1 Nisan'da Kıbrıs süreciyle ilgili ilginç gelişmeler yaşandı.
Bir tarafta Birleşmiş Milletler nezdinde taraflar müzakere sürecine devam ederken ve bu müzakereler hakkında "olumlu" açıklamalar yapılırken;
Diğer tarafta aynı gün Ada'da Türkleri katleden EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümünde yapılan kutlamalarda hem Yunan hem de Rum yetkililer Türk düşmanlığının zirvesini sergilediler.
Gelişmeleri biraz detaylandıralım.
Kıbrıs'ta Türklere katliamlar yapan terör örgütü EOKA, 1 Nisan 1955 tarihinde kuruldu ve 1 Nisan günü kuruluşunun 70'inci yıl dönümüydü.
EOKA'nın bu yıl dönümünde, 15 kişiden oluşan siyah giyimli fanatik bir Rum grup, başkent Lefkoşa'yı ikiye ayıran sınır bölgesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) topraklarındaki sivillere taş attı ve hakaret etti.
Terör örgütü EOKA lehine sloganlar atan grup, daha sonra bölgeden kaçarak uzaklaştı. Grubun taşlı saldırısına bölgede bulunan vatandaşlar tepki gösterdi.
Peki, yaşanan bu olay sadece fanatik bir grubun münferit eylemi miydi, yoksa devlet düzeyinde var olan ve sürekli alevlendirilen bir Türk düşmanlığının bir dışa vurumu muydu?
İşte şimdi aktaracaklarımız, bu eylemin hiç de münferit olmadığını ispatlıyor.
Kıbrıs Rum Kesimi'nde çocuklar terör örgütü EOKA pankartları ve Yunan bayraklarıyla yürüyüşler gerçekleştirdi. Tüm şehirlerde; Yunanistan bayrakları ile kutlamalar düzenlendi. Kıbrıs, Yunanistan bayrağı içerisinde gösterildi.
Sokaklara EOKA pankartları asıldı.
Kutlamalara, siyasiler, halk ve tüm okullardan her yaştan öğrenciler katıldı.
Tek marifeti(!) Türk katliamı olan EOKA terör örgütünün kuruluşu sadece Rum Kesimi'nde kutlanmadı, Yunanistan da resmi olarak bu kutlamalara dahil oldu.
Yunanistan Eğitim Bakanlığı Güney Kıbrıs Eğitim Bakanlığının talebi üzerine, EOKA terör örgütünün kuruluş yıldönümünü ve sözde Kıbrıs'taki mücadelesini(!) ilk kez okullarda kutlama kararı aldı.
Rum Yönetimi, karar sonrası Yunanistan'a teşekkür mesajı yayımladı.
Rum Eğitim Bakanı, "Yunanistan Milli Eğitim Bakanlığının 1 Nisan 1955'in Yunan okullarında kutlanmasına ilişkin kararını memnuniyetle karşılıyoruz. EOKA'nın özgürlük uğruna verdiği kahramanca mücadelenin(!) kutlandığı tarihi bir gün. Tarihi ve milli bağlarımız güçlü kalmaya devam ediyor" dedi.
Terör örgütü EOKA'nın kutlama törenlerine katılan Rum yönetimi lideri Nikos Hristodulidis, "EOKA'nın kuruluş yıldönümüne katılmak benim için bir onurdur. Kıbrıs Türk işgali nedeniyle hala bölünmüş durumda" dedi.
Birleşik bir Kıbrıs için çaba harcadığını söyleyen Hristodulidis, EOKA'nın varlığı sayesinde var olduklarını belirtti. Hristodulidis, "EOKA'nın mücadelesini(!) çocuklarımıza ve yeni nesle anlatmalıyız, öğretmeliyiz" dedi.
Hatırlarsanız, Yunan askerleri, geçtiğimiz günlerde bir geçit töreninde "Kıbrıs Yunan'dır" sloganı atıp, hep bir ağızdan Türkiye'ye ve Türk milletine küfür sözleri sarf etmişlerdi. Yunan hükümetinden askerlerin bu densizliğine hiçbir tepki gelmemişti.
1 Nisan'da aynı Rum lider Hristodulidis, BM gözetiminde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte müzakere masasına oturdu.
Aynı gün hem "Kıbrıs Türk işgali nedeniyle hala bölünmüş durumda" deyip, Ada'daki Türk katliamının mimarı EOKA'ya övgüler diziyor, sonra da o Türklerle masaya oturup müzakere yürütüyor. Yüzsüzlüğün de bu kadarı!
İki liderin görüşmesi, geçmişte müzakerelerin yapıldığı ve "Lefkoşa Konferans Merkezi" olarak adlandırılan BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi'nin ofis binasında gerçekleşti. 1,5 saat süren görüşmenin ardından Ersin Tatar, her şeyi görüştüklerini ve her iki tarafın da isteklerini ortaya koyduğunu belirterek, 24 Nisan'dan önce yeniden görüşeceklerini söyledi. Rum lider Hristodulidis ise görüşmeyi "olumlu" olarak niteledi. "Vaat edilenlerin yerine getirilmeye başlandığını" belirten Hristodulidis, 6 konudan 4'ünde ilerleme kaydedildiğini açıkladı.
Şimdi soru şu: "EOKA'nın mücadelesini(!) çocuklarımıza ve yeni nesle anlatmalıyız, öğretmeliyiz" diyen bir Rum liderle neyin müzakeresi yapılıyor ve bu müzakere neticesinde hangi sonuca ulaşılması bekleniyor?
Bu saçma sapan müzakereler artık son bulmalıdır.
Kıbrıs sorunu Türkiye ve KKTC için 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'yla son bulmuştur. Türk askerinin Kıbrıs'taki varlığı Ada'daki barışın garantisidir.
Eğer KKTC'deki Türk halkı üzerinden tecrit kalksın isteniyorsa, bunun da yolu KKTC'nin yavru vatan olmaktan çıkartılıp bir referandumla Türkiye'ye dahil edilerek ana vatan olmasının sağlanmasıdır.
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- İsrail Gazze’de ateşkese kapıları kapattı / 20.03.2025