Gülmedi ne yazık ki yüzü..
Onun da adı rakamdan ibaret olan kadın cinayetleri listesinde bir sayıya verildi.
Oysa ki kaç kere tehdit edilmiş, tacize ve sözlü fiziki saldırıya uğramış, polise şikayet etmiş bu hastalıklı şahsiyeti.
Fakat ne yazık ki gelinen son noktada Gülhan öldürüldü.
Depo işçisi idi.
Emekçi idi.
Çalışmak geçinmek zorundaydı.
Çalıştığı firmada sendikal hakkın bekçisi, direnişin simgesi, korkusuz bir kadındı.
Kaç kere yargılandı, yılmadı, işçi, emekçi insanların sosyal ve insanca yaşam hakkı için bedel ödedi.
Ama bilmiyordu ki bu gözü kara kadının, bir onursuzun elinden soldurulacaktı gülü.
Ya benimsin ya kara toprağın diyen bir kişiliksiz tarafından, cehalete ve eğitimsiz aşağılık kompleksli hasta tarafından canından oldu.
Korunma yetersiz miydi, öldürülme engellenebilir miydi gibi soruları sormak istemiyorum.
Çünkü konu ne zaman yargı mensupları veya güvenlik güçlerine gelse, orantısız bir savunma mekanizması geliştiriyorlar.
Eksiklerinin ve kusurlarının ortaya konmasını hoş karşılamıyorlar.
Kurumların zedelenmemesi ve kamuoyu tarafından yıpratılmamasını istiyorlar.
Haklıdırlar.
Polis bizim, asker bizim.
Savcı bizim, hakim bizim.
Başımızın üstünde yerleri var. Ne derlerse o.
OK.
Merkezi irade ve idareye aman bişey söyleme, sakın girme bu konulara.
Ona da , OK .
Peki derdimizi kime anlatalım?
Marko Paşa'ya mı?
İnsan adalete güvenini yitirirse, işte o zaman yenik hisseder.
Her şeye rağmen adalete ve kanunlara güvenmeye devam edeceğiz.
Halkın vicdan mahkemesinde kazanmak bütün yargının üzerinde olmuştur.
Adnan Menderes asıldı, binlerce çocuk Adnan ismini aldı .
Deniz Gezmiş asıldı, binlerce aile oğluna kızına Deniz adını verdi.
Şimdi de onlarca Gülhan öldürülüyor.
Ne acı ki dün mahkemesi vardı, yine ertelendi.
Cani kişilik hak ettiği cezayı alacaktır inşallah.
Toplumun kanayan yarası oldu, kadın cinayetleri.
Anne kutsal ise, yuvayı dişi kuş yapıyorsa, kadınlarımıza sahip çıkalım.
Eğitim, eğitim, eğitim...
Bu acıların maalesef temeli eğitimsiz, kültürsüz insanların fazla olmasından ileri gelmekte.
Ağaç eğri büyürse, dalları yerlere doğru gelişir.
Nitekim kırılır; ne ağaç kalır ne de meyvesi olur.
Gebze Gülhanlarına sahip çıkmalı...
- İstanbul depremi / 24.04.2025
- Sazlıbosna / 23.04.2025
- Ehliyet / 22.04.2025
- Tepemanayır / 21.04.2025
- Buğday mı istersin, himmet mi? / 19.04.2025
- Piyasalar / 18.04.2025
- Zirai don / 17.04.2025
- Şam - p i y o n / 16.04.2025
- Yorgan için pireyi yakmak / 15.04.2025