Birkaç gündür tebliğ ile alakalı makaleler yazdık. Gücümüz, bilgimiz ve nasibimiz kadar bir şeyler ortaya koymaya çalıştık. Elbette sizler de kendi anlayışınız ve nasibinizce bir şeyler öğrendiniz. Allah (c.c.) cümlemize imanın, amelin ve ilmin hakikatini öğretsin.
Rabbimiz biz kullarına öğretmek ve terbiye etmek adına kitaplar ve elçiler gönderdiğine göre işin hakikatini öğrenmek için Kur'an'dan ve peygamberden gayri yol aramak boşuna emektir.
İlahi mesajlardan anladığımıza göre tebliğin olmazsa olmaz en önemli şartı güzel ahlak olduğunu bilmeyen yoktur. Ama güzel ahlaklı olan da gayet azdır! Çünkü genellikle insanlar kaybettiğini nerede bulacağını dahi bilmiyor.
Hâlbuki Allah'ın emirlerini bildiren Kur'an'ın canlı örneği olan Muhammed Mustafa (s.a.a.) bilmemiz ve yapmamız gereken her şeyi bize yaşayarak göstermiştir. Peygamberimizin dünyadan göçünden sonra da örneklik vazifesi Ehl-i Beyt ve onların yolundan giden insanı kâmiller vasıtasıyla devam etmiştir. Bize düşen de onları taklit ederek hakikate varmaktır.
Bu konuda son sözler Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza ait olsun. İcmal Dergisi Mayıs 2014 tarihli yazısından birkaç tespitini aktaralım:
"Hz. Peygamberimizin şahsında öne çıkan en önemli vasfı, güzel ahlak sahibi olmasıdır. Kendilerinin, "Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" şeklinde buyurmasını Cenab-ı Hak (c.c.), Kalem suresinin 4. ayetinde, "Ve Sen şüphesiz yüce bir ahlaka sahipsin" diyerek onaylamıştır.
Esasen risaletin gayesi de 'ahlak-ı hamide' dediğimiz bu güzel ahlakın kazandırılmasıdır. Zira bir toplum, üstün ahlak üzere yetiştirilip terbiye olunduğu hâl ve tavır üzere yaşıyorsa o toplumda iman, ibadet, adalet ve merhametin varlığından bahsedilebilir.
Hz. Peygamber'e (s.a.a.) soruldu: "Müminlerin hangisi iman cihetinden en faziletlidir?" "Ahlakça en güzel olanları" diye cevap verdiler.
Yine kendisine, "Amellerin hangisi faziletlidir?" şeklinde sorulduğunda 'güzel ahlak' buyurmuşlardır.
Sevgili Peygamberimiz, "Allah'ım, yaradılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir. Allah'ım, Beni çirkin huylardan uzaklaştır. Allah'ım, Beni en güzel ahlaka ulaştır. En güzel ahlaka Beni ancak Sen ulaştırıp hidayet edebilirsin" diyerek nefsi adına güzel ahlak duasında bulunmuştur.
Hz. Peygamber bizzat Cenab-ı Hak (c.c.) tarafından terbiye edilip, her anında O'nunla beraberken bu duayı yapmışsa, bizlerin O'nun güzel ahlak hallerini hayatımıza örnek almamız nefsimiz adına bir zorunluluktur.
Resulullah bir sabır abidesiydi. Tebliğ esnasında maruz kaldığı baskıya, alaylı sözlere, yalanlamalara tam 13 yıl sabretmiştir. Hz. Peygamber'in sabrı, savaş meydanlarında da denenmiştir. Uhud ve Hendek günlerindeki tutumu, savaşta gösterdiği metanetin ifadesidir…
Sâlih amel ve ibadet ancak, nefsin terbiyesi ile mümkündür. Güzel ahlak abidesi Hz. Peygamber Efendimiz bu manada yegâne örneğimiz; O'nun varisleri ise bugün rehberlerimizdir."
Değerli dostlar, kâmil bir imandan sonra ilk gelen sâlih ameldir. Sâlih ameli olmayanın imanı garanti altında olmayacağına göre kulluğun zirve halini yakalamak isteyenlerin sâlih amelden başka çaresi yoktur. Rabbim cümlemize kâmil iman ve sâlih amel ile rızasını nasip eylesin. Âmin.
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024