Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail aleyhine soykırım davası açarak, insanlık adına çok önemli ve örnek bir hamlede bulundu. Davanın sonucu ne olursa olsun; bu davanın açılmış olması bile barış için bir kazanımdır. ABD ve İngiltere gibi koltuk değneklerine dayanan İsrail için bu beklenmedik dava şok etkisi yaptı.
Soykırım, uluslararası hukukun kabul ettiği bir suç türü. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 9/12/1948 tarih ve 260 A (III) sayılı kararıyla kabul ettiği ve 12/1/1951 tarihinde yürürlüğe giren Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi açıkça bu eylemin bir uluslararası hukuk suçu olduğunu bildirmektedir.
Soykırım suçunun tanımında belirleyici öğe, ulus, din, soy ya da ırk özellikleri üzerine oluşan bir grubun tamamen ya da kısmen yok edilmesi amacı olmaktadır. Bu çerçevede soykırım suçunun oluşabilmesi için yok etme özel kastının varlığı esastır. Dolayısıyla, yalnızca bir topluluğu yok etme niyetiyle gerçekleştirilen aşağıdaki eylemler, Soykırım Sözleşmesi çerçevesinde, soykırım suçu oluşturan eylemler olarak değerlendirilmektedir:
-İlgili grup üyelerinin öldürülmesi,
-İlgili grup üyelerinin fiziksel ya da ruhsal sağlıklarına ağır zararlar verilmesi,
-İlgili grup üyelerinin fizik varlıklarının ortadan kalkmasına neden olacak koşullar altına konulması,
-İlgili grupta doğumlara engel olacak önlemlerin alınması,
-Bir grubun çocuklarının zorla başka bir gruba nakledilmesi.
Saydığımız bu eylemlerden birini bizzat gerçekleştiren, gerçekleştirilmesi için anlaşan, doğrudan ve kamuya yönelik olarak bu tür eylemleri özendiren, bu tür eylemlere niyet eden ya da suça katılan herkesin, ister yönetici, isterse resmi görevli ya da görevli olmayan bir kişi olsun, cezalandırılması gerekmektedir.
Soykırım suçu işleyen bireylerin yargılanması ve cezalandırılması, ilke olarak, suçun işlendiği ülke devletinin yetkisine girmektedir. Soykırım Sözleşmesine taraf devletler bu konuda gerekli yasal önlemler almayı yükümlenmiştir.
Sözleşme tarafı yargı yetkisi kapsamında ele alınması olgusu son yıllarda aşılmıştır. Nitekim eski Yugoslavya ve Ruanda'daki olayların suç zanlılarını yargılamak üzere kurulmuş bulunan iki uluslararası mahkemenin statüleri ile Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü çerçevesinde, anılan mahkemelerin yargı yetkisi kapsamında değerlendirilmektedir.
Soykırım suçunun failleri sorununa gelince, Soykırım Sözleşmesi hükümlerinden bunların gerçek kişiler olacağı açıktır. Buna karşılık, soykırım suçunun faillerinin tüzel kişiler (devlet anlamında) olup olamayacağı sorunu konusunda hem 1948 sözleşmesinin tartışılması hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsünün tartışılması sırasında bir sonuca varılamamıştır. Soykırım suçunun failinin devletler olup olamayacağı sorununda ise, Uluslararası Adalet Divanı ilk olarak Bosna-Hersek davasında bir devletin yöneticileri ve kamu görevlileri tarafından işlenecek soykırım suçu nedeniyle ilgili devletin uluslararası sorumlu olabileceğini kabul etmiştir.
Soykırım sözleşmesi gereği sadece İsrail değil, suça katılan ABD ve hempalarının da yargılanması adil olacaktır.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023