Ehl-i Beyt'i sevmek Allah'ın ve Peygamberimizin emridir. Yani her iman ehli için Ehl-i Beyt'i sevmek, farzdır.
Sevgi nedir, sevginin miktarı, ölçüsü var mıdır? Neye göre ve nasıl sevmeli gibi sorularının cevapları çoktur.
Ama Ehl-i Beyt'i sevmenin nasılı da, ölçüsü de, tartısı da bellidir. Nedir o ölçü? Mahluk olan her şeyden ve her kişiden daha çok sevmek.
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) "Sizden biriniz, beni, kendisinden, annesinden, babasından, çoluk çocuğundan ve herkesten daha çok sevmedikçe gerçek manasıyla iman etmiş olmaz" buyurur.
Ya Ehl-i Beyt?
Ehl-i Beyt hakkındaki binlerce hadisten birer tane hatırlayalım:
Hz. Aişe'den şöyle nakledilir: "O (Ali), Resulüllah'ın yanında insanların en sevimlisiydi. Ben, Resulüllah'ın, O'nu, Fâtımâ'yı, Hasan ve Hüseyin'i elbisesinin altına aldığını ve sonra "Allah'ım, bunlar, Benim Ehl-i Beyt'imdir" dediğini gördüm."
"Fatıma, Benden bir parçadır. Onu üzen, beni üzmüş olur. Onu mutlu eden, beni mutlu etmiş olur. Kıyamet günü tüm soy sop bağları kesilmiş olur, ancak benimle soy sop bağları olanların bağı kesilmez."
"Ali, Bendendir, Ben de, O'ndanım. O'nu seven, Beni sevendir, O'na düşman olan, Bana düşmandır. Hiç şüphesiz melekler, O'nun muhabbetiyle Allah'a yakınlaşmaktadırlar."
"Hasan ile Hüseyin Benim oğullarımdır. Kim, onları severse Beni sever. Kim, Beni severse Allah, onu sever. Allah, kimi severse onu cennete koyar.
Kim, o ikisinden nefret ederse Benden nefret etmiş olur. Kim, Benden nefret ederse Allah, ondan nefret eder. Allah, kimden nefret ederse onu cehennemine koyar."
Peki, Ehl-i Beyt için Yüce Allah ne diyor?
"Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt'ten her çeşit pislik ve kötülüğü giderip sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzab Sûresi, 33).
"De ki: Ben buna (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." (Şura, 23).
"Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya girişirse, de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de Allah'ın laneti, yalancıların üzerine olsun." (Âl-i İmran, 61).
Ehl-i Beyt bu. Allah'ın sevip, seçip, maddi ve manevi eksikliklerden temizlediği, imana ölçü, kendisine yakınlaşmaya vesile kıldığı 5 masum insan ve onların soyundan devam eden hak imamlar.
'Ben, Hz. Peygambere bakarım, O'nu ölçü kabul ederim' diyenler yakarıdaki ayet ve hadislere muhalefet etmiştir. Ayet ve hadise muhalefete edenlerin durumu malumdur.
Ehl-i Beyt nasıl sevilmelidir, sorusunun en güzel örneklerinden birisi Fâtıma binti Hizzam el-Kilabî'ye annemizdir.
Kendisi, İmam Ali Efendimizin ikinci eşidir. İmam Ali, Hz. Fatıma Annemizin vefatından sonra onun ile evlendi.
Onun adı da Fatıma idi ve O, öylesine mübarek ve Ehl-i Beyt'e hürmetkâr bir kadındı ki, İmam Ali Efendimize, 'Hasan, Hüseyin ve Zeynep annelerini hatırlayıp, üzülmesinler' diye kendisine ismiyle hitap etmemesini istemiştir.
Ümmü'l-Benin, Ehl-i Beyt evlatlarını, kendi evladı gibi sahip çıkmış ve onları her şeyden çok sevmiştir. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb onun elinde büyümüşlerdir.
Bu evlilikten Abbas, Abdullah, Ca'fer ve Osman adlı dört çocuk dünyaya geldi. Bundan dolayı Fâtıma'ya Ümmü'l-Benin (Oğullar Anası) denmiştir.
Bu çocuklar cesaret ve kahramanlıkları ile meşhurlardı. Dördü de Kerbela'da Hz. Hüseyin'in yanında şehid oldular. Şehit olduklarında Alemdar Abbas 34 yaşında, Abdullah 25 yaşında, Osman 21 yaşında, Ca'fer ise 19 yaşındaydı.
Abbas, Ebu'l-Fazl olarak bilinen Hz. Hüseyin'in Kerbela'daki sancaktarı Alemdar Abbas'tır.
Hüseyin'e ne oldu? Bana O'ndan haber ver!
Muhammed Rıza Yektaî, "Ümmü'l-Benin" adlı eserinde şöyle yazar:
"Kerbela dönüşünde kafile Medine'ye gelince İmam Zeynelâbidin yanında bulunan adamı Beşir'e, 'Ey Beşir! Medine'ye gir ve Hüseyin'in şehadet olayını herkese haber ver' dedi.
Beşir atına binerek Medine'ye girerken, Mescid-i Nebi yolunda Ümmü'l-Benin'le karşılaşıyor.
Ümmü'l-Benin, Beşir'e soruyor: 'Kerbela'dan ne haber var?'
Beşir, 'Allah sabır versin sana, Abbas öldürüldü' deyince, Ümmü'l-Benin yine soruyor: 'Kerbela'dan ne haber var?'
Beşir bu kez, 'Allah sana sabır versin Abdullah da şehid oldu' diyor.
Ümmü'l-Benin tekrar soruyor: 'Kerbela'dan haber var mı?'
Beşir, 'Ca'fer de şehid oldu' diyor.
Ümmü'l-Benin ısrarla yine soruyor: 'Beşir Kerbela'dan bir haber var mı diye soruyorum sana!'
Beşir, 'Osman da şehid oldu' deyince. Ümmü'l-Benin bu kez yüksek sesle bağırıyor:
'Benim evlatlarım ve gökyüzünün altındaki her şey Hüseyin'e feda olsun! Hüseyin'den bir haber var mı?'
Hüseyin'in şehid olduğunu öğrenince, 'İşte şimdi kalbimi parçaladın' diyor."
Ümmü'l-Benin, Hicret'in 64. senesinde Medine'de vefat etmiştir. Kabri Baki mezarlığındadır.
Rabbim, bizlere de o mübarek insan gibi Ehl-i Beyt'i sevmeyi nasip eylesin. (Amin)
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- Siyasetin gündeminde sen yoksun kardeşim / 16.11.2024
- İİT-İsrail ve Erdoğan / 15.11.2024
- MHP ile başlatılan süpernova / 14.11.2024
- Sayın Erdoğan’ın 10 Kasım açıklamaları / 13.11.2024
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -2- / 11.11.2024
- Atatürk çok büyük bir adammış vesselam -1- / 10.11.2024