Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Fransa'nın Metz şehrinde Türk halkıyla yapacağı buluşma öncesinde Hollanda ile yaşanan krize ilişkin basın mensuplarına; "Kesinlikle adım atacağız, fazlasıyla atacağız. Daha sonra da Hollanda özür dileyecek Türkiye'den. Hollanda özür dilemediği sürece de biz bu adımları atmaya da devam edeceğiz" dedi.
Aklıma bir fıkra geldi: Yaz günü uzun yoldan gelen Kovboy, bir kasabada gördüğü barın önünde durur. Atını bağlar ve bara girer. Soğuk bir bira içtikten sonra yani en fazla on beş-yirmi dakika sonra biranın ücretini ödeterek çıktığında atının yerinde yeller estiğini görür!
Büyük bir hiddetle tekrar içeri dalar ve yüksek sesle:
-Hey Kasabalılar! Eğer 10 dakika içinde atım yerine getirilmezse Arizona'nın Mesa Kentinde yaptığımı yaparım ve vebali de sizin olur! Diye bağırdıktan sonra;
- Hey! Bir bira daha ver! Çabuk ol! Diye ortaya seslenir!
İkinci birasını da sinirli-sinirli içer, parasını vermeden öfkeyle dışarı çıkar, genç irisi bir çocuğun atını yedeklemiş olarak kendisini beklerken bulur.
Hiç bir şey demeden hemen atının üzerine zıplar. Olanları sakince izleyen kasabanın yaşlı sarhoşu, nazikçe:
- Afedersiniz Efendim! Mesa'da ne yapmıştınız? Diye sorar.
Atının dizginlerini toplayan Kovboy da emsal nezaketle:
- Ne yapacağım, arkamı dönüp gitmiştim! Der ve atını topuklar...
Avrupa ile yaşadıklarımızı ve nedenlerini, bir türlü anlayamıyorum!
Gerçekten sorasım geliyor: 16 Nisan'da Hollanda'nın Türkiye'ye ilhakı mı oylanacak?
Almanya'nın, Avusturya'nın hatta 50 yıldan fazladır Türkiye'yi kapı önünde bekleten AB'nin Türkiye'ye ilhakı mı söz konusu ve buna itiraz eden Avrupalılar mı var?
Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın yönetimlerinde, değişiklik yapmaya muktediriz de milletin mi haberi yok?
Yüksek Seçim Kurulunun resmi verilerine göre, yurt-dışında Anaysa Değişikliği için oy kullanacak olan toplam vatandaş sayısı 2 milyon 867 bin 658 yuvarlarsak, Avrupa ülkelerinde toplam 3 milyon seçmenimiz var.
Türkiye'de ise yine YSK verilerine göre 53 milyon 765 bin 231 seçmen var.
Yani yaklaşık 54 milyon yerli seçmen dururken, 3 milyon yurt-dışı ikametli seçmene yoğunlaşarak Avrupa ile kavgaya tutuşmanın, bir mantığı var mı?
Programı, ülkeye hatta kendi konsolosluğumuza girişi engellenen Bakanımız var ve Dışişleri Bakanı; "Hollanda'ya çok sert yaptırımlarımız olacak" dedi!
"Şaşırırsam şaşırın!" demiştim ama ne yalan söyleyeyim şaşırdım!
Hollanda'ya sert yaptırım olarak ne yapacağız?
Bir eli yağda, bir eli balda; yıllarca çalışıp emekli olduktan sonra kalan ömrünü seyahatle geçiren varsıl emeklilerimizi, tatil geçirmek için Hollanda'ya gitmesinler diye uyaracak mıyız?
Köylümüzün ve kentlimizin zor bulduğu; otlu peynirimizin, göğermiş çeçil peynirimizin Hollanda'ya ihracını mı yasaklayacağız?
Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın bizden ithal ettiği arabalara, teknolojik ürünlere, beyaz eşyaya, hayatî gıdalara kota mı koyacağız?
Şahsen AKP Hükumetinin yetkililerinden biri, yani ya Cumhurbaşkanı ya da Başbakan olsam, öncelikle Hollanda ile olan bütün diplomatik, siyasi ve ticari ilişkilerimizi askıya alır, dondururum!
Sonra; "Müzik notası mı sandınız?" diye tarif edilen notanın en sertini çekerim!
Sonra da başta fakîr olmak üzere Avrupa ile kavgamızın sebebini açıklarım!
ABD ile Rusya'nın Suriye'yi paylaşma konusunda anlaştıklarının basında haber edildiği günlerde, Suriye'de hem ABD'nin desteklediği, hem de Rusya'nın desteklediği terör örgütleriyle yani -aslında- hem ABD ile hem de Rusya ile savaş halindeyiz!
Bodoslama içine daldığımız savaş bataklığını mı kamufle ediyorlar?
Ne yapıyorlar?
Neler oluyor?
Yahu! Bir turist daha fazla gelsin diye kırk siyasi takla atan biz değil miyiz?
Seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın deyimi ile 2017'de Turizmde patlama yapmaya hazırlanmıyor muyuz?
Bahse konu turistler, ilkel Afrika kabile ülkelerinden mi gelecek yoksa yerli turistler mi?
16 Nisan'a sayılı günler kaldı!
Sayılı gün tez geçer.
17 Nisan'da, referandum sandığından ne çıkarsa çıksın; Avrupa'da üçüncü nesli yetiştiren Vatandaşlarımızın, yaşadıkları ülkelerdeki halleri ne olacak?
Türk Dışişleri Bakanı'nın veya bir başka Bakanın otel rezervasyonunu iptal eden bir ülke, orada yaşayan Türk Vatandaşlarına neler yapacak ve biz onlara nasıl sahip çıkacağız?
Bu Partili Cumhurbaşkanlığı, bu kadar mı önemli bir mesele?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'nin kurucusu olduğunu, AKP'li bir Cumhurbaşkanı olduğunu, Türkiye'de ve dünyada bilmeyen ve kabul etmeyen mi var?
Referandumda sandıktan "Evet" çıkarsa; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tabelasının yerine "Türkiye Cumhuriyeti AKP Cumhurbaşkanlığı" tabelası mı asılacak?
Veya referandum sandığından "Hayır" çıkarsa ne değişecek?
Seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın görevi mi bitecek?
Mevcut AKP Hükumeti mi değişecek?
"Hayır" çıkarsa, Seçilmiş Cumhurbaşkanı, başarısız olduğu için Binali Yıldırım'ın işine son verip yerine yeni bir AKP'liyi atamasından başka, nasıl bir değişiklik yaşayabiliriz?
Atanmış Davutoğlu azledilip yerine Binali Yıldırım atandığında ülkede ne değişti ki, Binali Yıldırım değiştirildiğinde de ne değişsin?
Sonucunda kazanan veya kaybedenin olmayacağı bu gereksiz ve dayatma referandum için 250 milyon TL harcamaya ne gerek var?
Bizzat 45 yıldır tanıdığım, "Evet" diyecek MHP'li de var, "Hayır" diyecek MHP'li de! Yeminle söyleyebilirim ki "Hayır" diyeceğini and içerek söyleyen AKP'liler de var!
Masa tenisi maçını, yakından seyrediyor gibiyim!
Başımı sağa-sola çevirmekten boynum tutuldu, başım döndü!
"İyi olan kazansın" mantığıyla seyretmek istiyorum, oyuncuların ikisi de yani "Evet"çiler de, "Hayır"cılar da, iyi değiller!
Müsabakanın galibine ödül de yok ama müsabaka var!
Bir kurnaz, gölün taşıyla gölün kuşunu vuracak, yöre sakinleri de alkışlayacak!
HAYIR! Ama referanduma HAYIR!
EVET! Ama referandumdan vazgeçilerek vatandaşın büyük bir kesiminin incitilmesinden ve göz boyamak için Avrupa ile gereksiz çekişmelerden vazgeçilmesine EVET!...
"Anam bana kör dedi, geene geçene vur dedi!" Mantığıyla dış politika olmaz!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ..
Aklıma bir fıkra geldi: Yaz günü uzun yoldan gelen Kovboy, bir kasabada gördüğü barın önünde durur. Atını bağlar ve bara girer. Soğuk bir bira içtikten sonra yani en fazla on beş-yirmi dakika sonra biranın ücretini ödeterek çıktığında atının yerinde yeller estiğini görür!
Büyük bir hiddetle tekrar içeri dalar ve yüksek sesle:
-Hey Kasabalılar! Eğer 10 dakika içinde atım yerine getirilmezse Arizona'nın Mesa Kentinde yaptığımı yaparım ve vebali de sizin olur! Diye bağırdıktan sonra;
- Hey! Bir bira daha ver! Çabuk ol! Diye ortaya seslenir!
İkinci birasını da sinirli-sinirli içer, parasını vermeden öfkeyle dışarı çıkar, genç irisi bir çocuğun atını yedeklemiş olarak kendisini beklerken bulur.
Hiç bir şey demeden hemen atının üzerine zıplar. Olanları sakince izleyen kasabanın yaşlı sarhoşu, nazikçe:
- Afedersiniz Efendim! Mesa'da ne yapmıştınız? Diye sorar.
Atının dizginlerini toplayan Kovboy da emsal nezaketle:
- Ne yapacağım, arkamı dönüp gitmiştim! Der ve atını topuklar...
Avrupa ile yaşadıklarımızı ve nedenlerini, bir türlü anlayamıyorum!
Gerçekten sorasım geliyor: 16 Nisan'da Hollanda'nın Türkiye'ye ilhakı mı oylanacak?
Almanya'nın, Avusturya'nın hatta 50 yıldan fazladır Türkiye'yi kapı önünde bekleten AB'nin Türkiye'ye ilhakı mı söz konusu ve buna itiraz eden Avrupalılar mı var?
Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın yönetimlerinde, değişiklik yapmaya muktediriz de milletin mi haberi yok?
Yüksek Seçim Kurulunun resmi verilerine göre, yurt-dışında Anaysa Değişikliği için oy kullanacak olan toplam vatandaş sayısı 2 milyon 867 bin 658 yuvarlarsak, Avrupa ülkelerinde toplam 3 milyon seçmenimiz var.
Türkiye'de ise yine YSK verilerine göre 53 milyon 765 bin 231 seçmen var.
Yani yaklaşık 54 milyon yerli seçmen dururken, 3 milyon yurt-dışı ikametli seçmene yoğunlaşarak Avrupa ile kavgaya tutuşmanın, bir mantığı var mı?
Programı, ülkeye hatta kendi konsolosluğumuza girişi engellenen Bakanımız var ve Dışişleri Bakanı; "Hollanda'ya çok sert yaptırımlarımız olacak" dedi!
"Şaşırırsam şaşırın!" demiştim ama ne yalan söyleyeyim şaşırdım!
Hollanda'ya sert yaptırım olarak ne yapacağız?
Bir eli yağda, bir eli balda; yıllarca çalışıp emekli olduktan sonra kalan ömrünü seyahatle geçiren varsıl emeklilerimizi, tatil geçirmek için Hollanda'ya gitmesinler diye uyaracak mıyız?
Köylümüzün ve kentlimizin zor bulduğu; otlu peynirimizin, göğermiş çeçil peynirimizin Hollanda'ya ihracını mı yasaklayacağız?
Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın bizden ithal ettiği arabalara, teknolojik ürünlere, beyaz eşyaya, hayatî gıdalara kota mı koyacağız?
Şahsen AKP Hükumetinin yetkililerinden biri, yani ya Cumhurbaşkanı ya da Başbakan olsam, öncelikle Hollanda ile olan bütün diplomatik, siyasi ve ticari ilişkilerimizi askıya alır, dondururum!
Sonra; "Müzik notası mı sandınız?" diye tarif edilen notanın en sertini çekerim!
Sonra da başta fakîr olmak üzere Avrupa ile kavgamızın sebebini açıklarım!
ABD ile Rusya'nın Suriye'yi paylaşma konusunda anlaştıklarının basında haber edildiği günlerde, Suriye'de hem ABD'nin desteklediği, hem de Rusya'nın desteklediği terör örgütleriyle yani -aslında- hem ABD ile hem de Rusya ile savaş halindeyiz!
Bodoslama içine daldığımız savaş bataklığını mı kamufle ediyorlar?
Ne yapıyorlar?
Neler oluyor?
Yahu! Bir turist daha fazla gelsin diye kırk siyasi takla atan biz değil miyiz?
Seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın deyimi ile 2017'de Turizmde patlama yapmaya hazırlanmıyor muyuz?
Bahse konu turistler, ilkel Afrika kabile ülkelerinden mi gelecek yoksa yerli turistler mi?
16 Nisan'a sayılı günler kaldı!
Sayılı gün tez geçer.
17 Nisan'da, referandum sandığından ne çıkarsa çıksın; Avrupa'da üçüncü nesli yetiştiren Vatandaşlarımızın, yaşadıkları ülkelerdeki halleri ne olacak?
Türk Dışişleri Bakanı'nın veya bir başka Bakanın otel rezervasyonunu iptal eden bir ülke, orada yaşayan Türk Vatandaşlarına neler yapacak ve biz onlara nasıl sahip çıkacağız?
Bu Partili Cumhurbaşkanlığı, bu kadar mı önemli bir mesele?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'nin kurucusu olduğunu, AKP'li bir Cumhurbaşkanı olduğunu, Türkiye'de ve dünyada bilmeyen ve kabul etmeyen mi var?
Referandumda sandıktan "Evet" çıkarsa; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tabelasının yerine "Türkiye Cumhuriyeti AKP Cumhurbaşkanlığı" tabelası mı asılacak?
Veya referandum sandığından "Hayır" çıkarsa ne değişecek?
Seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın görevi mi bitecek?
Mevcut AKP Hükumeti mi değişecek?
"Hayır" çıkarsa, Seçilmiş Cumhurbaşkanı, başarısız olduğu için Binali Yıldırım'ın işine son verip yerine yeni bir AKP'liyi atamasından başka, nasıl bir değişiklik yaşayabiliriz?
Atanmış Davutoğlu azledilip yerine Binali Yıldırım atandığında ülkede ne değişti ki, Binali Yıldırım değiştirildiğinde de ne değişsin?
Sonucunda kazanan veya kaybedenin olmayacağı bu gereksiz ve dayatma referandum için 250 milyon TL harcamaya ne gerek var?
Bizzat 45 yıldır tanıdığım, "Evet" diyecek MHP'li de var, "Hayır" diyecek MHP'li de! Yeminle söyleyebilirim ki "Hayır" diyeceğini and içerek söyleyen AKP'liler de var!
Masa tenisi maçını, yakından seyrediyor gibiyim!
Başımı sağa-sola çevirmekten boynum tutuldu, başım döndü!
"İyi olan kazansın" mantığıyla seyretmek istiyorum, oyuncuların ikisi de yani "Evet"çiler de, "Hayır"cılar da, iyi değiller!
Müsabakanın galibine ödül de yok ama müsabaka var!
Bir kurnaz, gölün taşıyla gölün kuşunu vuracak, yöre sakinleri de alkışlayacak!
HAYIR! Ama referanduma HAYIR!
EVET! Ama referandumdan vazgeçilerek vatandaşın büyük bir kesiminin incitilmesinden ve göz boyamak için Avrupa ile gereksiz çekişmelerden vazgeçilmesine EVET!...
"Anam bana kör dedi, geene geçene vur dedi!" Mantığıyla dış politika olmaz!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ..
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017