O kadar ölüme, yıkıma, gözyaşı ve acıya sebebiyet veren savaşların, gerçek manada kazananı olmadığını, merhum Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın cihana düstur olan sözü ile başlamak isterim, "Yurtta sulh cihanda sulh."
Savaşlar neden çıkar, nasıl başlar, niçin saman alevi gibi birden tutuşup, aniden her tarafı sardığı pek bilinmese de, savaşların birçoğu inançlardan dolayı başlamıştır desek yanlış söylememiş oluruz.
Tarihin gördüğü Haçlı seferleri olmak üzere, mezhep savaşları gibi yüzyıllar boyunca devam eden savaşların ana sebebi inançlardan kaynaklanmıştır.
Hatta Anadolu'muzun kadim medeniyetlerinden biri olan Hititler, çıktıkları bütün seferlere tanrılarının isteği ile çıktıklarını yazmış oldukları (anal) tabletlerle kayıt altına alarak günümüzde bu bilgileri örenmemizi sağlamışlardır.
Yunan, Fars, Mısır, Çin gibi benzeri birçok medeniyetin girmiş olduğu savaşların çoğu, tanrıların veya tanrısal güce sahip ilahlık iddiasında bulunan kralların yönlendirmesi ile olmuştur.
Hititler tanrılarının yönlendirmesi ile savaşa tutuştukları Mısır Firavunu (ilahı) II. Ramses'le yenişemeyip tarihin yazılı ilk antlaşmasını yapmak zorunda kaldıklarında, her iki taraf yaşadıkları kıyımı ve hezimeti, kendi halklarına zafer diye yutturmayı başarabilmişlerdi.
İnsanlık tarihinde birçok devlet veya sömürgeci kapital sahibi topluluklar, diğer milletlerin veya toplumların zenginliklerine sahip olabilmek için, akla hayale gelmeyecek yalan dolan hile hurda ile savaşlar çıkartmayı başarmışlardır.
Devlet olabilme yetisine sahip olan Roma İmparatorluğu, insanların mallarını ve ruhlarını sömürmesi sayesinde asırlar boyu ayakta kalmayı başarabilmiştir. Girdikleri savaşlar neticesinde elde ettikleri ganimetlerle zenginliklerine zenginlik katan Romalılar, akla hayale gelemeyecek bir gücün ve iktidarın sahibi olarak, girdikleri savaşların kazananları olmuşlardı.
Kutsal Roma Katolik Kilisesi de, çıkardığı haçlı savaşları ile çoğunlukla kazanan tarafta yer alabilmeyi siyasetçileri ve idarecileri düşürdükleri örümcek ağları sayesinde başarabilmişlerdir.
Bir önceki yüzyılda da, savaşlardan en çok kazanan imparatorluk hiç şüphesiz ki Birleşik Krallık'tır.
Dünyanın şahit olduğu ilk büyük kapsamlı sömürü caniliğini insanoğluna layık görüp yaşatan İngilizler, karşılarına çıkan devletleri milletleri toplumları ve toplulukları, hiç acımadan en aldatıcı yalanlarla mallarını ruhlarını vicdanlarını ve inançlarını savaşlar vasıtasıyla sömürmüşlerdir.
Merhum Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaşları çıkartıp kazanç elde eden Emperyalist güçlerin bu aziz millete giydirmeye çalıştıkları sömürge gömleğini, savaşarak yırtıp atmış ve Türk milletine bağımsız, özgür, genç bir devlet kurarak savaşın kazananı olmayı başarmıştır.
Gazi Paşamızı örnek alan milletler de, dünyanın dört bir yanında sömürgecilerin çıkardığı savaşlarda Hindistan'da, Cezayir'de, Mısır'da, Vietnam gibi; dünyanın birçok bölgesinde vatan için, bağımsızlık, özgürlük, insan onuru ve şerefi adına, savaşarak kazanan tarafta olmayı başarabilmişlerdir.
Son söz yine merhum Gazi Paşa'nın olsun: "Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir."
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Kurban Bayramı’na girerken ne görüyoruz! / 14.06.2024
- Dai’lerin iddiası -II- / 07.06.2024