Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın vaktin mahiyeti ve vaktin hakkıyla değerlendirilmesi hakkında Veda Hutbesinde İnsan Hakları eserinden tespitlerini aktarırken zamanın yüce Allah'ın biz kullarına bir ikramı olduğuna değinmiştik.
Konunun zihinlerde iyice aydınlığa kavuşması için adı geçen eserde Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız devamla şöyle diyor:
"Ayrıca, Cenab-ı Hak, bazı zamanlar, o zaman içinde cereyan eden yüce olaylar sebebiyle şerefli kılınmıştır. Bu gibi hallerde Cenâb-ı Hakk'ın yüce tutmasıyla zaman daha da şerefli olmaktadır.
Mesela, gün içinde seher vakti, hafta içinde Cuma ve Cuma içinde bir eşref saat, aylar içinde Ramazan ayı, yıl içinde mübarek geceler ne ile münasebettar iseler, o olaylar hürmetine şerefli kılınmışlardır. Mesela, Kadir Gecesi, Kur'an-ı Kerim hürmetine bin aydan hayırlı olmuştur. Sebep, Kuran-ı Kerim'in o gecede inzal buyurulmuş olmasıdır. Her bir zamanın şereflenmesinde böylece sebepler, illetler ve hikmetler vardır. Nitekim, Veda Hutbesi'nde "bugününüz nasıl mukaddes bir gün, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay ise..." ifadesi hac mevsiminin zaman olarak şerefine işaret etmektedir. Yine senede iki bayram (Ramazan ve Kurban Bayramları) da aynı nükte sebebiyle mübarek kılınmışlardır. Bu husus açılıp incelenmeye değerdir."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, Veda Hutbesinde İnsan Hakları eserinde konunun devamında zamanın mahiyetini izah etmek için zamanı sorguluyor ve cevabi tespitlerini şöylece ortaya koyuyor:
Nedir zaman?
Esasen zaman, Allah'ın insanlara bir lütfu olup mahiyeti idrak edilememiştir. Nitekim batılı filozoflar, zamanı izahtan aciz kalmışlardır. Zamanın hikmetine ve mahiyetine nüfuz etmeye muvaffak olanlar, gerçek Allah dostları olan âlimler ve ariflerdir.
Zamanın mahiyetine nüfuz edebilmek için eşyayı, onun yapısını ve ondaki hareketi tanımak lâzımdır. Bilindiği üzere maddenin en küçük parçası atomdur. Atom, proton ve elektron denilen artı ve eksi kutuplardan oluşmakta, itme ve çekme kuvvetine sahip bulunmaktadır.
İlim erbabının tespitlerine göre, protonla elektron arasında korkunç bir boşluk bulunmakta ve elektronlar büyük bir hızla, proton ve nötronu taşıyan atom çekirdeği etrafında dönmektedir. Bu baş döndürücü hız algılanamamaktadır.
İşte maddenin var olmasını temin eden, bu hızlı harekettir. Bu hareket, esasen Allah'ın tecellisidir ve zaman olarak algılanmaktadır: Bu tecellinin görünümü de mekândır.
Dolayısıyla zaman, aslında Cenâb-ı Hakk'ın tecellisinden başka bir şey değildir. Yüce Allah, var etmiş olduğu bu âlemi tecellisiyle devam ettirmektedir. Bu tecelli dâimidir, sekteye uğradığı farz edilse, âlemin sonu gelmiş demektir.
Hakk'ın tecellisi olan zaman, mübarek ve mukaddestir. Geçen zaman geri gelmeyeceğinden, kul olarak ayık olup bir nevi olayların sahifeleri hükmündeki zamana ne yazdırdığımıza bakalım. Bilinmelidir ki, ömür en büyük sermayedir. Değil midir ki, Cennet ve Cemâlullah ile ebedi saadete ulaşmak, bu âlemdeki zaman içinde biriktireceğimiz hayırlı ve bereketli işler sayesindedir..." (Prof. Dr. Haydar Baş / Veda Hutbesi'nde İnsan Hakları / 1995. Dördünce Baskı / Sayfa 133-137)
(Devam edecek…)
- Vakit hakkında -2- / 03.12.2024
- Vakit hakkında -1- / 02.12.2024
- Vatanın mukaddesliği tartışılamaz / 30.11.2024
- Laiklik kavramını istismar edenler -4- / 29.11.2024
- Laiklik kavramını istismar edenler -3- / 28.11.2024
- Laiklik kavramını istismar edenler -2- / 27.11.2024
- Laiklik kavramını istismar edenler -1- / 26.11.2024
- Milli Eğitim Bakanı ne yapmak istiyor? / 25.11.2024
- Tebliğ ve sâlih amel ilişkisi / 23.11.2024