5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un 8. ve 9. maddelerine dayanarak, Başbakan'ın "kökünü kazıyacağız" tehdidini infaz eden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) işlemi, Türkiye Barolar Birliği tarafından yargıya taşındı; Ankara 15. İdare Mahkemesi TİB'in Twitter'ı yasaklayan kararının uygulamasını durdurdu. Örnek bir karara imza atan İdare Mahkemesi'nin yasağı kaldırma gerekçesi, ifade ve haberleşme özgürlüğü.Bu satırların kaleme alındığı sırada karar henüz kesinleşmemişti; İdare Mahkemesi'nin kararına karşı Danıştay'da itiraz hakkı mevcut?Sonuç ne olur, şimdiden kestirmek mümkün değil; biz mümkün olanı yapmaya çalışalım ve "sosyal medya özgürlüğü"nü yoklayalım:Önce "sosyal medya" kavramına yaklaşalım; internet hizmetleri kapsamındaki Facebook, Youtube, Vikipedi, Twitter gibi platformları içerir. Toplumun geniş kesimlerinin kullandığı özgür bir iletişim alanıdır. Özgürlük de? nereye kadar? Sosyal medyada başlayıp sokaklara ve meydanlara taşan protestolar; ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakları kapsamında nasıl değerlendirilmelidir, bir sınırı var mıdır bu sosyal medya gücünün?Ülke açısından iletişim araçlarının hukukî statüsü, özellikle de internet ortamına ilişkin yasal düzenleme, pek çok eleştiriyi de beraberinde getirdi. 5651 sayılı yasanın sosyal medya araçlarını da kapsar şekilde ifade özgürlüğünü âzami derecede sınırlandırdığını, sansüre dâvetiye çıkardığını öne sürenlerin sayısı dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır.Yolsuzluk ve rüşvet ağırlıklı nice gizli kapaklı olayların internetin şeffaf ortamında dolaşıma sokulması, birilerini panikatakla polisiye tedbirler almak durumunda bırakmıştır.Oysa;Devleti temsil eden yönetimin temel hak ve özgürlükler konusunda yükümlülükleri, ödevleri vardır. İfade özgürlüğü ile ilgili olarak devlete pozitif bir yükümlülük, ödev getiren Anayasa'nın 5.maddesi, sosyal medya ile doğrudan ilişkili olarak basın özgürlüğü konusunda pozitif bir yükümlülük getiren 28.maddesi ve san'atsal ifadelerin korunmasına ilişkin yükümlülük getiren 64.maddesi ve de İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 10.maddesi. Sözleşmeye uyacağımızı ülke olarak taahhüt ettiğimizden Anayasa'nın 90.maddesi gereği sözleşme hükümleri iç hukukumuzun bir parçası durumundadır.İfade özgürlüğüne ilişkin olarak oluşan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına göre, bu özgürlük alanı korunmakta, korumanın sadece ifadenin içeriği değil, aynı zamanda bilgi veya düşüncelerin dile getirildiği ve aktarıldığı farklı biçim ve araçları da kapsadığı çok açıktır.İnternet üzerinden yapılan yayınlara yasalarla ya da teknik olarak kısıtlamalar getirilmektedir birçok ülkede. Bizde de, yukarıda değindiğimiz 5651 sayılı yasayla sınırlamalar konulmuştur.Yasanın 8.madddesine göre:İntihara yönlendirme, çocukların cinsel istismârı, uyuşturucu madde kullanmayı kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlanması, Atatürk aleyhine işlenen suçlar konusunda erişimin engellenmesi kararı verilebilecektir.Bu hususlardaki erişimi engellemeye katılıyoruz.Katılmadığımız konu "hakkın kötüye kullanılması" ve yetki tecavüzüdür;Şöyle ki, erişimin engellenmesi yargı kararı ile olur.Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), erişimi engelleme kararı veremez;iki istina ile ki, bunlardan biri çocuk pornosu, diğeri de müstehcenlik. Bu iki konuda karar verebilirse de kararlarını 24 saat içinde mahkemenin onayına sunmalıdır.TİB'in idarî yargıya takılan kararı 5651 sayılı yasada belirtilen "çocuk pornosu" ya da "müstehcenlik"le uzaktan yakından ilgisi yoktur. TİB yetkili olmadığı bir konuda sırf Başbakan'ın köşeye sıkıştığı kertede "kökünü kazıyacağım" talimatını yerine getirmiş, yetki gaspında bulunmuştur.Şu anda ekrana düşen bir CNN haberi karşımda duruyor: TİB, Youtube'a erişimi yasaklamış!Yargı bu defa ne diyecek? Son sözü yargıya bırakmadan önce diyeceğimiz odur ki:Sosyal medya özgür bir iletişim alanıdır, kirli çamaşırları olanlara rağmen, özgür niteliği korunabildiği sürece toplumsal yarar sağlayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023