Bize yıllarca hep aynı şeyi anlattılar: "Serbest piyasa harika bir şeydir, çok çalışırsan köşeyi dönersin" ama ilginçtir o köşeyi hep aynı ekip dönüyor...
Dünya servetinin %70'i, nüfusun sadece %10'unun cebinde. Daha fenası, en zengin %1'lik kesim, pastanın %45'ine sahip. Geriye kalan %99'luk koca kalabalık, Onlara da "Çalışın, bir gün siz de zengin olursunuz" gazı verip kırıntıları bırakıyorlar.
Peki, bu mu fırsat eşitliği, yoksa bu sistem bizi mi koparıyor?
Serbest piyasanın bize öğrettiği ilk kural neydi? "Rekabet olacak, küçük balıklar büyüyecek, herkes kazanacak." Öyleyse neden gerçek hayatta hep dev köpekbalıkları kazanıyor?
Amazon'un yıllık geliri 500 milyar dolara koşuyor; bu para bazı ülkelerin GSYİH'sini cebinden çıkarır. Apple'ın piyasa değeri 3 trilyon dolar; yani Fransa'yı da, Brezilya'yı da satın alıp üstüne tatil yapar. BlackRock desen, trilyonları yönetip piyasalara "otur" deyince oturuyor.
Hani rekabet neredeydi? Küçük işletmeler batarken, bu devler rakiplerini yutup tekelleşiyor. Yetmiyor, üstüne bir de devletlerden vergi muafiyetleri, teşvikler kapıyorlar. Serbest piyasa dedikleri şey bu mu? Küçük esnaf iflas bayrağını çekerken, tröstlerin gökdelen dikmesi mi?
Şimdi asıl soruyu soralım: Bu mega şirketler, devlet içinde devlet mi oldu? Bence evet. Vergi cennetlerinde milyarlarını büyütürken, sıradan vatandaş vergilerle boğuşuyor. Dışarıya "kapitalizm" dersi verirlerken, içeride çalışanlarına lojman, özel sigorta, bedava yemek dağıtıyorlar. E, hani nerede bu vahşi kapitalizm? Şirket içinde sosyalizm, dışarıda tekelcilik... İroniye bakar mısınız?
Artık şunu iyice anlayalım: Dünyada kaynaklar kıt değil, sadece yanlış ellerde.
Küresel şirketler, parayı da üretimi de ele geçirip ülkeleri kendilerine göre yönlendiriyor. İşte tam burada Milli Ekonomi Modeli devreye giriyor. Bir ülke kendi kaynaklarını kendisi yönetirse, işte o zaman gerçek bağımsızlığa ulaşır.
Tarım ve Hayvancılık mı? Yerli olacak.
Sanayi? Kendi üretimini destekleyecek.
Finans mı? Küresel sermayeye değil, millete çalışacak.
Vergiler kimden alınacak? Küçük esnaftan değil, mega şirketlerden! Böylece Servet, birkaç tröstün elinde toplanmayıp, halka yayılacak. İşte gerçek adalet budur.
Dünya servetinin %70'i, nüfusun sadece %10'unun cebinde. Daha fenası, en zengin %1'lik kesim, pastanın %45'ine sahip. Geriye kalan %99'luk koca kalabalık, Onlara da "Çalışın, bir gün siz de zengin olursunuz" gazı verip kırıntıları bırakıyorlar.
Peki, bu mu fırsat eşitliği, yoksa bu sistem bizi mi koparıyor?
Serbest piyasanın bize öğrettiği ilk kural neydi? "Rekabet olacak, küçük balıklar büyüyecek, herkes kazanacak." Öyleyse neden gerçek hayatta hep dev köpekbalıkları kazanıyor?
Amazon'un yıllık geliri 500 milyar dolara koşuyor; bu para bazı ülkelerin GSYİH'sini cebinden çıkarır. Apple'ın piyasa değeri 3 trilyon dolar; yani Fransa'yı da, Brezilya'yı da satın alıp üstüne tatil yapar. BlackRock desen, trilyonları yönetip piyasalara "otur" deyince oturuyor.
Hani rekabet neredeydi? Küçük işletmeler batarken, bu devler rakiplerini yutup tekelleşiyor. Yetmiyor, üstüne bir de devletlerden vergi muafiyetleri, teşvikler kapıyorlar. Serbest piyasa dedikleri şey bu mu? Küçük esnaf iflas bayrağını çekerken, tröstlerin gökdelen dikmesi mi?
Şimdi asıl soruyu soralım: Bu mega şirketler, devlet içinde devlet mi oldu? Bence evet. Vergi cennetlerinde milyarlarını büyütürken, sıradan vatandaş vergilerle boğuşuyor. Dışarıya "kapitalizm" dersi verirlerken, içeride çalışanlarına lojman, özel sigorta, bedava yemek dağıtıyorlar. E, hani nerede bu vahşi kapitalizm? Şirket içinde sosyalizm, dışarıda tekelcilik... İroniye bakar mısınız?
Artık şunu iyice anlayalım: Dünyada kaynaklar kıt değil, sadece yanlış ellerde.
Küresel şirketler, parayı da üretimi de ele geçirip ülkeleri kendilerine göre yönlendiriyor. İşte tam burada Milli Ekonomi Modeli devreye giriyor. Bir ülke kendi kaynaklarını kendisi yönetirse, işte o zaman gerçek bağımsızlığa ulaşır.
Tarım ve Hayvancılık mı? Yerli olacak.
Sanayi? Kendi üretimini destekleyecek.
Finans mı? Küresel sermayeye değil, millete çalışacak.
Vergiler kimden alınacak? Küçük esnaftan değil, mega şirketlerden! Böylece Servet, birkaç tröstün elinde toplanmayıp, halka yayılacak. İşte gerçek adalet budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Fatih Haydar GÜNER / diğer yazıları
- Batsın bu sistem, bitsin bu düzen / 17.03.2025
- Aç insan erdemlerini yer / 16.03.2025
- Lüfer nerede Lüfer? / 09.03.2025
- “Deeplomasi” & Diplomasi / 03.03.2025
- Yemekteyiz: Trump’tan Putin’e yemek masası analizi / 02.03.2025
- Adı gönüllere yazılan isim: Mustafa Kemal Atatürk / 28.02.2025
- Annelik mi, kariyer mi? Sistemden başka suçlu yok! / 27.02.2025
- Fort Knox’un durumu ve doların geleceği / 24.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık ve ‘milli para’ üzerine / 22.02.2025
- Aç insan erdemlerini yer / 16.03.2025
- Lüfer nerede Lüfer? / 09.03.2025
- “Deeplomasi” & Diplomasi / 03.03.2025
- Yemekteyiz: Trump’tan Putin’e yemek masası analizi / 02.03.2025
- Adı gönüllere yazılan isim: Mustafa Kemal Atatürk / 28.02.2025
- Annelik mi, kariyer mi? Sistemden başka suçlu yok! / 27.02.2025
- Fort Knox’un durumu ve doların geleceği / 24.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık ve ‘milli para’ üzerine / 22.02.2025