıyla çözüm de üretim faktörlerinin maliyetlerini azaltmakla mümkün olabilir.
4) Bu noktada kamunun ödediği yıllık faizler sıfıra indirilerek oluşacak fark, proje mukabilinde kredi olarak, üretime kaynak şeklinde aktarılacaktır.
5) Emisyon hacmi genişletilerek proje karşılığı kredi ile üretim teşvik edilecektir.
Bu kadar basit.
Bağımsız Türkiye Partisi bunları önünüze koydu. Size söz verdi.
Siz ise başkalarına söz verenleri, tercih ettiniz.
BTP ve Hüseyin Baş hala sözünün arkasında. Sıra sizde…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Mesele İmamoğlu’nun diploması mı? / 19.03.2025
- Tarımda da başkalarına söz verenleri tercih ettiniz / 18.03.2025
- Tarım ile trafik ve depreme çözüm üretebilirdik / 17.03.2025
- Beni gaza mı getirmeye çalışıyorsunuz? / 16.03.2025
- Devlet Bahçeli’den neden görüntü alınamıyor? / 15.03.2025
- Orucu bozanları biliyoruz… Ya imanı bozanlar? / 14.03.2025
- Dün Suriyeliler tehditti bugün Suriye tehdit / 13.03.2025
- Esad, halkını katlediyor (!) Şara devletini koruyor (!) / 11.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025
- Tarımda da başkalarına söz verenleri tercih ettiniz / 18.03.2025
- Tarım ile trafik ve depreme çözüm üretebilirdik / 17.03.2025
- Beni gaza mı getirmeye çalışıyorsunuz? / 16.03.2025
- Devlet Bahçeli’den neden görüntü alınamıyor? / 15.03.2025
- Orucu bozanları biliyoruz… Ya imanı bozanlar? / 14.03.2025
- Dün Suriyeliler tehditti bugün Suriye tehdit / 13.03.2025
- Esad, halkını katlediyor (!) Şara devletini koruyor (!) / 11.03.2025
- ABD neden Ortadoğu’da? / 10.03.2025
- Faiz maddi-manevi hastalıktır / 09.03.2025