Kırım'dan Orta Asya'ya, Sibirya'dan uzak diyarlara kadar Enver Paşa'nın izleri hâlâ taze. Mücadelesini sürdürdüğü dönemde, o topraklarda yaşayan Müslüman aileler yeni doğan erkek bebeklerine "Enver" adını vermiş.
Aslen Türk olup Türkçe tek kelime hatırlamayan Kırım dağlarındaki çobandan, şehirdeki tüccara kadar herkesin dilinde bir Enver hikâyesi dolaşmış.
Halk onu kahraman görmüş, mücadelesine umut bağlamış, gönlüne kazımış. Ne kadar güçlü bir etki, değil mi? Peki, bu mücadelenin sonu nereye varmış? Enver Paşa tarih sahnesinden maalesef yenik ayrılmış. Askerî başarıları tartışmalı, siyasi kazanımları belirsiz...
Şimdi bir de Mustafa Kemal Atatürk'e dönelim, yüzümüzü asıl meseleye çevirelim. Bir milletin kurucusu. Babası. Yenilmez sanılan orduları devirmiş, masada düşmanlarını alt etmiş, savaş zaferlerini barışla kalıcı kılmış bir deha. Ama ilginçtir, Türkiye'de "Mustafa Kemal" ismini çocuğuna veren pek çıkmamış. Sizce bu bir tesadüf olabilir mi?
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Hoş geldin Atatürk" eserini okuduğumuzda, onun hayatının sadece cephelerle sınırlı olmadığını öğreniyoruz. Daha 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i hatmetmiş, 8 yaşında hafız olmuş. Düşünsenize, henüz oyun çağında böyle bir birikim... Biraz araştırma sonucu, ailesinin ona küçük yaşta nasıl derin bir temel attığını fark ediyoruz.
Peki, bu temel nereden geliyor? Esere baktığımızda, annesi Zübeyde Hanım'ın "Molla Zübeyde" olduğunu, dinî bilgisiyle tanındığını görüyoruz. Babası Ali Rıza Efendi'nin adının İmam Rıza'dan, dedesinin "Kızıl Hafız" lakaplı bir hafız olduğunu öğreniyoruz; soyu Ehl-i Beyt'e uzanıyor. Dahası, Baş Hoca'dan Atatürk'ün "Meydan Dedesi" olduğunu ve Melamilik üzere yaşadığını da pek çok kez dinlemiştik. İşte bu detaylar onun neden yalnızca bir lider, muzaffer bir komutan ya da başarılı bir siyasetçi değil, aynı zamanda nasıl bir gönül eri olduğunu da gösteriyor.
Ama bir soru akla takılıyor: Peki, bu isim neden bu kadar az duyuluyor? Dönemin müşrikleriyle ayrı, münafıklarıyla ayrı savaşıp küfre meydan okumuş, kendi döneminde çoğunluğu Müslüman olan tek bağımsız devleti kurmuş bir lidere neden hâlâ bunca baskı yapılıyor?
Bence cevap açık: Çünkü Atatürk, 20. yüzyılda Türklerin tarih sahnesine çıkardığı en büyük cihat eriydi. Ve onun kurduğu devlet ile fikirleri, birilerinin çarkına hâlâ çomak sokuyor.
Gelelim işin başka bir boyutuna: Yıllardır bir karalama kampanyası sürüyor. Atatürk'e duyulan sevgiyi köreltmek ve mirasını gölgelemek için her yol denendi. Hakaret etmek kolay, saldırmak serbest; ama adını taşımak neredeyse suç gibi görüldü. "Mustafa Kemal" diyenler "Kemalist" oldu, "radikal" damgası yedi. Bu neyin oyunu dersiniz? Bir kurtarıcıyı milletine unutturmak hangi aklın eseri? Kimlerin parmağı var? O fesli, cübbeli, bıyıklı tayfadan başkası aklınıza geliyor mu?
Ama boşuna uğraşıyorlar. Ne unutturabilirsiniz ne yok edebilirsiniz. Onun fikri ve kurduğu Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır. Daima izindeyiz...
- Annelik mi, kariyer mi? Sistemden başka suçlu yok! / 27.02.2025
- Fort Knox’un durumu ve doların geleceği / 24.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık ve ‘milli para’ üzerine / 22.02.2025