Ülkemiz siyasetini ve siyasetçilerini; 'Bu ülkede kim 'dindarım' dediyse ve onun siyasetiyle bir yere geldiyse dine en büyük zararı o verdi.
Kim 'milliyetçiyim' dediyse ve o milliyetçilik üzerinden bir siyaset yapıp bir yere geldiyse Türk milletine en büyük zararı o verdi.
Üzülerek söylüyorum kim, 'cumhuriyetçiyim' dediyse ve bunun üzerinden siyaset yaptıysa cumhuriyetçiliğe de, devletçiliğe de, halkçılığı da, inkılapçılığı da en büyük zararı o verdi' şeklindeki tarihi tespitiyle meydanlardan, ekranlardan ses yükselten BTP lideri Hüseyin Baş, tabuları yıkıyor, ezberleri bozuyor.
Öyle laf ile falan değil. 'Dindarım', diyenlerin önüne, İslam dinini ve yaptıklarını koydu. Buyurun işte İslam işte siz, dedi.
'Milliyetçiyim' diyenlerin önüne, Türk-İslam tarihini ve yaşanılanları ve yaşadıklarımızı koydu. Siz nerede, milliyetçilik nerede, dedi.
'Cumhuriyetçiyim' diyenlerin önüne sadece Atatürk'ün fotoğrafını koydu. Ama hala anlamadılar.
Babası Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın açtığı 'Ne AB, ne ABD! Yaşasın tam bağımsız Türkiye' hedefi ile 'bu devleti ve şanlı milletimizi, ABD'nin, AB'nin eline bakmaktan, İsrail ile ticaret zilletine düşmekten kurtaracağız' dedi.
'FETÖ firarda fikri iktidarda' dedi.
'Bu devletin, bu milletin malının talanına göz yummayacağız' dedi.
'Fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını üç beş yandaşa peşkeş çekilmesine müsaade etmeyeceğiz' dedi.
'İnsanımıza onurlu bir yaşam sürmesi için devletin kaynaklarını akbabalara değil insanımızın hizmetine sunacağız' dedi.
Sadece demekle kalmadı. BTP'nin parti programı aynı zamanda BRİCS ülkelerinin ekonomik alt yapısı olan Milli Ekonomi modeli ile işin matematiğini, belgelerini ve de ülkemizdeki kaynakları ortaya koydu.
Haliyle düzen sahipleri; 'Ya vatandaş, Hüseyin Baş'a inanırsa' telaşına kapıldı!
Daha önce şeceresi belli Bekir Bozdağ'a yönelttiği sorulardan ötürü hakkında soruşturma açılan Sayın Baş'a şimdi de Sayın Erdoğan hakkındaki sözlerinden ötürü soruşturma açılmış.
Tamda baskın asgari ücret açıkladıkları gece!
'Zeka ve cesaret taklit edilemez' sözlerinin sahibi Sayın Baş bu soruşturma ile ilgili zekasını gösterdi.
'Beyinlerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki silahsızsınız… Bana laf yetiştireceğinize doğru düzgün asgari ücret verseydiniz keşke…"
Bam teli
İktidar ve küçük ortağı, Suriye fethini (!) kutlarken, Şam'da namaz pozları verirken Sayın Baş, Ramiz Dayı edasıyla dedi ki; 'Mesele nerede secde ettiğin değildir, kime secde ettiğindir yeğen…"
Ve o soruyu sordu: 'Türkiye, Suriye'de ne kazandı?'
"Emeklinin maaşı mı artıyor, asgari ücretlinin alım gücü yeterli bir seviyeye mi getirilecek, işsizlik mi azalacak, enflasyon mu düştü? Suriye'yi kazanmışsın, ne kazandın?"
Ben söyleyeyim; 22 bin 104 TL
Asgari ücreti belirlemek için dört toplantı yapan ve rakam telaffuz etmeyen Çalışma Bakanı bir gece ansızın toplantı kararı aldı.
Baskın toplantıya Türk-İş katılmadı. Sayın Bakan hiç sıkılmadan, yüzü bile kızarmadan Peygamberimizin (s.a.a.), 'İşçinin hakkını teri kurumadan' hadisini diline aldı.
Sonra asgari ücreti 22 bin 104 TL açıklayıp, basının karşısına çıkmaya cesaret gösteremeden çıkıp, gitti.
Sayın Erdoğan dolar üzerinden hesaplar yaparak, 'çalışanları enflasyona ezdirmeme sözümüze sadık kaldık' dedi.
Bu dolar hesabını ışık saçan Nurettin Nebati'ye borçlular. Nasıl mı? Kur korumalı mevduat sistemi ile. Eğer KKM olmasaydı şimdi dolar en az 55-60 TL bandında olacak ve Erdoğan böylesine övünemeyecekti.
Dolara baskı yapmasalardı; 22 bin 100 bölü 60 eşittir 368 dolar. Hadi 100'de benden 378 dolar. Evet, asgari ücret en fazla 378 dolar olacaktı.
Neden millete para vermiyorlar?
Onlarda vermek istiyor ama yok.
Faiz boranlarına trilyonlar verdiler.
Bahsettiğim KKM'de zenginlerin parası değer kaybetmesin diye trilyonları verdiler.
Yandaşlarına yaptırdıkları yol, köprü, tünel, hastane, havalimanı vs. projelerin kar garantileri için trilyonları verdiler.
Suriye'deki Suriyelilere, Türkiye'deki Suriyelilere, Esad'a karşı savaşanlara trilyonları verdiler.
Altınımızı, linyitimizi, borumuzu, bakırımızı vs. madenlerimizi 'biz çıkartamıyoruz, gelin siz çıkartın, bize de bahşiş verin' diyerek yabancılara verdiler.
'İtibardan tasarruf' olmaz diyerek Saray'a her 37 saniyede bir asgari ücret tahsis ettiler.
Haliyle sana kalmadı be kardeşim. Olsa dükkan senin!
- Hüseyin Baş’tan Atatürk duruşu / 26.12.2024
- Türkiye’yi batırdı ama Suriye’yi ayağı kaldıracak! / 25.12.2024
- Bu sorumluluğu tarih değil ABD yükledi / 23.12.2024
- İslam’da fakirlik sınırı / 22.12.2024
- ABD, Şam’a indi / 21.12.2024
- Doğu'nun kızı Butto, Alman kızı Merkel ve Erdoğan / 20.12.2024
- İsrail endişeli, Yunanistan ise panikteymiş / 19.12.2024
- AKP döneminde 28 Şubat manzaraları / 18.12.2024
- Türkiye’yi soracak olursanız! / 16.12.2024