AKP-PKK süreci demagojiye mahkum

AKP-PKK sürecini kotarmaya çalışanlar, sürecin ilke ve sabitelerini açıkça ortaya koymalıdırlar.Türkiye Cumhuriyeti devleti bir “hukuk devleti” olduğuna göre, yürütülen işler, her iktidarın kendi kafasına göre yürütülemez.Terör meselesi eğer “devlet meselesi” ise demagoji yapılamaz.AKP ve akil insanlar (ukala takım) demagoji ile işi kotarmaya çalışıyor.Demagoji yapmayan sadece iki taraf var:Apo, şehirdeki-dağdaki PKK ve BDP.Bir de Apo ve PKK’nın fermanlarında AKP-PKK sürecinde açıkça talep ettikleri şeyleri Türk milletine olduğu gibi anlatan ve sürecin gerçek yüzünü deşifre eden akl-i selim kesim.AKP konuşuyor, Başbakan R. T. Erdoğan konuşuyor, kendilerince yol haritası açıklıyor.Dağdakilerin başı Murat Karayılan, tam tersi açıklama yapıyor.“Önce taleplerimizin karşılanması ve normalleşme, sonra silahları bırakma konusu…” diyor.Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı ve AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan ise setr-i avret yapmaya çalışıyor, diyor ki:Karayılan süreci doğru anlamamış, yanlış anlamış!Türk milletinin AKP-PKK sürecine ilişkin refleksini boşaltmak için demagoji yapıyor Akdoğan…Akdoğan’ın beyanına ise BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, “Yanlış anlayan Yalçın Akdoğan’ın kendisidir” şaplağı yapıştırıyor.Bu süreci ilkesiz, sabitesiz ve hukuksuz yürüten taraf maalesef AKP ve ukala takımı tarafıdır.Apo, PKK ve BDP’nin ilkeleri var, talepleri belli, yol haritaları açık…AKP-PKK sürecinin Türkiye’yi bölünme ve parçalanma badiresine düşüreceğini ifade eden akl-ı selim kesimin de ilkesi var, hukuk dayanağı var, hatta hukukun üstünlüğüne ve sosyal devlete dayalı çözümleri var.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar baş beyin 1990’ı yıllardan beri seslendirdiği öngörüleri ve 2000’li yıllardan beri projelendirip somutlaştırdığı çözümlere kulak verenler, terörü bitirip Türk milletini de tek bilek yapacak yolu görürler.Kendilerini, Türk devleti ve milletini, Apo ve dağdakilerin maskarası pozisyonuna düşürmezler.Önceki gün İçişleri Bakanı Muammer Güler, ehlileştirilmiş yandaş medya takımı ile Mardin’deydi.Güler’in çıkışları da, Akdoğan’ınkinden farklı değil!Güler’in en büyük handikapı, AKP hükümetleri dahil, bugüne kadarki siyasi iktidarların vebal ve günahlarını, devlete yüklemesidir.Diyor ki, bakan Güler: “Kürt veya Türk, sorunları yaratan onlar değil. Ama o işi yaratanların temelde ceberrud devlet anlayışı, jakoben yaklaşım, tepeden inme demokrasi anlayışı, demokratik olmayan bir devlet yapısı olduğunda anlaşmamız lazım!”Güler bu sözleri sarf ederken, keşke Anayasa’yı bir kez okumuş olsa… Anayasa’nın neresinde ceberrut devlet anlayışı var, neresinde eşitsizlik var, neresinde demokratik olmayan devlet yapısı var?!Demogoji yaparak AKP-PKK sürecini haklı çıkartmaya çalışıyor Güler… Devleti harcayarak AKP’nin yanlış sürecini doğrulamaya çabalıyor!Riskten söz ediyor bir de…“Hiçbir siyasi iktidarın risk anlamında üstlenmek istemeyeceği riski Ak Parti, Recep Tayyip Erdoğan üstlendi… Bu konuda hepimizin risk üstlenmemiz, elimizi taşın altına koymamız lazım” diyor.Risk ne?! Elimizi altına koyacağımız taş ne, ağırlığı ne?!Verilen sözler ne ki, risk söz konusu?!Sürecin hukuk-dışılığı mı risk?!Söz oraya gelince; AKP konuşmuyor, ukala takımı konuşmuyor.Tam o noktada Apo konuşuyor, PKK konuşuyor, dağdakiler konuşuyor, BDP konuşuyor.AKP ve ukala takım, süreci kotarmak için demagojiye mahkumlar… Apo ve dağdakiler kadar açık, net ve ilkeli olmazlar.Bunlar demagojiyi bırakır, olan-biteni Apo kadar net konuşurlarsa; Türk milleti bunları elinin tersiyle sandığa gömer… Korku bundan, telaş bundan!Demagoji ile yürütülen AKP-PKK süreci oyun olmaktan ileri gitmez.Bu oyunu da Türk milleti bozar.