Erdoğan'dan CHP'ye: Büyük turplar hala heybede
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak." dedi.
Anadolu Ajansı





Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bugüne kadar millete edilen hürmetsizliklerin, demokrasiye yapılan saldırıların, milli iradeye yönelik ihanetlerin hesabının hukuk önünde ve meşru zeminde tek tek sorulduğunu kaydetti.
"Bundan sonra da Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır" ifadesini kullanan Erdoğan, "İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar eninde sonunda adalete hesap vereceklerdir. Bakın bunun adı kör düşmanlık veya rövanşizm değil, milli iradenin refleksi, devlet olmanın gereği ebed müddet ilkesinin şartıdır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetçi olarak herkes gibi insanların da değişeceğini kabul ettiğini ve örneklerini gördüklerini söyleyerek, "Ama aynı zamanda kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, sureti haktan gözüken fitnecileri, kuşağındaki hançeri sırtımıza saplamak için yanımızda, yöremizde dolaşan riyakarları da çok ama çok iyi biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, meseleye, Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Bayram-ı Veli ile daha nice gönül sultanlarından aldıkları ilhamla baktıklarını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu kadim öğreti bize ülkemizdeki 85 milyonun tamamının insanlık aleminin de ulaşabildiğimiz kadarını kucaklamakla mükellef olduğumuzu söylüyor. Hukuktaki masumiyet karinesi gibi siyasette de beyan karinesi esastır. AK Parti'nin kapısını çalıp, selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz. Hatta sokak sokak, ev ev dolaşıp, insanları bu çatının altına davet etmek en başta gelen vazifemizdir. Bize gelen insanlara da Allah'ın onlara soracağı soruları değil, ülkeyi yönetmekle sorumlu bir siyasi teşekkülün mensuplarının soracağı soruları yöneltmek mecburiyetindeyiz. Yani partimize teşrif eden kişilere inancını, kökenini, meşrebini, günahını, sevabını değil; ihtiyacını, beklentisini, sıkıntısını sorup bunların çözümü için gayret göstermekle sorumluyuz. 'Bu asli görevimizi asla ihmal etmeden, geçmişten bugüne yaşadıklarımızı da hafızamızdan silmeden geleceğe doğru en güçlü şekilde nasıl yürürüz' İşte bunun arayışında olacağız. AK Parti Meclis Grubu'nun üyeleri olarak sizlerden bu bakış açısını asla kaybetmemenizi istiyorum."
"Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderi iç içe geçmiştir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günlük hadiselerin hercümerci içinde asıl rotalarından kesinlikle sapmayacaklarını vurgulayarak, "Bizim ülkemize kazandıracak daha çok eserlerimiz, projelerimiz, yatırımlarımız, daha çok hizmetlerimiz var. Bunları hayata geçirmek için önce Allah'a, sonra da milletimize ve milletimizin bize vereceği güçlü desteğe güveniyoruz. Sizlerden bu doğrultuda çok daha fazla gayret, çok daha yoğun çalışma bekliyorum. Uzunca bir süredir dile getirdiğimiz, bazılarını rahatsız etse de yaşanan gelişmelerin hakikatin ta kendisi olduğunu gösterdiği bir tespitimiz var. Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderi iç içe geçmiş, bütünleşmiş, yekvücut olmuştur. Son dönemde yaşanan gelişmeler bu tespiti bir kez daha ve çok çarpıcı şekilde ispatlar niteliktedir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 2023 seçimlerini kazandıklarını anımsatan Erdoğan, geçen yıl yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettikleri neticelere ulaşamadıkları gibi hiç olmayacak kayıplarla da karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir kısmı 2019 yılına kadar uzanan şu veya bu sebepten belediyelerde yaşadığımız kayıpların, hem şehirlerimize hem ülkemize nasıl büyük maliyetler getirdiğini görüyorsunuz. Türkiye bir anda adeta belediyeler bağlamında 1989-1994 yılı dönemine geri döndü. Şehirlerimiz ve oralarda yaşayan on milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir çalışma göremedikleri gibi üstüne bir de hakaret işitiyorlar. Oy verdiklerinden hizmet bekledikleri için aşağılanıyorlar. Yanan otobüslerin, çalışmayan merdivenlerin, aksayan hizmetlerin suçu bile seçmene İstanbullu kardeşlerimize yüklüyorlar.
Belediyelere, milletimizin dişinden tırnağından arttırarak ödediği vergilerle aktarılan kaynakların eser ve hizmet yerine birilerinin şahsi hırsları ve çıkarları için kullanıldığı ortaya çıkıyor. Bilhassa İstanbul'un büyükşehir ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikap konusunda, affınıza sığınarak söylüyorum, yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor. Üniversite sınavını kazanan yüz binlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp bütün şehri adeta bir ahtapot gibi saran rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutu son operasyonla beraber gün yüzünü çıkmış oldu."
"CHP iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da yakıt tankeriyle milyonlarca liralık sebze ve meyve taşındığını, İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin 3-5 milyon dolar için yabancılara peşkeş çekildiğini, tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklar ile basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk olduğunu belirtti.
"Öyle ki İstanbul'un CHP'li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üstelik bunlar henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden CHP'nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği suçlar. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak. Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere dalavere, sahtekarlık varken hakkı hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti. Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetimi, insanları sokağa döküp ülkede kaos çıkarmaya çalışarak skandalı örtbas etme çabasına girişti. Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar. Belediye başkanlarının kurduğu haraç ve rüşvet düzeninin bedelini sokaklara döktükleri seçmenlerine ödetmeye kalkıyorduk. İşbirliği yaptıkları marjinal örgütlerin yol açtıkları rezaletleri sahiplenerek girdikleri tehlikeli yolu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi, bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükümetimize ve partimize keserek gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar."