Hz. Hacer'le, oğlu Hz. İsmail (as)'in "Hicr" (Kâbe'nin kuzey cephesinde yarım duvar ile çevrili mekân) mevkiine defnedildiği rivayet edilir. Hicr-i İsmail, Kâbe-i Muazzama'nın kuzey cephesinde bulunan bir sahanın ismidir. Bu duvarla Kâbe-i Muazzama arasında kalan sahaya Hicr-i İsmail denilir.
Hz. İsmail (a.s.) Rabbine Mekke'nin çok sıcak oluşundan şikâyet etti. Cenabı Allah da ona şöyle vahyetti : "Ben sana Hatim'de Cennet'ten bir kapı açıyorum, kıyamete kadar o kapıdan sana ferahlık gelecektir." Bugün hatim kısmına geldiğimizde bu ferahlığın herkes şahididir ve bu serinliği yaşamaktadır.
Hz. Hacer annemiz İslam tarihine adını teslimiyetiyle ve tevekkülüyle yazdırmış, büyük hanımefendidir. Her gün namazlarımızda andığımız İbrahim Ailesinin Hanım kahramanıdır. Bir hizmetçi kadın olan Hz. Hacer annemiz imanı ve teslimiyetiyle öyle yücelmiştir ki, Hz. İbrahim'in alnındaki Muhammedi Nur'a mirasçı bir evlat dünyaya getirmiştir.
Hz. İbrahim'in karısı Sare'den uzun bir zamandan beri çocuğu olmamıştır. Bununla birlikte Hz. İbrahim takdire rıza gösterip sabretmiştir. Hz. Hacer anamız, Hz. İbrahim (a.s) ile evlendikten sonra, Cenâb-ı Hak onlara Hz. İsmail'i ihsan etmiştir. Ancak yıllarca evlât hasretiyle yanıp tutuşan Hz. İbrahim'in ilk eşi Sare annemiz, Hacer'i kıskanmaya ve çekememeye başlar. Hz. İbrahim'e (a.s) bir evlât verememiş olması kendisini son derece üzmektedir. Hacer'i uzaklaştırmanın yollarını aramaya başlar. Nihayet Hz. İbrahim'den onları başka bir yere götürmesini ister. Hz. İbrahim bir süre tereddüt geçirmiş, ancak Cenâb-ı Hak da vahiy yoluyla izin verince Hacer ve oğlu İsmail'i alan Hz. İbrahim, eşi ve çocuğunu Mekke yakınlarına götürmüştür.
Bu kıskançlık olayında Hz. İbrahim Efendimiz Hz. Hacer annemize kulaklara küpe olacak şu manidar sözü söylemiştir. "Kıskançlık ateşi Nemrut'un beni attığı ateşten daha yakıcıdır…"
Hz. İbrahim (a.s.) bunun üzerine hanımı Hacer ve oğlu İsmâil (a.s)'ı yanına alarak yola çıktı. Uzun bir yolculuktan sonra nihâyet Mekke'ye vardılar. O tarihte Mekke'de hiç kimse yoktu. İçecek su bile yoktu. İbrahim (a.s) hanımı Hacer ve oğlu İsmâil (a.s)'ı buraya bıraktı. Yanlarında yalnız bir su kırbası ve biraz hurma vardı. Sonra İbrahim (a.s) Şam'a gitmek üzere geri döndü. Hacer onun peşine takıldı ve "Ey İbrahim, bizi bu ıssız yere bırakıp nereye gidiyorsun? Bizi kime teslim ediyorsun" gibi sorular sordu.
Defalarca böyle soruları sormasına rağmen, İbrahim (a.s) dönüp bakmadı. Nihayet (a.s); "Yoksa bunu sana Allah mı emretti?" diye sorunca, İbrahim (a.s) "Evet, Allah emretti" diye cevap verdi. O zaman Hacer; "Öyle ise git. Allah bize yeter. O bizi korur" dedi. İbrahim (a.s) onları şimdiki zemzem kuyusunun üst tarafında ve Kâbe'nin yerinin yukarısında bulunan bir ağacın altında bırakmıştı.
İbrahim (a.s) onları bırakıp giderken, Mekke'nin üstündeki "Seniyye" denilen yüksek bir yerde durdu. Kâbe tarafına döndü. Ellerini açarak dua etti. Yüce Allah Kur'an'da onun şöyle dua ettiğini haber vermiştir: "Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, senin Beytinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı kılsınlar diye (böyle yaptım). Artık sen de insanlardan bir takım gönülleri, onları sever (onlara koşar) yap ve onları çeşitli meyvelerle besle ki (sana) şükretsinler" (İbrahim, 14/37).
Bir müddet sonra Hacer'in yiyeceği ve içeceği bitti. Susuzluktan halsiz bir hale düştü. Haliyle sütü de kesildi. Çocuğu İsmail (a.s) açlıktan kıvranmaya başladı. Onun acı halini görmeye dayanamayan annesi Hacer, yanından uzaklaştı. Yanındaki Safâ tepesine çıktı. Belki çevrede birini görürüm diye etrafına baktı. Ondan sonra Merve tepesine geçti. İki tepe arasında yedi defa gidip geldi. İki tepenin arasındaki çukur yeri koşarak geçiyordu. Hacc ve Umre ibadetinde Safâ ve Merve arasında koşmamız bu hatırayı diri tutmak içindir…
Hacer, çocuğunun halini görmek için döndüğünde, bir ses duydu. "Ey ses sahibi, sesini duyurdun! Eğer sen bize yardım etme kudretine sahip isen, bize yardım et!" diye dua etti. Ondan sonra zemzem kuyusunun yerinde bir meleği (Cebrâil'i) gördü. Cebrâil (a.s) ayağı veya kanadıyla yeri kazıyordu. Onun kazdığı yerden su göründü. Hacer hemen suyu havuz gibi yaptı. Ondan hem içti hem de kırbasına doldurdu. Su alındıkça, yerinden kaynamaya devam etti. Hz. Peygamber Muhammed Mustafa Efendimiz(s.a.a) bu hususta şöyle buyuracaklardır:
"Allah İsmail'in annesi Hacer'e rahmet etsin! O, Zemzem'i kendi haline bıraksaydı, suyun etrafına kum gerip havuz yapmasıydı, muhakkak zemzem akar ve bir ırmak olarak devam ederdi."
Hacer bu sudan içmeye devam etti. Bu su onun hem susuzluğunu hem de açlığını gideriyordu. Çocuğuna da süt emzirip bakıyordu.
İbrahim (a.s)'ın duası, Hacer'in teslimiyeti ve henüz küçük bir bebek olan İsmail (a.s)'ın hatırı için, Yüce Allah zemzemi böyle ortaya çıkardı.
- Allahümme Lebbeyk / 03.02.2025
- Yalancı deccallar / 01.02.2025
- Zalim Nemrut’un ibretlik ölümü / 31.01.2025
- Hz. Hamza / 30.01.2025
- Devletin dini adalettir / 27.01.2025
- Muhtar Sekafi / 25.01.2025
- Namaz dualarının anlamları / 24.01.2025
- Hucr bin Adiyy / 23.01.2025
- İmam Ali efendimizin anneleri / 21.01.2025