Parasızlık, borç yükü ve yüksek faiz yüzünden bitkisel hayatta adeta ölümle cebelleşen Türk ekonomisine deneme yanılma yoluyla çareler aranıyor.
Varlık barışları, torba yasalar dikiş tutmuyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki (TCMB) halkın tabiriyle "kefen parası" mesabesindeki ihtiyat akçeleri bile kullanılıyor.
Derken Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, bir kararnameyle görevden alınıyor.
Ekonomide yaprak kımıldamıyor.
Türkiye, Firavun'un inadına taş çıkartacak kıratta bir inatla, dünyanın evrildiği yepyeni iktisat gerçeğine, ilme ve hakikate karşı yürüyor.
Dünyanın 4 milyar nüfusluk Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya gibi BRICS üyelerinin ve Asya ülkelerinin batmış ekonomilerine 2005'ten itibaren Milli Ekonomi Modeli ve Milli para sistemiyle çözüm sunmuş ve şahlandırmış Prof. Dr. Haydar Baş'a karşı üç maymunu oynayan Türkiye, inadıyla batmaya devam ediyor.
Türk ekonomisinin problemi Merkez Bankası başkanı filan değildir.
Türkiye bir değil, on tane Merkez Bankası başkanını değiştirse, yine bu parasızlıktan, faiz ve borç yükünden, batmaktan kurtulamaz… Kimse kendini kandırmasın, devlete ve millete vakit ve kan kaybettirmesin.
Türk ekonomisinin temel problemi, Türkiye'nin Milli Ekonomi Modeli'ne kulak tıkamış olmasıdır.
Türk ekonomisinin problemi Milli parasızlıktır, 80 milyon vatandaşın tüketim kabiliyetinin yok edilmesidir.
Türk ekonomisinin temel problemi sömürgeci Amerikan kapitalizmine ve İngiliz liberalizmine teslim olmasıdır.
Dış ve iç borçlanma, vergi ve cezadan başka geliri olmayan Türk ekonomisi ayakta duramaz.
Görmemiz gereken gerçek şu: Prof. Dr. Baş, 2005'te ilan ettiği Milli Ekonomi Modeli ve Milli para sistemiyle kapitalizmi toprağa gömdü. Kapitalizm öldü, ölü sevicilik ile ekonomi düzelmez!
Faiz ve taviz maliyetli borçlanma, vatandaşa vergi salma ve harç-haraç kesme devri kapandı; Milli Para devri açıldı.
Borç aldık, vergi saldık, ceza kestik; taşıma su ile değirmen döndürdük. Ne oldu?
Faiz ve taviz maliyetli borç para suyunu çekti. Bu süreçte öz sermayemiz, işletmelerimiz, kaynaklarımız ve madenlerimiz de karşılıksız "hard currency"ler karşılığında kelepir fiyatına elimizden çıktı. Devlet ve millet sadece ekonomik açıdan değil, Her bakımdan köşeye sıkıştık; kimse para vermez oldu. Kurtlar sofrasına konduk, başımıza, etrafımıza üşüştüler.
Türkiye'nin toplam dış borcu 448.4 milyar dolar… Bir o kadar da iç borç.
Dış borcun 306 milyar doları özel sektöre, 137 milyar doları kamuya, 5.5 milyar doları ise Merkez Bankası'na (TCMB) ait.
Borcun yüzde 78'lik kısmı döviz cinsinden… İki yıl önce Temmuz ayı Dolar kuru, 3.52 TL'ydi, bugün Dolar kuru 5.7 TL.
Dolar kâğıtçılığıyla vatandaşın emek ve geliri yarı yarına havaya uçmadı sadece; devletin de borcu durduğu yerde ikiye katlandı, faiz katlandı.
Maliye Bakanlığı, 2019 yılı için 118,1 milyar lirası anapara ve 106,7 milyar lirası faiz olmak üzere 224,8 milyar liralık borç servisi gerçekleştirilmesini öngörüyor.
Kamu Borç Yönetimi 2019 yılı Haziran raporuna göre; 2019'da Ocak 6.575 TL, Şubat 14.783 TL, Mart 11.222 TL, Nisan 4.519 TL, Mayıs 8.479 TL faiz ödedik... Ortalama aylık 9-10 milyar TL faiz ödüyoruz. Yıllık toplamı 120-130 milyar TL'yi buluyor.
Sadece bu yılık faiz rakamı nereye mi tekabül ediyor?
Düşünün; 2019 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi 48.7 milyar TL,
Milli Savunma Bakanlığı bütçesi 46. 4 milyar TL,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesi 7. 7 milyar TL,
Tarım ve Orman Bakanlığının bütçesi 23. 7 milyar TL,
Adalet Bakanlığı bütçesi 17.7 milyar TL.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Bütçesi 2 milyar TL
Devletin bir yılda içteki ve dıştaki para babalarına ödediği faiz, 6 tane en temel bakanlığını bir yıllık tüm bütçelerini sıfırlıyor, ödenen faiz 6 tane bakanlığın kasasını tamtakır hale getiriyor… MB başkanı ne yapsın!
Değil Merkez Bankasının başına, Türkiye'nin başına Dünya Bankası başkanını getirseniz; şu kapitalist sistemde yapabileceği hiçbir şey yoktur… Türkiye'yi batmaktan kurtaramaz.
Ama kurtuluş için gerekli çözümler var.
Devlet ve milletin emek, üretim, hizmet, bilgi ve kaynakları karşılığında devreye konacak Milli Para gerekiyor. Milli para ile acilen tüketicinin desteklenmesi ve piyasanın canlandırılması gerekiyor.
Hesabı, kitabı, formülü, balansı var bunun.
Bu işin hocası, doktoru Prof. Dr. Haydar Baş… Çözümü de, O'nun tüketim eksenli bir analizle ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ve Milli para sistemi.
Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya gibi BRICS üyeleri ve Asya ülkeleri bu gerçeğin küresel ve evrensel çapta ispatıdır.
Prof. Dr. Baş'tan Milli para lafını aşırarak vird gibi tekrar edip durmakla para milli para olmaz, ekonomi de düzelmez. Kasap da çok mahir bir bıçakçı diye, cerrah olmaz; cerrahlık hasta kasapa teslim edilmez… Aklın ve ilmin yolu bu.
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019