İnsanoğlunun hayatta en çok karşılaştığı davranış biçimi; sevap-günah arasında, geliş-gidişler yaşama halidir. Zaten bizi yoktan var eden Rabbimiz, yarattığı kulunu bizden iyi tanıdığı için, onun hayat boyu karşılaşacağı bu önemli problemine çözümü de yüce kitabımız Kur'an'ı Keriminde ve onun kutlu elçisi, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) ile haber vermiştir.
Yüce Allah, günah işleyerek düştüğümüz durumdan ancak tevbe etmekle kurtulacağımızı haber vermiştir:
"Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." "Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner." (Furkan 70-71)
Bu ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere işlenen günahların sadece affedilmekle kalmayıp, sevaba da çevrilebileceği yolu gösterilmiştir. Günahın akabinde tevbe edilecek, iman edilecek, iyi davranışta bulunulacak; ancak o sayede, yapılan kötülük Allah (c.c) tarafından iyiliğe çevrilecektir. Böylece, gerçek tövbenin yolu da gösterilmiş olmaktadır.
Tövbe kapısı öyle bir kapıdır ki, önünde sürekli duranların pek çok kazanç elde edeceği muhakkaktır.
Tövbe edenlerin elde edecekleri kazançları izah sadedinde İmam Gazali'nin Kalplerin Keşfi eserinden güzel bir bölüm aktaralım müsaadenizle:
Buhari ile Müslim'de geçen hadisi şerif, bunun en açık delilidir. Peygamber'imiz (s.a.a.) buyuruyor ki:
"Bir kul günah işler ve "Ya Rabbi, ben bir günah işledim, beni affeyle" derse, Rabbi de: "Kulum; işlenen günahı bağışlayan veya cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi" buyurarak o kulun günahını bağışlar.
Bir müddet sonra yine aynı kul başka bir günaha girer ve "Ya Rabbi ben yine bir günah işledim, beni affeyle" derse Rabbi: "Kulum; işlenen günahı bağışlayan veya cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi" buyurarak onu affeder.
Bir müddet sonra yine aynı kul, başka bir günaha girer ve: "Ya Rabbi, ben yine bir günaha girdim, onu bana bağışla" derse, Rabbi "Kulum; işlenen günahı bağışlama ve cezalandırma emrine sahip olan bir Rabbi olduğunu bildi, ne isterse yapsın, kulumu affettim, buyurur."
Munzir (Rehimehullahu) der ki, "Hadiste gecen (ne isterse yapsın) ifadesinin manası şöyle olmalıdır: "Söz konusu kulun her seferinde başka bir günah işlediği belirtildiğine göre. İşlediği her günahtan pişmanlık duyup vazgeçiyor demektir. Böyle olunca her işlediği günah üzerine yaptığı tevbe günahına kefaret olarak ona zarar vermiyor. Yoksa hadis, insanın durmadan günah işleyip arkasından sözle tövbe ederek yine ayni günaha dönmenin hoş görüleceğini söylemek istemiyor. Çünkü böylesi, yalancıların tövbesi olur." Tövbeyi geciktirmek, bu bakımdan hiç de doğru değildir." (Kalplerin Keşfi)
"Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder, Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir." (Nisa, 4/17) ayetinde belirtildiği gibi günahların hemen akabinde tevbe etmek inananların lehine bir davranıştır.
Ölümün ne zaman ve nerede gelip çatacağı bizce malum değildir. Bundan dolayı tövbe konusunda acele etmek; yine insanların kendi yararınadır.
Peygamberimiz (s.a.a.) bu konuda da buyuruyor ki: "Can boğaza dayanmadıkça Allah (c.c.) kulun tevbesini kabul eder." (Tirmizi)
Can boğaza dayandığı zamanın, ne zaman olacağını bilmediğimize göre, tövbe konusunda acele davranıp; "tövbe kapısında buluşmalıyız" çünkü Allah tövbe edenleri sever.
Yüce Allah, günah işleyerek düştüğümüz durumdan ancak tevbe etmekle kurtulacağımızı haber vermiştir:
"Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." "Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner." (Furkan 70-71)
Bu ayeti kerimeden anlaşılacağı üzere işlenen günahların sadece affedilmekle kalmayıp, sevaba da çevrilebileceği yolu gösterilmiştir. Günahın akabinde tevbe edilecek, iman edilecek, iyi davranışta bulunulacak; ancak o sayede, yapılan kötülük Allah (c.c) tarafından iyiliğe çevrilecektir. Böylece, gerçek tövbenin yolu da gösterilmiş olmaktadır.
Tövbe kapısı öyle bir kapıdır ki, önünde sürekli duranların pek çok kazanç elde edeceği muhakkaktır.
Tövbe edenlerin elde edecekleri kazançları izah sadedinde İmam Gazali'nin Kalplerin Keşfi eserinden güzel bir bölüm aktaralım müsaadenizle:
Buhari ile Müslim'de geçen hadisi şerif, bunun en açık delilidir. Peygamber'imiz (s.a.a.) buyuruyor ki:
"Bir kul günah işler ve "Ya Rabbi, ben bir günah işledim, beni affeyle" derse, Rabbi de: "Kulum; işlenen günahı bağışlayan veya cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi" buyurarak o kulun günahını bağışlar.
Bir müddet sonra yine aynı kul başka bir günaha girer ve "Ya Rabbi ben yine bir günah işledim, beni affeyle" derse Rabbi: "Kulum; işlenen günahı bağışlayan veya cezalandıran bir Rabbi olduğunu bildi" buyurarak onu affeder.
Bir müddet sonra yine aynı kul, başka bir günaha girer ve: "Ya Rabbi, ben yine bir günaha girdim, onu bana bağışla" derse, Rabbi "Kulum; işlenen günahı bağışlama ve cezalandırma emrine sahip olan bir Rabbi olduğunu bildi, ne isterse yapsın, kulumu affettim, buyurur."
Munzir (Rehimehullahu) der ki, "Hadiste gecen (ne isterse yapsın) ifadesinin manası şöyle olmalıdır: "Söz konusu kulun her seferinde başka bir günah işlediği belirtildiğine göre. İşlediği her günahtan pişmanlık duyup vazgeçiyor demektir. Böyle olunca her işlediği günah üzerine yaptığı tevbe günahına kefaret olarak ona zarar vermiyor. Yoksa hadis, insanın durmadan günah işleyip arkasından sözle tövbe ederek yine ayni günaha dönmenin hoş görüleceğini söylemek istemiyor. Çünkü böylesi, yalancıların tövbesi olur." Tövbeyi geciktirmek, bu bakımdan hiç de doğru değildir." (Kalplerin Keşfi)
"Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder, Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir." (Nisa, 4/17) ayetinde belirtildiği gibi günahların hemen akabinde tevbe etmek inananların lehine bir davranıştır.
Ölümün ne zaman ve nerede gelip çatacağı bizce malum değildir. Bundan dolayı tövbe konusunda acele etmek; yine insanların kendi yararınadır.
Peygamberimiz (s.a.a.) bu konuda da buyuruyor ki: "Can boğaza dayanmadıkça Allah (c.c.) kulun tevbesini kabul eder." (Tirmizi)
Can boğaza dayandığı zamanın, ne zaman olacağını bilmediğimize göre, tövbe konusunda acele davranıp; "tövbe kapısında buluşmalıyız" çünkü Allah tövbe edenleri sever.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Tövbe edenleri Allah sever / 20.03.2025
- Tövbenin şartları nelerdir? / 19.03.2025
- Tövbe eden günah işlememiş gibidir / 18.03.2025
- Tövbesi kabul olunmayacak kimlerdir? / 17.03.2025
- Tövbe-i Nasuh nedir? / 16.03.2025
- Tövbe antibiyotik hükmündedir / 15.03.2025
- Allah’a şükretmek nimeti arttırır / 14.03.2025
- Ölümü hatırlamak insanı ölçülü hayata teşvik eder / 13.03.2025
- Her düşünce tefekkür değildir / 12.03.2025
- Rahmet, mağfiret, cehennemden kurtuluş günleri / 11.03.2025
- Tövbenin şartları nelerdir? / 19.03.2025
- Tövbe eden günah işlememiş gibidir / 18.03.2025
- Tövbesi kabul olunmayacak kimlerdir? / 17.03.2025
- Tövbe-i Nasuh nedir? / 16.03.2025
- Tövbe antibiyotik hükmündedir / 15.03.2025
- Allah’a şükretmek nimeti arttırır / 14.03.2025
- Ölümü hatırlamak insanı ölçülü hayata teşvik eder / 13.03.2025
- Her düşünce tefekkür değildir / 12.03.2025
- Rahmet, mağfiret, cehennemden kurtuluş günleri / 11.03.2025