İnsanoğlu ait olmadığı, geçici olarak geldiği dünyada, nasıl bir yerleşim haritası takip ettiğini, hangi coğrafyanın neresinde ilk yerleşime başladığını, en verimli en sağlıklı yaşantıya, hangi bölgelerde ulaştığını, günümüzde bile hala net olarak bilemiyoruz!
Dünyaya geldiği ilk günden beri, yaşadığı çeşitli coğrafyalarda arz-ı endam eden insanoğlu, bazen yaşadığı şahsi sıkıntılardan, bazen toplumla alakalı sebeplerden dolayı, yerleştiği yerlerden başka coğrafyalara göç etmiştir.
Tarih, bireysel göçlere sahne olduğu gibi, Orta Asya'da yaşanan elverişsiz iklim şartları neticesinde ortaya çıkan kıtlıklar, Asya Hunlarının, Çin ve Avar baskısı neticesinde bölgelerinden çıkmak zorunda kalmaları ve Germen kabilelerini batıya itmeleri ile Kavimler göçü denilen kalabalık nüfuslu toplulukların göçlerine şahitlik etmiştir.
Kavimler göçünün neticesinde, Avrupa'da büyük kargaşalar yaşanmış, Roma İmparatorluğu doğu-batı diye ikiye ayrılmış, daha sonrasında batıya ayrılan parçası yıkılmıştır.
Kavimler göçünün gerçekleşmesinin en büyük sebeplerinden bir kaçı hiç şüphesiz ki, insanın ihtiyaç duyduğu besinin yetersizliği ve yaşadığı coğrafyaya hükmetme arzusuydu.
İnsan göçünün sebeplerinin bugün de, dünkünden çok farklı olduğunu söyleyemeyiz!
Dünyanın bütün kaynaklarına üşüşmüş olan emperyalist güçler, kendi hükümranlığı altında yaşayan topluluklardan başkasına yaşam hakkı vermemektedirler.
Kaynakları ellerinden alınmış, asgari yaşam koşullarının altında hayat sürmeye zorlanan topluluklarda, yaşam koşullarını iyileştirebilmek için, aynı kavimler göçündeki toplumlar gibi yeni coğrafyalara büyük umutlar içinde veya çaresizliklerinden dolayı gitmektedirler.
Emperyalist güçler, Ortadoğu coğrafyası başta olmak üzere dünyadaki, yeraltı kaynaklarını sömürebilmek, yerüstündeki yetişmiş insan gücünü, beyin göçü ile modern köleliğe dönüştürebilmek için yüzyıllar öncesindeki büyük çaplı kavimler göçünün aynısını tekrardan sahneye koymaya çalışmaktadırlar.
Bir farkla ki, yüzyıllar (MS. 374) öncesindeki kavimler göçüyle, doğudan gelen Büyük Hun İmparatoru Attila'nın boyunduruğu altına giren Avrupa halkları, şimdi doğudan gelecek olan halkları, kavimleri kendi boyundurukları altında modern bir şekilde köleleştirmeyi ve sömürebilmeyi amaçlamaktadırlar.
Emperyalist sömürgeci Avrupa medeniyeti, ihtiyaç duyduğu yeraltı kaynaklarını sinsice elde ettiği gibi acaba toplumunu devam ettirebilecek insan gücünü de, sığınmacı adı altında, doğunun toplumlarını ve kültürlerini asimile ederek yapabilecek mi?
Bu sorunun cevabı, Avrupa medeniyetinin geleceğini belirleyecektir!
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Kurban Bayramı’na girerken ne görüyoruz! / 14.06.2024
- Dai’lerin iddiası -II- / 07.06.2024
- Dai’lerin iddiası -I- / 06.06.2024