Evliyanın büyüklerinden, ariflerin ileri gelenlerinden olan Hacı Ömer Hüdai Baba 1821 yılında Harput'un Mürü köyünde dünyaya gelmiştir.
Bir gün üstadı Dede Osman Avni Baba hazretleri hanımıyla bir pamuk meselesi konuşuyorlardır. Hanımı "efendim, bana pamuk lâzım yatak yapacağım" der. Dede Osman Avni Baba, "şu anda durumum müsait değil" cevabını verince hanımı da ısrar eder. Hanımı tarafından iyice sıkıştırılmış bir durumda iken, sevgili müridi Hacı Ömer Hüdai sırtında bir çuval pamukla kapıyı çalar. Buna pek memnun olan Dede Osman Baba hazretleri kendilerine teveccüh ve duada bulunur. Hacı Ömer Hüdai; "Bana öyle bir hal oldu ki, O ulu sultanım beni o an, 124 bin Peygamberin ruhaniyetiyle bir anda görüştürdü" buyuracaklardır.
Dede Osman Avni Baba kendisine bir müddet sonra Ömer Hüdai Baba'yı hacca gönderir. Bor'lu Kuddûsî Baba ile Halep, Şam ve Hicaz civarlarında uzun zaman beraber seyahat ederler ve şeyhinin teveccühüyle çok defalar manevî fütuhatlara nail oldur.
Hac farizası için Arafat'ta bulunduğu bir gece rüyasında Hz. Fatıma anamızı görür ve kendilerine; "Ya Ömer, git de babam Rasûlullah (s.a.a)'ın Ravzasından akan rahmet suyundan iç; ellerini, yüzünü yıka" der. O da: "Ey Nebiyyi Zîşân'ın kızı! Resûlullah (s.a.a)'in Ravzasında rahmet suyu aktığını görmedim ki içeyim" cevabını verir.
Hz. Fatıma validemiz Hacı Ömer Hüdai Baba'yı Fahr-i Kâinât Efendimizin kabri sadetlerine götürür. Hüdai Baba, türbeye girince hayretler içinde kalır. Çünkü Rasûllullah (s.a.a)'ın kabrinin ayak dibinde nurani bir su akıyor, bakanların gözlerini kamaştırıyordu. Hz. Fatıma validemiz, eğilip avuçladığı suyu Hacı Ömer Hüdai Baba'ya içirir. Onun ellerini ve yüzünü yıkar. Sonra "yavrum Ömer, nasibini aldın" der. Aynı anda uyanan Hacı Ömer Hüdai Baba vücudunun titrediğini, içinin ferahlamış olduğunu, dilinin Allah esmasını zikrettiğini yaşar. Tüm büyük Allah adamlarının hayatlarını okuduğumuzda hepsinin manen Hz. Fatıma anamızla görüşüp nasiplendiğini görüyoruz. Hz. Peygamberle görüşmeden evvel ilk müracaat edilen kapı Hz. Fatıma anamızın gönlüdür. Hz. Fatıma anamızın gönlünde mekân kılmadıkça, O'na teveccüh etmedikçe Resulullah'a ve Allah'a kapılar açılmamaktadır. İmam Ali Resulullah'a açılan ilmin kapısı, Hz. Fatıma anamız ise gönlün kapısıdır. İnsan gönüldür gönül…
Hacı Ömer Hüdai Baba, günlerden bir gün büyük bir âlimin Mekke'ye geldiğini, Kâbe'de halka vaaz ettiğini duydu. Akın akın o tarafa giden halka karıştı. Beytullah'a gitti. Gördü ki, hakikaten de çok büyük bir âlim o kadar güzel vaaz ediyordu ki, dinleyenler coşkunluk içindeydiler. Kimisi ağlıyor, kimisi kendinden geçmiş, kimisi de baygın bir haldeydi. Avam tabakasındaki halktan yukarılara doğru âlimler, şeyhler ve şehir eşrafı o büyük âlimi dinlemek için Kâbe'de bulunuyorlardı. Yüzü yeşil bir nikapla örtülü olan âlim zat gittikçe coştu, halkı da o derece coşturdu.
Sohbetin ardından Beytullah'ta bulunanların cümlesi o kadri yüce zata intisap ettiler. Hacı Ömer Hüdai Baba ise bir köşeye çekilmiş, hiç sesini çıkarmadan duruyordu. Onun bu hali sohbet eden zat tarafından anlaşılmış olacak ki, Hüdai Baba Hazretleri'ne yaklaşıp "ey asasına dayanmış olan kişi! Seni tek kanatlı bir kuş gibi görüyorum. Bana biat edersen seni çift kanatlı kuş yaparım" şeklinde manidar bir söz söyledi. Hüdai Baba Hazretleri hiç tahmin etmediği bir anda kendisine yöneltilen bu suale karşılık birdenbire durakladı. Sonra kendini toplayıp tanımadığı bu zata şöyle cevap verdi: "Efendim, benim de sizin gibi bir sultanım var. O beni layık olursam, isterse ali eder, isterse zelil eder. Size karşı bir kusur işlediysem affedip beni mazur görün. Bana dua buyurun yeter."
Bu sadıkane cevap üzerine Dede Osman Avni Baba hazretleri yüzündeki nikabı kaldırdı. Hüdai Baba ise bu kadri yüce insanın kendi şeyhi olduğunu görünce hepten şaşırıp kaldı. Ziyadesiyle memnun ve mesrur oldu. Dede Efendi Avni Baba hazretleri de, müridinin bu sadıkane teslimiyeti ve bağlılığı üzerine ona teveccüh edip nazar buyurdu. Nice manevî mertebelerden geçirip onu maksuduna eriştirdi.
Hacı Ömer Hüdai Baba hazretleri, üstadı Dede Osman Avni Baba hazretleri için şöyle derdi: "Zahiren görmezdi ama manen müminlerin halini sezer, onların durumlarını bilirdi."
Hacı Ömer Hüdai Baba hazretleri 1905 tarihinde Hakka yürümüştür. Allah himmetlerinden, tasarruflarından ve dahi şefaatlerinden ayırmasın.
- Her devirde tarihin akışını düzenleyen bir Hüseyin vardır / 07.01.2025
- Uhud savaşında İmam Ali ve Zülfikar / 03.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Hacı Ömer Hüdai Baba / 27.12.2024
- Mikdad bin Esved / 19.12.2024
- Ammar bin Yasir / 16.12.2024
- Hz. Abdulmuttalip ya da ikinci İbrahim / 15.12.2024
- Halid Bin Zeyd Ebu Eyyub El-Ensari / 11.12.2024
- Hz. Hatice Annemiz ve İmam Ali / 03.12.2024