1999'da dünyaya gelen bir çocuk, annesinin feryatlarının, babasının çaresizliğini veya her ikisinin kaybetmenin acısının farkında bile değildi.
Şimdi o çocuk 26 yaşında. O gün farkına varamadığı gerçekleri şimdi iliklerine kadar yaşıyor. Arşivleri açıyor, o gün denilenlere bakıyor, bugün denilenlere bakıyor. İktidarlar değişmiş, çağ değişmiş ama yaşananlar değişmemiş.
Dün iktidarları eleştirenler şimdi iktidar olmuş, aynı eleştirilere muhatap oluyorsa bu ilahi bir yüzleştirmedir. Verilen sözlerin tutulmamasıdır.
Yani Yüce Allah (c.c) kader planını her gün önümüze koyuyor. İbret, ders alanlara ne mutlu!
Bu kaderi neden yaşıyoruz?
Aralarında yaklaşık 25 yıl olan iki cümleyi anlayamadığımız için, diyebilirim.
Cümle 1- 'Kaçak yapılara ruhsat verip, bağış alıyoruz'
Cümle 2- 'İstanbul müstesna bir şehir ama biz kıymetini bilemedik, ihanet ettik. Ben de bundan sorumluyum'.
Birinci cümlenin sahibi İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan.
İkinci cümlenin sahibi 22 yıllık tek parti iktidarının başı Recep Tayyip Erdoğan.
Biraz arşiv okuyalım mı?
AKP iktidarının daha ilk aylarıydı ve Bingöl'de deprem olmuştu. 150 insanımız hayatını kaybetmiş, yüzlercesi ise yaralanmıştı. Yıkım büyüktü. Bölgeye giden Sayın Erdoğan aynen şu cümleleri kuruyordu:
"Yeraltında fay kırıklarından önce bağışlayın söylemek zorundayım, kırılan ar damarlarıdır…
Malzemeden çalmanın arkasındaki ahlak hırsızlığıdır…
Demokrasiden çalmak, hukuk kapkaççılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı yatmaktadır…
Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkanlarını nasıl kullandığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Olay, kader diye geçiştirilemez'.
Çok doğru bir tespit idi. Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarlarıydı.
Aradan 20 yıl geçti. Bu 20 yılda imar kanununda yüzden değişiklik yapan ve bol bütçeli reklamlarla 9 kez imar affı çıkaran Erdoğan ve iktidarı, 6 Şubat 2023'te bir kez daha kendileri ile yüzleştiler.
20 yıl önce 'çatlayan sadece fay hatları değil ar damarlarıdır, kader diyemezsiniz' diyenler bu kez; 'böylesi bir felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değil… Olanlar oldu. Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler" diyordu.
Yalanlar ve yapılmayanlar
2003-2022 arasını kapsayan 20 senede TOKİ 1 milyon 170 bin konut inşa etti. Yıllık ortalama 58 bin konut.
2018 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum adeta AKP'nin geçmiş 20 yılını deşifre edercesine; 'Gelecek 20 yıl içinde 6 milyon 700 bin konutun, yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerekiyor… Hedefimiz, yılda 300 bin konutu dönüştürmek' diyordu.
Aynı koltuk aynı Murat Kurum 2023 yılında ise "İstanbul'da 1,5 milyon acil ve öncelikli dönüşmesi gereken konut var. Yüzde 20'si çok acil… İstanbul'a 1,5 milyon konutu 5 yılda yapacağız' diyordu.
Tarihler 4 Şubat 2025 idi. Yani İki buçuk ay önce. Yine aynı koltuktaki Murat Kurum, İstanbul'da 907 bin bağımsız birimin dönüşümünü tamamladık, diyor ve ekliyordu:
"Bugün, özellikle İstanbul'umuzun yeni bir depremi kaldıracak gücü yoktur. İstanbul'daki 7,5 milyon konut ve iş yerinin 1,5 milyonu yüksek risk altındadır.
Ne yazık ki milyonlarca İstanbullu kardeşimiz, tıpkı Konya'daki bina gibi her an yıkılacak 600 bin evde oturmaktadır. Bu yüzden diyorum ki İstanbul'da başlatmış olduğumuz dönüşüm uygulamalarını daha da hızlandırmak zorundayız' diyordu.
2018 ile 2025 yılları arasında zikredilen konut sayısı hep 1 buçuk milyon. Ne yaptınız, sorusuna ise çok kızıyorlar!
İsteseydiler yaparlardı
Evet, isteseydiler yaparlardı ama istemediler. Yıllar önce İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Doç. Dr. Buğra Gökçe şöyle diyordu; 1999 depreminden sonra yürürlüğe giren deprem vergileriyle 2003-2023 yılları arasında 96 m2 büyüklüğünde 1,3 milyon konut yapılabilirdi. Yapmadılar.
Bir örnek daha
İstanbul'u çok iyi bilen Sayın Erdoğan çıkıp, 'İstanbul'un daha büyük havalimanına ihtiyacı var ve hesaplarımıza göre 22 milyar Euro ediyor. Diğer taraftan ise deprem, İstanbul'un gerçeği.
Yeni havalimanı mı istersiniz yoksa bu para ile İstanbullu yeniden ayağı kaldırmak mı istersiniz', diye sorsaydı İstanbul ne derdi?
Yerli ve yabancı faiz baronlarına 22 yılda ödedikleri 600 milyar dolar faiz ile de Türkiye'yi 3 kez yeniden yapardılar.
Sadece 19 Mart'taki İBB baskını için heba ettikleri 50 milyar dolar ile bu işi yapabilirlerdi!
Ama yapmadılar. Hem de bile bile.
Şimdi o çocuk 26 yaşında. O gün farkına varamadığı gerçekleri şimdi iliklerine kadar yaşıyor. Arşivleri açıyor, o gün denilenlere bakıyor, bugün denilenlere bakıyor. İktidarlar değişmiş, çağ değişmiş ama yaşananlar değişmemiş.
Dün iktidarları eleştirenler şimdi iktidar olmuş, aynı eleştirilere muhatap oluyorsa bu ilahi bir yüzleştirmedir. Verilen sözlerin tutulmamasıdır.
Yani Yüce Allah (c.c) kader planını her gün önümüze koyuyor. İbret, ders alanlara ne mutlu!
Bu kaderi neden yaşıyoruz?
Aralarında yaklaşık 25 yıl olan iki cümleyi anlayamadığımız için, diyebilirim.
Cümle 1- 'Kaçak yapılara ruhsat verip, bağış alıyoruz'
Cümle 2- 'İstanbul müstesna bir şehir ama biz kıymetini bilemedik, ihanet ettik. Ben de bundan sorumluyum'.
Birinci cümlenin sahibi İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan.
İkinci cümlenin sahibi 22 yıllık tek parti iktidarının başı Recep Tayyip Erdoğan.
Biraz arşiv okuyalım mı?
AKP iktidarının daha ilk aylarıydı ve Bingöl'de deprem olmuştu. 150 insanımız hayatını kaybetmiş, yüzlercesi ise yaralanmıştı. Yıkım büyüktü. Bölgeye giden Sayın Erdoğan aynen şu cümleleri kuruyordu:
"Yeraltında fay kırıklarından önce bağışlayın söylemek zorundayım, kırılan ar damarlarıdır…
Malzemeden çalmanın arkasındaki ahlak hırsızlığıdır…
Demokrasiden çalmak, hukuk kapkaççılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı yatmaktadır…
Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkanlarını nasıl kullandığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Olay, kader diye geçiştirilemez'.
Çok doğru bir tespit idi. Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarlarıydı.
Aradan 20 yıl geçti. Bu 20 yılda imar kanununda yüzden değişiklik yapan ve bol bütçeli reklamlarla 9 kez imar affı çıkaran Erdoğan ve iktidarı, 6 Şubat 2023'te bir kez daha kendileri ile yüzleştiler.
20 yıl önce 'çatlayan sadece fay hatları değil ar damarlarıdır, kader diyemezsiniz' diyenler bu kez; 'böylesi bir felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değil… Olanlar oldu. Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler" diyordu.
Yalanlar ve yapılmayanlar
2003-2022 arasını kapsayan 20 senede TOKİ 1 milyon 170 bin konut inşa etti. Yıllık ortalama 58 bin konut.
2018 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum adeta AKP'nin geçmiş 20 yılını deşifre edercesine; 'Gelecek 20 yıl içinde 6 milyon 700 bin konutun, yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerekiyor… Hedefimiz, yılda 300 bin konutu dönüştürmek' diyordu.
Aynı koltuk aynı Murat Kurum 2023 yılında ise "İstanbul'da 1,5 milyon acil ve öncelikli dönüşmesi gereken konut var. Yüzde 20'si çok acil… İstanbul'a 1,5 milyon konutu 5 yılda yapacağız' diyordu.
Tarihler 4 Şubat 2025 idi. Yani İki buçuk ay önce. Yine aynı koltuktaki Murat Kurum, İstanbul'da 907 bin bağımsız birimin dönüşümünü tamamladık, diyor ve ekliyordu:
"Bugün, özellikle İstanbul'umuzun yeni bir depremi kaldıracak gücü yoktur. İstanbul'daki 7,5 milyon konut ve iş yerinin 1,5 milyonu yüksek risk altındadır.
Ne yazık ki milyonlarca İstanbullu kardeşimiz, tıpkı Konya'daki bina gibi her an yıkılacak 600 bin evde oturmaktadır. Bu yüzden diyorum ki İstanbul'da başlatmış olduğumuz dönüşüm uygulamalarını daha da hızlandırmak zorundayız' diyordu.
2018 ile 2025 yılları arasında zikredilen konut sayısı hep 1 buçuk milyon. Ne yaptınız, sorusuna ise çok kızıyorlar!
İsteseydiler yaparlardı
Evet, isteseydiler yaparlardı ama istemediler. Yıllar önce İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Doç. Dr. Buğra Gökçe şöyle diyordu; 1999 depreminden sonra yürürlüğe giren deprem vergileriyle 2003-2023 yılları arasında 96 m2 büyüklüğünde 1,3 milyon konut yapılabilirdi. Yapmadılar.
Bir örnek daha
İstanbul'u çok iyi bilen Sayın Erdoğan çıkıp, 'İstanbul'un daha büyük havalimanına ihtiyacı var ve hesaplarımıza göre 22 milyar Euro ediyor. Diğer taraftan ise deprem, İstanbul'un gerçeği.
Yeni havalimanı mı istersiniz yoksa bu para ile İstanbullu yeniden ayağı kaldırmak mı istersiniz', diye sorsaydı İstanbul ne derdi?
Yerli ve yabancı faiz baronlarına 22 yılda ödedikleri 600 milyar dolar faiz ile de Türkiye'yi 3 kez yeniden yapardılar.
Sadece 19 Mart'taki İBB baskını için heba ettikleri 50 milyar dolar ile bu işi yapabilirlerdi!
Ama yapmadılar. Hem de bile bile.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025