Başlığı Mehmet Akif'ten ödünç aldım.
17 Şubat 1921… İlk ve tek milli marşımızın şiirinin yazıldığı tarih. Dün yüzüncü yılıydı. Bir ulusun verdiği İstiklal Savaşı'nın özeti ve destansı anlatımıydı bu. Bir duayı da beraberinde getiriyordu: Allah (c.c) bir daha bu marşı yazdırmasın!
Şu mübarek kandil gününde, tüm insanlığa öğüt olan duaya yüreğimizle katılıyor ve âmin diyoruz.
Rahmetin bol olsun Mehmet Akif Ersoy derken sözlerine kulak verelim:
"İstiklal Marşı… O günler ne samimi ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının ifadesidir. Bin bir fecayi karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde halas dakikaları beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!"
Her gerçek Müslüman ve vatansever insan gibi, Mehmet Akif Ersoy da antiemperyalist bir kişiydi. "Ehlisalib (Haçlılar)" olarak nitelendirdiği emperyalist devletlere karşı şöyle haykırmıştı:
"Tükürün Ehl-i salibin o hayâsız yüzüne
Tükürün, onların asla güvenilmez sözüne.
Medeniyyet denilen maskara mahlûku görün
Tükürün, maskeli vicdanına asrın, tükürün."
Yaşasaydı, asla AB (Avrupa Birliği) yanlısı olmayacağından eminim.
Müdafaa-i Hukuk hareketi içinde olmuş, Milli Mücadele'de Anadolu'da verdiği vaaz ve hutbelerle halkı aydınlatmış, bilinçlendirmiştir.
Kastamonu'da bir ay kalan Mehmet Akif ve Sebilürreşad dergisinin müdürü Eşref Edip, dergiyi Ankara'ya taşıdıklarında Mustafa Kemal'le karşılaştılar. Mustafa Kemal, "Kastamonu'daki vatanperverane çalışmalarınızdan çok memnun oldum. Sevr Antlaşması'nın memleket için ne feci bir idam hükmü olduğunu Sebilürreşad kadar hiçbir gazete memlekete anlatamadı. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşad'ın büyük hizmeti oldu. Her ikinize de özellikle teşekkür ederim" dedi.
Mehmet Akif, ünlü Sevr hutbesinde şöyle diyordu: "Ey cemaat, gözünüzü açınız, ibret alınız. Artık kime hizmet ettiğimizi, kimin hesabına birbirimizin gırtlağına sarıldığımızı anlamak zamanı zannediyorum ki gelmiştir. Allah rızası için olsun aklımızı başımıza toplayalım. Çünkü böyle düşman hesabına çalışarak elimizde kalan şu bir avuç toprağı da verecek olursak, çekilip gitmek için arka tarafta bir karış yerimiz yoktur. Şimdiye kadar düşmana kaptırdığımız koca koca memleketlerin halkı hicret edecek yer bulabilmişlerdi. Biz öyle bir akıbete mahkûm olursak, başımızı sokacak bir delik bulamayız… Sevr bizim için Avrupa'nın hazırladığı bir ölüm fermanıdır. Onların bu tertiplerini başlarına çarpacağız. Zafer bizimdir."
Merhumun hutbesi bugün için de geçerliliğini korumaktadır. Yeter ki ders alalım!
Hayırlı kandiller ve hayırlı dersler dileğiyle…
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023