Son yıllarda özellikle TRT'de boy gösteren ve sanki idarecileri cennetlikmiş gibi pazarlanan 600 yıllık Osmanlı devleti, baştan sona dini istismar etmiştir.
Ağzı açık bu dizileri izleyen cami cemaatine sormak lazımdır:
Bu kadar dindar bildiğiniz Osmanlı devleti, 600 yıl boyunca neyi icat etmiştir?
Hangi yeniliği getirmiştir?
Neden ilim ve fenle ilgilenilmemiş ve ata binip ok fırlatmaktan başka hangi marifetleri olmuş?
Hiç mi akıllarına gelmemiş bir fabrika kurmak?
Parayı bile becerip millileştiremeyen ve daha o yıllarda bile dışa tam bağımlı hale gelmeyi dinimiz mi emretti?
Neden Osmanlı'nın milli parası veya milli bir bankası yoktu?
Yerli ve milli olmayı dinimiz mi yasaklamıştı?
Din ne emretti ise onu sanki yapmışlar gibi kandırmacalarla tam 600 yıllık bir tahribatın ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün karşısına çıkarılması ve sırtına yüklenmesi, büyük bir vebal değil midir?
Bütün mesele dini yaşamaksa, Osmanlı neden Türk milletini ırgat gibi görmüş ve köle gibi ezmiştir?
600 yıllık özet bu: Millet vergi manyağı yapılmış ve tamamı eğitimsiz ve cahil bırakılmıştır?
Osmanlı sözde dini referanslar kullanarak milletin anasını ağlatmış ve sonunda koca bir imparatorluğu kendi elleri ve ihanetleriyle paramparça etmiştir.
İşte yüce Atatürk tam olarak buna karşı çıkmış ve dini istismar edenlerin nasıl bir devleti yok ettiğini çok iyi analiz etmiştir.
O bakımdan kurduğu Cumhuriyet'te artık bu hurafelerle ülke yönetilemeyeceğini çok iyi anlamıştı.
Atatürk, 22 Eylül 1924'te Samsun'da öğretmenlere şöyle seslenmişti:
"Efendiler, dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. (sapkınlıktır)"
Cumhuriyeti kuran Atatürk ve dava arkadaşları cehalete, bağnazlığa, geri kalmışlığa bilgiyle, bilimle savaş açmıştı.
Bugün ise Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyeti dönüştürmek isteyen iktidar mensupları, bilgiye, bilime savaş açmaktadır.
Başımıza gelen her türlü belanın sorumlusu ya fıtrata, ya da kadere havale ediliyor.
Atatürk, politikacıların din istismarı konusunda da toplumu uyarmıştı.
Atatürk, 1927'de, Nutuk'ta, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın dini siyasete alet eden politikalarının Şeyh Sait isyanındaki etkisini anlatırken şöyle demişti:
"Hatıra defterini fazladan ve gece kılınan namazlar'ın sevabını anlatan hadislerle dolduran bu sorumlu sekreter, doğu illerimizde dinî kışkırtmalarda bulunurken, partisinin programını uygulamıyor muydu?
Masum halka, beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaaz ve nasihat eden, belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı olursa, bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?"
Çok ilginç değil mi?
Atatürk'ün ta o yıllarda eleştirdiği TPCF sekreteri profili, günümüz siyasetçilerin şahsında yeniden ete kemiğe bürünüyor. Dile kolay! Aradan 100 yıl geçiş, ama Atatürk'ün sözünü ettiği politik din istismarı aynen ve daha da yoğunlaşarak devam ediyor.
21. yüzyılda, bu yapay zekâ çağında, bilgiye savaş açan, din istismarcısı politik kafanın Türkiye'ye verebileceği hiçbir şey yoktur.
Ayrıca laik cumhuriyeti yönetenlerin, Türkiye'yi yönetirken bu kadar pervasızca din istismarında bulunma çabası anayasal suçtur.
Kurucu irade bugün aramızda olsaydı acaba bu partilerin kaçı açık kalabilirdi.
Besmele çekip kilise açılışı yapmak, millete domuz eti yedirmek, faizin kralını uygulamak, becerebilenin başı göğe ererken, fakirin çöpten ekmek toplamasına "Şükredin, sabredin, tevekkül edin" demek hangi kitapta yazmaktadır?
Tarih boyunca bu asil milletin başına her ne gelmişse, her daim 'din tüccarları ve istismarcıları' yüzünden gelmiştir.
'Tam bağımsız Türkiye' anlayışını reddedenler ve devletin temeline dinamit koymak anlamına gelen din istismarında bulunan partiler, anayasa mahkemesi kararı ile mutlaka kapatılmalıdır. Bak o zaman Türkiye nasıl kalkınıyor ve birbiriyle dost ve kardeş oluyor.
Son bir not…
Milleti köle gibi gören ve ezen Osmanlı'yı değil, milleti efendi ve egemen güç kabul eden Mustafa Kemal Atatürk'ün eşsiz önderliğini ve tarifsiz mücadelesini neden dizi yapmıyorsun ey TRT?
Ama siz ne yaparsanız yapın.
Bu aziz Cumhuriyetin ilkokul öğrencileri bile, "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye sokakları inletiyor.
Yaşasın Cumhuriyet ve geleceğin parıltılı Türk gençleri.
- Yiğitlere ‘BAŞ’ lazım / 03.12.2024
- Sinsi plan şu: YPG in, PKK aut! / 02.12.2024
- Sn. Cumhurbaşkanım dön bu hatadan! / 27.11.2024
- İslam’ın özü ve laboratuvarı Ehl-i Beyt’tir / 26.11.2024
- Teğmenleri bırak ekonomiye bak! / 25.11.2024
- Teğmenlere güveniyorum, size asla! / 20.11.2024
- Emekli maaşı senin sabah kahvaltın / 19.11.2024
- Halk ‘Mansur Yavaş’ diyor / 18.11.2024
- Sağlık Bakanı istifa etmeli / 14.11.2024