"Allah size, her çağda benzerlerini görebileceğiniz bir örnek veriyor: Bir memleket vardı, halkı güven ve huzur içinde yaşıyordu. Rızıkları da dört bir yandan bol bol geliyordu. Derken bunlar, Allah'ın emirlerine başkaldırarak, O'nun nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Bunun üzerine Allah, bir kıtlık, bir deprem, bir iç savaş, bir ekonomik kriz gönderdi ve işledikleri günahlar yüzünden, tüm ülkeyi kasıp kavuran açlık ve korkuyu onlara tattırdı."(Nahl:112)
128 ayetten oluşan Nahl suresini her okuyuşumda, her dinleyişimde, surenin sonuna yaklaşıp bu ayete gelince her defasında derin düşüncelere dalar giderim.
Ülke olarak, millet olarak son yıllarda yaşadığımız ciddi krizleri, toplumsal huzursuzlukları, adeta sıradan davranışlar haline gelen ve kanıksanan talan ve soygunları, yaşanan ahlaksızlıkların neredeyse yadırganmadığını görünce ve işitince acaba bu ayet bizi mi anlatıyor diye insan düşünmeden edemiyor.
Varlık içinde yaşadığımız yokluklar, milletin canına tak eden tükenmişlikler, memleketin hemen her tarafında uzayıp giden ve her gün yenileri eklenen kuyruklar dikkate alınıp akılda tutularak bu ayet okununca daha da ürpertici oluyor gerçekten.
Ayette geçen ifade ile 'açlık ve korku elbisesi' bütün bir milleti tam manasıyla tepeden tırnağa sarıp sarmalamış vaziyette, elbette söz konusu 'açlık elbisesine' sebep olan bir avuç mutlu azınlığı bu kapsamın dışında tutuyoruz.
Yandaş televizyon kanallarına yansıyan ya da o kanallardan yansıtılan bin bir çeşit ahlaksızlıklar, edepli bir insanın ifade ederken bile yüzünün kızardığı edepsizlikler, yine Kur'an'daki ifadesiyle; 'Nereye gidiyorsunuz' sorusunu tekrar tekrar sorduruyor.
En son örneğini basından ibretle ve hayretle izlediğimiz, emekli bir bürokratın evinden 25 kilo altın ve deste deste dövizlerin çıkması, Kıbrıs bağlamında gündeme gelen ve ortalığa saçılan fahiş rüşvet söylentileri, ucuz ekmek, yumurta, et ve süt kuyruğunda saatlerini harcayan, günlerini dolayısıyla ömürlerini tüketen yoksul millet iyice çileden çıkarmış durumda.
Mal ve can güvenliğinin dünya ortalamasının çok çok altına düşmüş olması, insan hayatının adeta pamuk ipliğine bağlı hale gelmesi, üstelik deprem bölgesinde insanların tapulu arazilerini ve zeytinliklerini gözü dönmüş aç gözlü şirketlerin şerrinden koruyabilmek için dozerlerin, kepçelerin önüne yatmak zorunda kalmış olmaları ve daha başka yaşanılan cümle olumsuzluklar insana; bu ayet yaşadıklarımızın resmidir dedirtiyor.
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025