Bu ülkenin insanı, alın teriyle kazandığı paranın her geçen gün bir hiçe dönüştüğünü izliyor. Market raflarında fiyatlar, sanki birileri uzaktan kumandayla oynuyormuş gibi durmadan değişiyor. Gençler, diplomalarıyla işsizlik arasında sıkışmış, çiftçi ise ürettiğini satamadığı için toprağına küsmüş. Türk lirası, dolar ve euro karşısında eriyor, eriyor, eriyor… Peki, nasıl geldik bu hale?
Türkiye ekonomisi, yıllardır "dışa bağımlılık" denen bir kısır döngüde debelenip duruyor. Enerjide dışa bağımlıyız, teknolojide dışa bağımlıyız, sanayide dışa bağımlıyız, tarımda dışa bağımlıyız… Hatta öyle bir noktaya geldik ki, kendi paramızı bile yönetemez hale geldik. Dış borçla büyüme modeli, bizi faiz sarmalının içine hapsetti. Yabancı sermaye, "serbest piyasa" maskesi altında ülkenin stratejik sektörlerini ele geçirdi. Ve şimdi, "bağımsız" denilen Merkez Bankası, uluslararası finans çevrelerinin kuklası gibi hareket ediyor.
Bir ülkenin ekonomik bağımsızlığı, kendi parasına sahip çıkmasıyla başlar. Milli Para, sadece bir ödeme aracı değil, bir ülkenin onurudur, egemenliğidir. Peki, Türkiye'nin Merkez Bankası gerçekten bağımsız mı? Yoksa IMF, Dünya Bankası ve küresel finans baronlarının güdümünde mi? Bugün "bağımsız Merkez Bankası" diye savunulan model, aslında uluslararası sermayenin bize dayattığı bir tuzaktan başka bir şey değil. Faiz politikaları, halkın değil, küresel elitlerin çıkarına göre belirleniyor. Halk yoksullaşıyor, faiz lobileri zenginleşiyor.
Peki, çözüm ne? Çözüm, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir. Bu model, bize şunu söylüyor:
- Merkez Bankası, uluslararası sermayenin değil, milli çıkarların emrinde olmalıdır.
- Yerli üretim desteklenmeli, ithalata bağımlılık azaltılmalıdır. Devlet, sanayiyi ve tarımı doğrudan desteklemelidir.
- Faizsiz finans modeli uygulanmalı, halkın alım gücü artırılmalıdır.
- Dış borç tuzağından kurtulup, milli kaynaklar harekete geçirilmelidir.
Bugün BRICS ülkeleri, yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, küresel sermayeye kafa tutuyor. Bu ülkeler, dolara bağımlılığı azaltmak için kendi milli paralarıyla ticaret yapıyor. Türkiye de bu modeli benimsemeli, TL'nin değerini korumak için uluslararası sistemin dayattığı bağımlılık tuzağından kurtulmalıdır.
Gerçek bağımsızlık, sadece siyasi değil, ekonomik bağımsızlıktır. Ve ekonomik bağımsızlık, milli paraya sahip çıkmakla başlar. Eğer bugün kendi ekonomimizi yönetemezsek, yarın kendi ülkemizi de yönetemez hale geliriz. İşte bu yüzden, ekonomik bağımsızlık mücadelesi, aslında bir vatan savunmasıdır.
Bugün, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirebilecek tek siyasi oluşum, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP)'dir. Genel Başkan Hüseyin Baş'ın öncülüğünde, BTP, ekonomik bağımsızlık ve milli para politikalarıyla, Türkiye'yi küresel sermayenin baskısından kurtaracak ve gerçek anlamda bağımsız bir ülke haline getirecek tek partidir. Ekonomik bağımsızlık mücadelesi, aynı zamanda bir vatan savunmasıdır ve bu mücadeleyi Hüseyin Baş liderliğindeki BTP'den başka samimiyetle yürütebilecek bir siyasi hareket yoktur.