İktidar ve medyası polise taş atma, laf atma videoları ile bir öne geçme gayreti içerisine girerken diğer taraftan hırsına yenilmiş, giydiği üniformanın değerini unutmuş bazı polislerin o kızlara, çocuklara uyguladıkları şiddetleri belgeleyen videolar, haberler her tarafta.
RTÜK Başkanı, polise saldırıları yayınlayabilirsiniz ama polisin saldırılarını yayınlarsanız lisansınızı iptal ederim, diyor.
Eski defansçı AKP vekili Alpay Özalan: "Bu akşam Saraçhane'de bir avuç rezil, ahlaksız, cahil, utanmaz, umutsuzca havladı!" diyor.
Milli Eğitim Bakanı Tekin: "Eyleme katılan arkadaşlarımıza gerekli adli ve idari işlemleri başlatacağız" diyor.
Daha bir çok isim aleni olarak tehdit ediyor, hakaret ediyor ardından da Saraçhane'deki olayları 'vandallık' olarak tanımlayıp, ana muhalefet partisini provokatör ilan ediyorlar.
Bence bir aynaya bakmak lazım!
Boykot
Ana muhalefet partisi Saraçhane'deki halkın sesini duymayan, duyurmayan ve haber yapmayan tv, gazete ve markalara karşı bir boykot kampanyası başlattı.
Malum bir ara (!) köprü üstünde Filistin'e destek mitingi, köprü altında ise İsrail'e ticaret yapanların söylemleri ile gaza gelenler de boykot listeleri hazırlamışlardı. Bazı kahve markalarını basıyor, taşlıyor, oradaki vatandaşlarımıza hakaret ediyorlardı.
Bugün boykot çağrılarını eleştiren ve ülkemizdeki huzur ortamını bozma girişimi olarak tanımlayan başta Fahrettin Altun ve eski Bakan Varak olmak üzere şimdi ortaya çıkan isimler o gün ortalıkta yoktu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın; "Bu, aynı gemide olduğumuzu unutmak demektir' sözleri ardından kurduğu 'aynı siyasetçiler, İsrail bir soykırım yaparken hiç de boykot havasında değillerdi. Üstelik yabancı birtakım şirketlere karşı' sözleri çok ilginç!
Sayın yılmaz! Evet, muhalefet sizler gibi İsrail'e karşı sert söylemlerde bulunmadı. Ama ticarette yapmadı!
Adalet Bakanı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç boykot çağrısı hakkında "Basın özgürlüğüne bir darbedir" ifadelerini kullandı.
Demek ki ilk darbeyi Sayın Erdoğan yapmış. Tarih 2008 ve Başbakan Erdoğan; 'Partinin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın. Almayın' demişti. Uçaklara kimlerin bindiği, hangi gazete ve televizyonların devletten, basın ilandan ne kadar pay aldığı, açık ve örtülü olarak nasıl desteklendiği ortada.
Sayın Bakan! Hangi basın ve nasıl özgürlük?
AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan
Sayın Erdoğan sosyal medya hesabından paylaştığı mesaj çok hoşuma gitti. Ama tefsire ihtiyacı olduğu için bir daha hatırlatmak istedim.
Sayın Erdoğan; "Bu ülkeyi sokakta bulmadık, bugünlere kolay getirmedik. Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz".
Çok doğru, aynen katılıyorum. Bu miller, bu ülkeyi emperyalistlere karşı her şeyi ortaya koyarak kurdu.
Bu millet, bu ülkeyi tahtı için devlet ve milletini satan, devlet ve millete ait kaynakları yabancılara peşkeş çeken ve yine tahtı için bu milletin vatanı, namusu, dini için başlattığı milli mücadeleye karşı çıkacak, kafir fetvası yayınlatacak kadar alçalan zihniyetlere karşı verdiği mücadele ile kurdu.
Bu millet, bu devleti daha ilk kurulduğu yıllarda din ve etnik köken başlığı altında İngilizlere uşaklık yapan Şeyh Said gibi nicelerinin isyanlarını bastırarak kurdu.
Gençlerimiz
Sayın Cumhurbaşkanımız; "Bu ülke yakın tarihinde çok büyük acılar yaşadı, kirli senaryolarla nice evladımız bizden kopartıldı.
Kardeşi kardeşe kırdırmak için çok sinsi, çok kalleş oyunlar oynadılar; sokağı adres gösterdiler, kavgayı körüklediler.
Gençlerimizin ve milletimizin geleceğini kararttılar.
Aynı apartmanda yaşayan, aynı üniversitede okuyan, aynı sırayı paylaşan, aynı mahallede büyüyen gençlerimizi birbirine düşman ettiler.
Sırf çıkarlarını korumak, menfaatlerini sürdürmek; paralarına para, siyasi ikballerine ikbal katmak uğruna bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini, fidan gibi delikanlılarını bozuk para gibi harcamaktan çekinmediler."
Çok doğru, aynen katılıyorum.
Bu acılar Atatürk'ten hemen sonra başladı. Menderes dönemi ile millet arasındaki sağ-sol, dinci-dinsiz planlamaları ilk meyvelerini vermeye başladı.
Akabinde gerçekleşen darbeler, darağacında sallanan fidanları gördü bu millet.
90'lar ve medyanın etkisi ile tam bir batıya benzeme hayranlığına kapıldı geçlerimiz. Ve milenyum ile manen de batılılaşma süreci başlatıldı.
Dinler arası diyalog, medeniyetler arası ittifak, İbrahimi dinler, İbrahim masası gibi nice projeler ile gençlerimiz bırak başka gençleri, kendine, aslına, nesline düşman edildi.
Ve o BOP ile dönüşü çok zor olan bir yola sokuldu.
Rabbim, milletimizi ayıktırsın hidayet versin. Devletimizi muhafaza etsin.
RTÜK Başkanı, polise saldırıları yayınlayabilirsiniz ama polisin saldırılarını yayınlarsanız lisansınızı iptal ederim, diyor.
Eski defansçı AKP vekili Alpay Özalan: "Bu akşam Saraçhane'de bir avuç rezil, ahlaksız, cahil, utanmaz, umutsuzca havladı!" diyor.
Milli Eğitim Bakanı Tekin: "Eyleme katılan arkadaşlarımıza gerekli adli ve idari işlemleri başlatacağız" diyor.
Daha bir çok isim aleni olarak tehdit ediyor, hakaret ediyor ardından da Saraçhane'deki olayları 'vandallık' olarak tanımlayıp, ana muhalefet partisini provokatör ilan ediyorlar.
Bence bir aynaya bakmak lazım!
Boykot
Ana muhalefet partisi Saraçhane'deki halkın sesini duymayan, duyurmayan ve haber yapmayan tv, gazete ve markalara karşı bir boykot kampanyası başlattı.
Malum bir ara (!) köprü üstünde Filistin'e destek mitingi, köprü altında ise İsrail'e ticaret yapanların söylemleri ile gaza gelenler de boykot listeleri hazırlamışlardı. Bazı kahve markalarını basıyor, taşlıyor, oradaki vatandaşlarımıza hakaret ediyorlardı.
Bugün boykot çağrılarını eleştiren ve ülkemizdeki huzur ortamını bozma girişimi olarak tanımlayan başta Fahrettin Altun ve eski Bakan Varak olmak üzere şimdi ortaya çıkan isimler o gün ortalıkta yoktu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın; "Bu, aynı gemide olduğumuzu unutmak demektir' sözleri ardından kurduğu 'aynı siyasetçiler, İsrail bir soykırım yaparken hiç de boykot havasında değillerdi. Üstelik yabancı birtakım şirketlere karşı' sözleri çok ilginç!
Sayın yılmaz! Evet, muhalefet sizler gibi İsrail'e karşı sert söylemlerde bulunmadı. Ama ticarette yapmadı!
Adalet Bakanı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç boykot çağrısı hakkında "Basın özgürlüğüne bir darbedir" ifadelerini kullandı.
Demek ki ilk darbeyi Sayın Erdoğan yapmış. Tarih 2008 ve Başbakan Erdoğan; 'Partinin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın. Almayın' demişti. Uçaklara kimlerin bindiği, hangi gazete ve televizyonların devletten, basın ilandan ne kadar pay aldığı, açık ve örtülü olarak nasıl desteklendiği ortada.
Sayın Bakan! Hangi basın ve nasıl özgürlük?
AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan
Sayın Erdoğan sosyal medya hesabından paylaştığı mesaj çok hoşuma gitti. Ama tefsire ihtiyacı olduğu için bir daha hatırlatmak istedim.
Sayın Erdoğan; "Bu ülkeyi sokakta bulmadık, bugünlere kolay getirmedik. Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz".
Çok doğru, aynen katılıyorum. Bu miller, bu ülkeyi emperyalistlere karşı her şeyi ortaya koyarak kurdu.
Bu millet, bu ülkeyi tahtı için devlet ve milletini satan, devlet ve millete ait kaynakları yabancılara peşkeş çeken ve yine tahtı için bu milletin vatanı, namusu, dini için başlattığı milli mücadeleye karşı çıkacak, kafir fetvası yayınlatacak kadar alçalan zihniyetlere karşı verdiği mücadele ile kurdu.
Bu millet, bu devleti daha ilk kurulduğu yıllarda din ve etnik köken başlığı altında İngilizlere uşaklık yapan Şeyh Said gibi nicelerinin isyanlarını bastırarak kurdu.
Gençlerimiz
Sayın Cumhurbaşkanımız; "Bu ülke yakın tarihinde çok büyük acılar yaşadı, kirli senaryolarla nice evladımız bizden kopartıldı.
Kardeşi kardeşe kırdırmak için çok sinsi, çok kalleş oyunlar oynadılar; sokağı adres gösterdiler, kavgayı körüklediler.
Gençlerimizin ve milletimizin geleceğini kararttılar.
Aynı apartmanda yaşayan, aynı üniversitede okuyan, aynı sırayı paylaşan, aynı mahallede büyüyen gençlerimizi birbirine düşman ettiler.
Sırf çıkarlarını korumak, menfaatlerini sürdürmek; paralarına para, siyasi ikballerine ikbal katmak uğruna bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini, fidan gibi delikanlılarını bozuk para gibi harcamaktan çekinmediler."
Çok doğru, aynen katılıyorum.
Bu acılar Atatürk'ten hemen sonra başladı. Menderes dönemi ile millet arasındaki sağ-sol, dinci-dinsiz planlamaları ilk meyvelerini vermeye başladı.
Akabinde gerçekleşen darbeler, darağacında sallanan fidanları gördü bu millet.
90'lar ve medyanın etkisi ile tam bir batıya benzeme hayranlığına kapıldı geçlerimiz. Ve milenyum ile manen de batılılaşma süreci başlatıldı.
Dinler arası diyalog, medeniyetler arası ittifak, İbrahimi dinler, İbrahim masası gibi nice projeler ile gençlerimiz bırak başka gençleri, kendine, aslına, nesline düşman edildi.
Ve o BOP ile dönüşü çok zor olan bir yola sokuldu.
Rabbim, milletimizi ayıktırsın hidayet versin. Devletimizi muhafaza etsin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- 3 Mayıs Türkçülük 4 Mayıs PKK ile kucaklaşma günü! / 27.03.2025
- Kadir gecesi için hazırladım / 26.03.2025
- Biz ne yaşıyoruz böyle? / 24.03.2025
- Bu ülkede zor olan Türk olmakmış! / 23.03.2025
- Hz. Ali (a.s) ve Beytülmal / 22.03.2025
- Hz. Muhammed (s.a.a.v) ve Beytülmal / 21.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Atatürk’ün annesi gibi Erdoğan’ın annesi de annemizdir / 28.03.2025
- 3 Mayıs Türkçülük 4 Mayıs PKK ile kucaklaşma günü! / 27.03.2025
- Kadir gecesi için hazırladım / 26.03.2025
- Biz ne yaşıyoruz böyle? / 24.03.2025
- Bu ülkede zor olan Türk olmakmış! / 23.03.2025
- Hz. Ali (a.s) ve Beytülmal / 22.03.2025
- Hz. Muhammed (s.a.a.v) ve Beytülmal / 21.03.2025