Geçmişi bilmeden bugünü anlamak mümkün değil. Tarihi bir perspektifle değerlendirme yapmadan günümüzde yaşanan olayları doğru yorumlayamayız. Bugün Suriye'deki güç dengeleri ve aktörlerin rolleri oldukça karmaşık durumdadır. Bu kadar karışık bir coğrafyada düzen kurmak son derece zor. İlke, basiret ve strateji ile taktik geliştirmekten başka yol yoktur. Hele ucuz kahramanlığın başa bela açabileceğini unutmamak gerekir. Örneğin, HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) bugün olduğu gibi zaman zaman Özgür Suriye Ordusu ile hareket ediyor. HTŞ, Nusra Cephesi'nin devamı olup, El Kaide ile ideolojik bağları olan bir örgüttür. Türkiye ise HTŞ'yi terör örgütü olarak tanımlıyor. Bu durumda hangi tarafı nasıl değerlendireceğiz? Ya da Esad güçlerinin Halep Havalimanı'nı YPG'ye bırakmasını nasıl açıklayacağız? Halep üzerinde sürekli değişen politikalar ve taktikler var. Ancak sadece taktiklere odaklanarak doğru bir sonuca varmak mümkün değil. Peki, nereden başlamalı? Öncelikle kendi ülkemizin çıkarlarına ve bölge barışına bakmalıyız.
Bölge dinamiklerine baktığımızda, bölgedeki en etkili güç İsrail'dir. İsrail, Arz-ı Mev'ud hayalini gerçekleştirmek için adım adım ilerliyor. Bu dini bir hedef olarak belirlenmiş durumda. Gazze'deki soykırım, ardından Filistin ve Lübnan'da yaşanan olaylar bunun bir parçası. İsrail, dünyanın tepkilerine rağmen ilerleyişini sürdürüyor, taş üstünde taş bırakmıyor. Kadın, erkek, çoluk çocuk demeden herkesi hedef alıyor insanlık kan kaybediyor, canlar gidiyor. Lübnan'daki çatışmalar ve ateşkes anlaşmalarının ardından sıranın Suriye'ye geldiği aşikâr. Suriye, Arz-ı Mev'ud haritasında yer alıyor. Bu yüzden Suriye'nin karışması ve uygun bir fırsatta İsrail'in hedefi haline gelmesi kaçınılmaz idi. İsrail'in bu yöndeki politikaları açıkça ortada.
Amerika'ya gelince, İsrail ile stratejik ortaklık içinde hareket etmektedir. Evangelist inanç doğrultusunda kıyameti hızlandırma çabası içerisindeler. Bu inançlarına göre kıyamet kopacak, Hz. İsa geri dönecek ve dünya üzerinde egemenlik kurulacak. Bu amaçla Yahudilerle ittifak halindeler ve bölgedeki çatışmaları körüklüyorlar. Halep ve genel olarak bölgedeki gelişmeleri anlamak için bu dinamikleri göz önünde bulundurmak şart. Uzun yıllar huzursuzluğa ve iç karışık tesis edilmeye çalışılan bu bölgelerimiz üzerindeki hesaplar artık açık olarak cereyan ediyor. Ülkemiz topraklarının da İsrail'in işgal hedefleri arasında olduğu unutulmamalıdır.
- Dikkat! Çözümün adresi / 30.11.2024
- NATO’nun oltasındaki yemler / 29.11.2024
- Birinci, İkinci derken şimdi de Üçüncü Dünya Savaşı / 28.11.2024
- Algı yönetimi ve Atatürk devrimlerine yönelik tartışmalar / 22.11.2024
- Bakan Tekin’in maksadı üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? / 20.11.2024
- 2025'te asgari ücrette artış ne kadar olacak? / 14.11.2024
- Atatürk millete harç oldu / 13.11.2024
- Ülkemizdeki siyasi manipülasyonlar / 06.11.2024
- Egemenlik de, sorumluluk da milletindir / 31.10.2024