Gelir adaletsizliği cinnetleri tetikliyor
Küresel yoksulluk, gelir eşitsizliği ve iklim değişikliği arasındaki ilişkinin ele alındığı Dünya Bankası’nın 2024 Yoksulluk, Refah ve Gezegen Raporu, çarpıcı veriler ortaya koydu. Söz konusu raporu Türkiye perspektifinden değerlendiren Toplum Çalışmaları Enstitüsü Genel Sekreteri Çiğdem Gizem Okkaoğlu, “Gelir eşitsizliği azaltılmazsa, toplumsal huzursuzluklar giderek derinleşecek ve ‘toplumsal cinnet’ kaçınılmaz olacak” dedi.
03.12.2024 22:52:00
BÜLENT TAPICI
BÜLENT TAPICI
Dünya Bankası'nın 2024 Yoksulluk, Refah ve Gezegen Raporu yayınlandı. Pandemi sonrası dönemde küresel yoksulluğun azaltılmasında ciddi bir duraklama yaşandığını vurgulayan rapor, aşırı yoksulluğun ve gelir eşitsizliğinin giderek derinleştiğini ortaya koydu. Küresel ekonomi; Covid-19'un yol açtığı ekonomik şoklar, artan borç yükü ve büyüyen gelir uçurumlarıyla mücadele ederken, yoksullukla mücadele çabalarının ise yavaşladığı görüldü.
Yoksulluk Türkiye'de de artıyor
Raporda yer alan verilere göre bugün dünya nüfusunun yüzde 8.5'ini oluşturan 692 milyon insan aşırı yoksulluk içinde yaşarken, Türkiye'de de durum iç açıcı değil. TÜRK-İŞ'in 2024 Kasım ayı verilerine göre Türkiye'de dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcamaları için yapması gereken aylık minimum tutar, yani açlık sınırı 20 bin 561 TL'ye yükselmiş durumda. Ancak yoksulluk sınırı, yani gıda ile birlikte diğer temel ihtiyaçlar (kira, ulaşım, eğitim, sağlık vb.) için gereken toplam gelir tutarı 66.976 TL'yi buluyor. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 26 bin 712 TL'ye yükseldi. Bu rakamlar karşısında asgari ücret 17 bin iki TL... Asgari ücretli çalışanların oranı ise yüzde 50 civarında. Söz konusu verileri değerlendiren Toplum Çalışmaları Enstitüsü Genel Sekreteri Çiğdem Gizem Okkaoğlu, "Elbette toplumsal sorunları bütünüyle yoksulluk artışına ve gelir eşitsizliğine bağlamak doğru değil, bu manipülatif bir yorum olur. Ancak ülkemizde gözlemlediğimiz sorunların pek çoğunun ekonomi kaynaklı olduğunu ve ekonomi kaynaklı problemlerin de temelinde gelir eşitsizliğinin yattığını söylemek yanlışlanması zor bir tespit olacaktır" dedi. Toplum Çalışmaları Enstitüsü bünyesinde hazırlanan "Toplum 2024: Türkiye Toplumsal Eğilimler Araştırması"na da atıfta bulunan Okkaoğlu, "Rapora göre acilen çözülmesi gereken ilk 10 sorun listesinin ilk 2 sırasındakiler dahil olmak üzere 5'i doğrudan ekonomiyle ilgili. Toplumun yüzde 54.1'i, 'Sizce Türkiye'nin acilen çözülmesi gereken en önemli iki sorunu nedir?' sorusuna 'ekonomi' cevabı veriyor. Toplumun yüzde 27.9'u ise, yine aynı soruya 'enflasyon, hayat pahalılığı ve zamlar' cevabını veriyor. Eğer adil bir gelir dağılımı sağlanabilmiş olsaydı, yahut en azından gelir dağılımındaki eşitsizlik yıllar bazında azalıyor olsaydı ve bu suretlerle yoksulluk azaltılabilmiş olsaydı, bugün ülkemizde ekonomik umutsuzluğun had safhada olmayacağı pek tabii söylenebilirdi" değerlendirmesinde bulundu.
Dar bir zümre refah içinde
Toplum Çalışmaları Enstitüsü Genel Sekreteri Çiğdem Gizem Okkaoğlu, Türkiye'de yoksulluğun ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin artışının bu küresel sorunun en acımasız örneklerinden birini teşkil ettiğine işaret ederek, "Artan yoksulluk; zengin kesimin kaçamadığı toplumsal huzursuzluklar, altyapı sorunları ve çevre krizlerine yol açarken, refahın dar bir zümreye yoğunlaşmasının sonuçları ise toplumun bütününü etkiliyor. Gelir adaletsizliği, yalnızca yoksulların değil, en zenginlerin de yaşam kalitesini tehdit eden bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Toplumun daha iyi bir geleceğe sahip olabilmesi için kapsayıcı politikalarla yoksulluğu ve gelir eşitsizliğini azaltmak zaruri; aksi takdirde, sosyal ve ekonomik dengeler bozulmaya devam edecek, toplumsal huzursuzluklar giderek derinleşecek ve 'toplumsal cinnet' kaçınılmaz olacak" dedi.