Türkiye, ekonomik sorunların ve sıkıntıların had safhaya ulaştığı zor bir dönemde yerel seçime gidiyor. Seçim sürecinde, iktidarın gündem değiştirme çabalarına ve algı oyunlarına karşın, ekonomik sorunlar ve ekonomik kriz halkın gündeminden düşmüyor. Yurttaşın, seçmenin dikkatini ekonomiden uzaklaştırmak üzere iktidar bloku tarafından ortaya atılan 'beka' söylemi ve korku politikaları seçmende yeterince karşılık bulacak mı?
Enflasyonu, yoksulluğu, hayat pahalılığını, işsizliği günlük yaşamında bizzat yaşayan insanımız, öncelikli olarak iş ve aş derdiyle uğraştığını sandığa yansıtacaktır.
21 yıldır yönetimde bulunan siyasal iktidar, elbette ekonomide yaşanan olumsuzlukların temel sorumlusudur. Ülkemiz uzunca bir süredir 'üretim ekonomisi'nden uzaklaşmıştır. İthalat ağırlıklı bir tüketim ekonomisi anlayışı ülkemize egemen olmuştur. Üstelik bu çark dışarıdan alınan borçla döndürülmeye çalışılmıştır.
Bunca yıl sonra gelinen noktada artık deniz tükenmiştir. İşte günümüzde yaşanan ekonomik krizin temelinde bu gerçek vardır. Üstelik sıkıntılar her geçen gün daha da artmaktadır.
Elbette bu ekonomik krizin aşılabilmesi için, ekonomide ve siyasette temel politika değişikliklerine ihtiyaç vardır. En başta da, uzun süredir unutulan, ihmal edilen, üretim ve dayanışma ekonomisine yönelmek gerekmektedir.
Ancak bu temel gerçeklik, belediyelerde göreve gelecek başkanların ekonomi alanında hiçbir şey yapamayacağı anlamına gelmemektedir. Onların da yerel yönetimlerde ortaya koyabilecekleri kendi yerleşim alanlarında hayatı kolaylaştıracak ve vatandaşı rahatlatacak çözümleri olmalıdır.
Ekonomi ile ilgili konuları seçim kampanyalarının başat gündemine oturtmak, muhalefet partilerinin ve adaylarının seçim stratejileri bakımından doğru bir yaklaşım ise de yeterli değildir. Muhalefet ekonomik krizle, işsizlik ve hayat pahalılığı ile yerel yönetimler üzerinden nasıl mücadele edilebileceğinin de pratikte çözümlerini üretmeli ve projelerini hayata geçirmelidir.
Ülkemizin yıllar sonra yeniden tarımsal üretimi canlandırmaya ve kooperatifçiliği keşfetmeye ihtiyacı vardır. Bir zamanlar küçümsenen ve örselenen tarımsal kooperatifçilik hareketi yeniden güçlendirilip ayağa kaldırılmalıdır. Dar gelirli insanların yaşadığı semtlerde tüketim kooperatifleri zincirleri oluşturulmalıdır.
İnanıyoruz ki, bütün bu çözümler ve çabalar, uzun erimde halkın katılımcı örgütlenmesinin ve demokratik toplumcu siyasal anlayışlara yönelmesinin de önünü açacaktır.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023