Üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu'nun tarihinde, denizyolu taşımacılığı ipek yolu ticaretinden daha eskiye gitmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu Anadolu'nun çevresindeki bütün denizlere hükmetmesine rağmen, kapitülasyonlar neticesinde kendi hinterlandında denizyolu taşımacılığının büyük bir bölümünü imtiyaz sahibi yabancılara yaptırmaktaydı.
Hatta kendi limanları arasında gelip giden gemilerin ancak yüzde 10'u Osmanlı bayrağı taşırken, dış ülke limanlarına çalışan gemilerin hiçbiri Osmanlı bayrağı taşımıyordu.
Aslında Osmanlı devleti kendi resmi denizyolları işletmeciliğine 1845'te 'Fevaid-i Osmaniye' adlı bir idare ile başlamamıştı. Hiçbir zaman beklenen hizmeti kapitülasyonlardan dolayı hükmettiği coğrafyanın insanına sunamamış bu idare, 1910 yılında 'Osmanlı Seyrisefain İdaresi' olarak hizmet vermeye devam etmiştir.
Cumhuriyetin kurulması ile Osmanlılarda halka hizmet edemeyen bu idare, 1923 yılında "Türkiye Seyrisefain İdaresi" olarak ismi değiştirilerek halka hizmete sunulmuştur.
Türk deniz taşımacılığın önündeki en büyük engel olan kapitülasyonların, Lozan antlaşmasıyla ortadan kaldırılması neticesinde Türklere kendi siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamlarında yeni bir sayfa açılmış oldu.
Daha sonra 19 Nisan 1926'da kabul edilen ve 359 sayılı, 29 Nisan 1926 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 815 sayılı "Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dâhilinde İcrayı Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun"un 1 Temmuz 1926 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmesiyle, Türk liman ve iskeleleri arasında yük ve yolcu taşımacılığı münhasıran Türk bayrağı taşıyan gemilere verilmiş oldu. Böylece yabancıların da, Türk gemilerinin sahibi veya hissedarı olmaları yasaklanıp, denizyolu taşımacılığımız tamamen yabancı unsurlardan arındırılmış oldu.
Yapılan yeni antlaşmalarla, devlete ait olan Türkiye Seyrisefain İdaresi'nin önü açılmış, hem yolcu hem de yük taşımacılığında her türlü ayak oyunundan arındırılmış oldu.
Unutmamamız gereken gerçek, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Osmanlı İmparatorluğu'ndan çok kötü bir deniz taşımacılığı devralmış olması idi. Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet'e intikal eden 18 ve yukarı grostonluk gemi sayısı kırk beşi geçmiyor olması idi. (T.C. Başbakanlık, 1960: 8)
Atatürk'ün direktifleri ile her sahada olduğu gibi deniz taşımacılığımız, sipariş edilen yeni gemilerin bu idarenin hizmetine girmesiyle birlikte, gelişmeye, büyümeye başladı.
Yeni gemilerin hizmete konulmasıyla, Marmara'da İstanbul-İzmit, İstanbul-Mudanya, İstanbul-Bandırma ve İstanbul-Kara Biga hatları; İstanbul-İmroz-Bozcaada hattı, İstanbul-Edremit-Ayvalık hattı, İstanbul-Antalya hattı ve İstanbul-Mersin hattı; Karadeniz'de İstanbul-Bartın ve İstanbul-Trabzon hatları açılmıştır.
11 Temmuz 1930'da ilk dış sefer Mısır'a yapıldı. 1933 yılında idarenin ismi Denizcilik İşletmeleri olarak değiştirildi. 1938'de 15 yıl gibi kısa zamanda, Osmanlı'dan kalan tonaj ve gemi sayısı 1929 ekonomik buhranına rağmen sekiz katına çıktı.
Denizcilik İşletmeleri yeni adıyla, Denizcilik Bankası T.A.O 1950'li yıllara gelindiğinde Türkiye kıyılarında 73 limana, Asya, Afrika ve Avrupa'da 13 limana sefer yapıyordu.
Bu gemiler Kuzey Akdeniz Hattı, Güney Akdeniz Hattı ve Hayfa Hattı çalışıyorlardı. Ayrıca özel kruvaziyer seferleri ile hac seferleri düzenleniyordu. 1952 yılında yolcu sayısı 1950 yılına göre % 66 artarak 55 bini geçmişti.
Denizcilik Bankası T.A.O 1953 Hesap Yılı Raporları'nda, "Yabancı sularda çalışan gemilerimizin faaliyeti bugünkü şartlar içinde tatminkâr bir durum arz etmektedir. Kuzey Akdeniz Hattı'nda rekabeti yenmiş olarak birinciliği muhafaza etmekteyiz" diye belgelenmişti.
Şimdi ne oldu da kimler bu devletin limanlarını, gemilerini özelleştirildi?
Unutmayın ki, Çanakkale'de bir zafer kazanıldı ise bu zaferdeki en büyük pay sahiplerinden biri cepheye durmaksızın ikmal yapan devletin kendi malı Seyrisefain İdaresi'nin gemilerinindi.
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Kurban Bayramı’na girerken ne görüyoruz! / 14.06.2024