Biz ne yaşıyoruz böyle?

Adı ve tanısı konulmamış bir gündem yaşanıyor. Sürecin 'yargı' süreci olmadığı karşılıklı açıklamalar ile netleşti.

Sayın Erdoğan, yaşadığını yaşatıyor.

Sayın Erdoğan, suçlandıkları ile suçluyor.

Sayın Erdoğan, milyonları marjinal olarak tarifleniriyor, milyonları bölücülükle suçluyor ve birlik çağrısı yapıyor.

Sayın Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarında ortaya çıkan ama bir türlü yargıya ulaşamayan yolsuzluk dosyalarının sayıları aya, iddialar ve itiraflar ise güneşe ulaştı.

Ama Sayın Erdoğan yaşadığımız süreçle ilgili; "Yapılan onca hırsızlığı, yolsuzluğu, ahlaksızlığı, belediyelerde kurulmuş mafya düzenini savunabiliyorsanız çıkın, milletin huzuruna açıklayın" diyor.

Sayın Erdoğan; "Şayet yüzünüz varsa, şayet içinize sindirebiliyorsanız çıkın, balya balya para kulelerini millete izah edin" diyor.

Devlet Bahçeli ve partisinin teşkilatları aynı izahı Sayın Erdoğan'dan beklediği süre 12 yılı aştı ve ne Erdoğan, ne de kurmayları hala izah yapamadı.

İktidarın hiçbir mitinginde bulamadığı kalabalıklar şimdi sokaklarda! Sayın Erdoğan, 'Türkiye sokakta bulunmuş bir ülke değildir, sokak terörüne teslim edilmeyecektir' sözlerinin muhatabı kim?

Mevzu yargının bağımsızlığı mı?

İktidar adaletten yargının bağımsızlığından dem vuruyor. Ama ortada yargı bağımsızlığı değil yargı bakımsızlığı olduğu çok net.

MHP genel başkan yardımcısı bile sosyal medya trolü gibi 516 milyar TL'lik yolsuzluk var, diyebiliyor.

Savcıları hazırladıkları dosyaların aynıları yandaş gazeteci ve trollerde de olması zaten her şeyi açıklıyor.

AKP MKYK Üyesi Mücahit Birinci, "Sayın Cumhurbaşkanım; Bir emrinize bakarız".

Küçük Cem Küçük, "Bir siyasi partinin belediye başkanının davasında üniversite öğrencisinin ne işi var? Sokağa çıkarsanız, not edilirsiniz. Devlet not eder".

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: "Milletimizin huzurunu bozmak isteyenlere asla fırsat verilmeyecektir".

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: "Devlet kaos siyasetine asla geçit vermez, yapmaya kalkışanlara gereken dersi verir!"

RTÜK Başkanının, 'yayın lisanslarınızı iptal ederim' tehdidi yeni rejimin göbek adının 'bana yasal, sana yasak' sistemi olduğu ve iktidarın yanında olduğu müddetçe hukuktan yana olabilirsin diktasının itirafıdır.

Mevzu yolsuzluk mu?

Kimse kusura bakmasın ama bu ülkede yolsuzlukları sıradanları hepimiz biliyoruz. Velev ki ortada bir yolsuzluk olsun! Emsal ve şeddeli yolsuzlukları gördük, yaşadık.

Bizzat Sayın Erdoğan'ın yardımcılığına yapan şahıs, AKP'li Melik Gökçek için 'Ankara'yı parsel parsel sattı' dedi. Kime? Bölücü terör örgütüne. Bağımsız yargımız ne yaptı? Hiç bir şey!

Bizzat Sayın Erdoğan, haklarında yolsuzluklardan terör örgütleriyle işbirliğine kadar bin bir iddia ve dosyanın olduğu partisinin 5 büyükşehir belediye başkanının altlarından koltukları aldı.

Ya! Her türlü pisliğe bulaşmış Reza Zarrab'a madalya veren arkadaşlar şimdi başkalarını yolsuzlukla suçluyor.

Yargı ne yaptı? Hiçbir şey.

Sayın Bahçeli'nin her yıl kutladığı '17-25 aralık yolsuzluk haftası' evet, bir kumpsatı. Ama ortaya çıkan para kuleleri gerçekti. Yargı ne yaptı? Hiçbir şey.

AKP'den önce İstanbul'da 4 adet gökdelen vardı. AKP'nin 22 yılda en çok değişiklik yaptığı kanun imar kanunu ve İstanbul'da şimdi 150'den fazla gökdelen var. Ama AKP şimdi yolsuzluktan, ranttan vs. bahsediyor. İlginç değil mi?

TBMM'ye AKP'li bakanlar, vekiller, belediye başkanları hakkında yüzlerce dosya getirildi ve dokunulmazlıkların kaldırılması, soruşturma açılması için önergeler verildi.

Hiç birine dokundurtmayan AKP şimdi yargıdan, hukuktan bahsediyor.

Neticede tek parti iktidarı halk desteğin kaybetmiştir.

Biz hangi saftayız?

Ama adam yolsuzluktan tutuklandı. Siz yolsuzluk yapanların safında mısınız?

Asla. Bizim safımız adalettir, her şart ve koşulda haklıya haklı, haksıza haksız diyebilmektir.

Haksızlık karşısında susup şeytan olmamaktır.

Bizim derdimiz necasetle abdest alıp, vatandaşa namaz pozu verenleri deşifre etmek, oyunlarını bozmaktır.

Bizim derdimiz BTP lideri Hüseyin Baş'ın ifadesi ile ne Ekrem İmamoğlu'dur ne de bir başkası! Bizim derdimiz adalettir, demokrasidir, Türkiye'nin geleceğidir.

İktidar halk desteğini kaybetmiştir

BTP Lideri Hüseyin Baş 'İktidar halk desteğini kaybetmiştir' cümlesi ile özetleyip şöyle devam etti;

"Ülkenin geleceğini 23 yıldır siz belirliyorsunuz. Neyle belirliyorsunuz; demokrasiyle, hukukla, hukuk devletiyle. Bugün ne oldu da bunları bir kenara bırakmaya kalkıyorsunuz?

İşte ne olduğunu ben söyleyeyim; gün itibariyle bu mevcut iktidar Türkiye'de seçime girse benim inancım, buna inanarak söylüyorum yüzde 10 dahi oy alamayacağının farkında olduğu için bunları yapıyor.

İktidar halk desteğini kaybetmiştir dolayısıyla gidip bizimle uğraşacağına, bütün bir milleti karşısına alacağına halk desteğini yanına almaya çalışsın.

Bunun içinde ülkedeki ekonomiyi düzeltmek gibi yöntemler var, ülkede adaleti tesis etmek gibi yöntemler var. Benim sayın iktidar sahiplerine tavsiyem bu yöntemleri tercih etsinler, ülkenin ekonomisini düzeltmeye çalışsınlar."

Biz yöneticilerden şunu istiyoruz; hukuk da geçtik sadece mevcut kanunlar uygulansın… Kanun uygulanmıyor, 'hukuk devletiyiz' diyorsunuz ama hukuk devleti değilseniz hukuk devleti olmadığınızı söylüyorsanız suçlu olma ihtimaliniz de var.

Biz 3 – 5 tane muhalif konuşunca yargısal süreçleri etkileme gücüne sahibiz ama iktidarın bakanları, iktidarın vekilleri, iktidarın yanında gezen gazeteciler istediğini söylüyor ama adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmemiş oluyorlar.

Türkiye'de inanılmaz bir çifte standart oluşmuştur ve bu çifte standardın tek sebebi birilerinin iktidarının devamıdır. 

Bu durum, bu gidişat ne o iktidar sahiplerine yarar, ne o iktidar sahiplerinin gelecekte ülkeyi emanet edeceği çocuklarına,  ne bizim çocuklarımıza yarar. Bu hiç kimseye yaramaz, bu hepimize zarar verir."

Sizce?