Başlığı okuyunca "Yahu, yine mi nüfus meselesi?" diyeceksiniz, haklısınız. Ama durun, bu iş sadece "doğurun da nüfus artsın" muhabbeti değil. Doğurganlık oranları yerlerde sürünüyor, ülke alarm veriyor, Türkiye'de durum malum.
Peki, kadınlar neden anne olmaktan cayıyor? "Kadınlar tembel, bencil" diyeceksiniz, ama değil! Nüfus azalıyor diye veryansın edenler, önce dönüp kendilerine baksınlar. Sorun kadınlarda değil, şu çarpık sistemde. Kadınları suçlamak kolay, peki ya sistemi düzeltmek? O biraz zahmetli galiba! Hadi gelin, lafı dolandırmadan konuşalım.
1. Modernleşme diye bir şey satıyorlar…
"Ekonomi büyüyor, şehirler gelişiyor" lafları kulağa hoş geliyor, değil mi? Ama bu büyümenin faturasını kim ödüyor? Kadınlar! Şehirleştik, kadınları iş gücüne kattık, aferin bize. E sonra? Annelikle iş hayatını bir arada yürütmek için ne yaptık? Kreş mi açtık, esnek saat mi getirdik? Modernleştik diye övünüyorsunuz ama kreş bile açamıyorsunuz, bu mu sizin modernlik?
Devlet çıkıp "doğurun" diyor, tamam da, doğurduktan sonra çocuğu nereye bırakacak bu kadın? Sistem, "Ya iş ya aile" diye kadını köşeye sıkıştırıyor, sonra da utanmadan soruyor: "E niye çocuk yapmıyorsunuz?" Kadınları işe katıp "Kendi başınızın çaresine bakın" demekle olmuyor bu işler. Buyurun, siz söyleyin!
2. Okudu, akıllandı, 'yok artık' dedi
Kadınlarımız okudu, hem de ne okudu! Üniversitelerde sıraları doldurdu, doktor oldu, mühendis oldu, CEO bile oldu. Ama gel gör ki, bu ülkede kariyerle annelik bir arada olmuyor.
İşveren desen, hamile kadına "Aman uzak dur" gözüyle bakıyor. Toplum desen, "Çocuğunu bırakıp işe gidiyor, ne biçim anne!" diye veryansın ediyor. Kadın okudu, akıllandı, ama sistem hâlâ Orta Çağ'da. Hem çalışsın, hem anne olsun, hem de suçlu ilan edilsin; pes doğrusu, bu nasıl bir adalet? Kadın ne yapsın? Kreş parası mı var? Baskıya mı dayansın? Tek çocukla işi bitiriyor, hatta "Hiç bulaşmayayım" diyor. Suçlu kim? Kadın mı, yoksa bu saçma sapan düzen mi?
3. Ev alamıyor, çocuk mu yapsın?
İstanbul'da bir dairenin metrekaresi asgari ücretin yarısı. Üniversite mezunu genç, asgari ücretle sürünüyor. Kira, fatura, bir de üstüne kredi kartı borcu…
Çiftler oturup düşünüyor: "Bir çocuğu nasıl doyururuz?" Devlet, "Nüfus azalıyor, vah vah" diye ağlıyor. E güzel, çocuğun okul masrafını, doktor parasını, ayakkabısını sen mi ödüyorsun? Ev alamayan gençlere "Çocuk yapın" demek, aç adama "Niye yemek yemiyorsun?" diye sormak gibi.
"Ekonomi büyüyor" diyorlar, ama vatandaşın cebi her gün biraz daha küçülüyor. Devlet önce cepleri doldursun, sonra nüfus saysın! Bu ortamda çocuk yapmak mı? Lüks mübarek, lüks!
4. İstanbul mu, cehennem mi?
Sabah 6'da evden çık, akşam 9'da eve dön. Metrobüste, trafikte ömür çürüyor. İşten pestili çıkmış kadın, eve gelip bir de çocuğuna mı baksın? Enerji mi bırakıyorlar ki? Büyük şehirde yaşamak değil, resmen hayatta kalmaya çalışmak bu.
"E eskiden anneanneler yardım ederdi" diyeceksiniz. Hangi anneanne? Köyden kente göçle aileler dağıldı, herkes kendi başının çaresine bakıyor. Anne-baba hem çalışıyor hem çocuk büyütmeye uğraşıyor. Kadın hem işçi, hem anne, hem süper kahraman olsun isteniyor. Sistem ne yapıyor? "Çalışın, vergi verin" diyor, ama çocuk işine karışmıyor. Sistem nerede? Tatilde mi? Bravo!
5. "Bencil gençler" masalı
"Bugünün gençleri bencil, çocuk istemiyor" diye veryansın edenler var. Yahu, biraz gerçekçi olun! Gençler bencil değil, bilinçli. Çocuğunu iyi okullarda okutmak, sağlıklı büyütebilmek istiyor. Ama sistem buna izin veriyor mu? Hayır!
Gençleri suçlamak en kolayı, peki onlara yaşanabilir bir ülke bıraktınız mı ki çocuk yapsınlar? Bencillik değil, akıl bu! Üstelik kadınlar artık "Evleneyim, çocuk yapayım" diye bir mecburiyet hissetmiyor. Okumuş, kazanmış, kendi hayatını kurmuş. "Neden anne olmuyorsun?" diye soranlar, önce aynaya baksın. Sistem düzelmeden o soru havada kalır.
Sonuç: Kadına el uzat, geleceği kurtar!
Türkiye'nin genç nüfusu eriyor, haberiniz var mı? Çözüm, kadınları "doğum makinesi" gibi görmek değil. Kreş aç, ücretli izin ver, esnek saat getir, eğitimi eşit yap. Kadını rahatlatsan, doğurganlık da artar.
Annelik fedakârlık değil, tercihtir. O tercihi kolaylaştırmak devletin işi. Kadınlara "Doğurun" demekle iş bitmiyor, destek lazım, akıl lazım. Yoksa birkaç yıla "Yaşlı Türkiye" diye manşet atarız, sonra da oturur rakamlara bakıp ağlarız. Aksi halde gelecekte torun değil, huzurevi konuşuruz. Gerçek bu, ister kabul et, ister etme! Seçim sizin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Fatih Haydar GÜNER / diğer yazıları
- Annelik mi, kariyer mi? Sistemden başka suçlu yok! / 27.02.2025
- Fort Knox’un durumu ve doların geleceği / 24.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık ve ‘milli para’ üzerine / 22.02.2025
- Fort Knox’un durumu ve doların geleceği / 24.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık ve ‘milli para’ üzerine / 22.02.2025