Daha önce milli görüş geleneğinin ağzında sakız edip istismar ettiği "laiklik" ilkesinin yanlış yorumlanması ya da istismarı AKP iktidarlarıyla birlikte zirve yapmıştır.
AKP'nin en üst kademesinden en alt kademesine varıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e mesafeli yaklaşımlarını artık kendileri de inkâr etmiyorlar.
Birileri bazı kişilere açık ya da kapalı olmak üzere Atatürk'ün manevi şahsiyetine dil uzattırarak arada bir milletimizin hazmetme kapasitesini ölçüyorlar ama bunlar nafile çabalardır. Ne yaparsanız yapın milletimizin Atatürk'ün şahsına ve ilkelerine bağlılığına engel olamayacaksınız.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in laiklik üzerine yaptığı açıklamalar, kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Tekin, AK Parti'nin Batman İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada laiklikle ilgili ifadeleriyle dikkat çekti. Tekin, "Beni eleştiriyorlar. Bana diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman'da, Erzurum'da vatandaşların değerlerine ters değil." şeklinde konuştu. Ayrıca, "Sizin laiklikten anladığınız şey, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur'an öğrenmesini yasaklamak." diyerek Cumhuriyet'in erken dönem laiklik uygulamalarını hedef aldı.
Bu açıklamaların ardından, laiklik konusunun toplumsal ve tarihsel boyutlarına yönelik değerlendirmeler yeniden gündeme geldi. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, bu konuda yaptığı değerlendirmede, laiklik ilkesinin Türkiye'de tarihsel olarak sık sık yanlış anlaşıldığını ve siyasi tartışmalara malzeme yapıldığını vurguladı. Kepekçi, "Türkiye'nin laiklik anlayışı, dini ve seküler alanların birbirine müdahale etmediği bir denge üzerine kurulmalıdır." ifadelerini kullandı.
Tarihsel bağlamda laiklik
Cumhuriyet döneminde laiklik uygulamalarının tarihsel bağlamını ele alan araştırmalar, bu tartışmaların kökenine ışık tutuyor. Ertuğrul Dalmış'ın "Türkiye'de Laiklik Uygulamaları (1938-1960)" başlıklı doktora tezine atıfta bulunan Kepekçi, kurucu kadronun laiklik anlayışının dinin tamamen yok edilmesi üzerine değil, hurafelerden arındırılmış ve rasyonel bir yapıya oturtulmuş bir din anlayışı oluşturmak üzerine inşa edildiğini belirtti. Ancak, bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan dini ve eğitim kurumlarının zamanında oluşturulamamasının, sahte şeyh ve hocaların dini alanı domine etmesine yol açtığını ifade etti.
Kepekçi, Cumhuriyet'in ekonomik sıkıntılarının da laiklik uygulamalarını etkilediğini belirterek, camilerin tasnifi ve kullanımı gibi tartışmaların çoğu zaman bağlamından koparıldığını dile getirdi. "Osmanlı döneminde de benzer uygulamalara rastlanmasına rağmen, bu uygulamalar tek parti dönemiyle özdeşleştirildi ve siyasetin malzemesi haline getirildi." dedi.
Geçmişten günümüze çözüm önerisi
Kepekçi, laiklik konusunun siyasi malzeme yapılmaktan çıkarılması gerektiğini belirtti. "Laikliğin evrensel değerlerini ve toplumsal birliği koruma amacını hatırda tutarak, geçmişteki uygulamaların eleştirisi yapılmalı, ancak bu eleştiriler toplumun kutuplaştırılmasına hizmet etmemelidir." diyerek, laiklik ilkesinin toplumsal barış için bir köprü olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Sayın Milli Eğitim Bakanı ve diğer Atatürk'ü anlama noktasında hastalıkları olanlar, kendi kafalarına göre laiklik ve benzeri anlayışlar üretenler, toplumun ayrışmasına değil birleşmesine hizmet etmelidirler. Sayın Milli Eğitim Bakanı sadece laiklik hakkındaki açıklamalıyla değil diğer konuşma ve uygulamalarıyla da maalesef sınıfta kalmıştır.
- Tebliğ ve sâlih amel ilişkisi / 23.11.2024
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024