"Birinci Dünya Savaşı, Batı medeniyetine yabancı olan Osmanlı Türklerinin, Avrupa'dan kovulması ve Balkanlar'ın Müslümanlardan temizlenmesi için başlatıldı... Türkleri Avrupa'da bırakmak Batı medeniyetine karşı işlenmiş bir suçtur." Bu sözler AKP'nin "stratejik müttefiki" ABD'nin eski başkanı Roosevelt'e aittir. Gerçekten de Almanların sinsi bir oyunu sayesinde birinci dünya savaşına fiili olarak katılmadığımız halde yenik ilan edildik ve Almanya'dan bile daha büyük kayıplar vererek Avrupa coğrafyasından çekilmek zorunda bırakıldık.Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'da hâkim oldukları toprakları Türklerin elinden alan Batılılar için, alınan bu topraklardan çok daha kıymetli olan Anadolu coğrafyası da mutlaka ama mutlaka Türklerden alınmalıydı. İngiliz Başvekil Lloyd George'un; "Türklerin, şimdi hak istedikleri Anadolu'da nesi var? Orada medeniyet vesikası olarak ne kalmışsa Yunan'ın, Roma'nın, Bizans'ındır Türklerin Anadolu'daki evleri sazdan, kerpiçten ve harabelerden ibarettir. Şimdi böyle bir âlemi ve onun güzel parçalarını Türklere nasıl bırakırsınız?" sözleri Batılılar için Anadolu'nun ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir. Bundan dolayıdır ki, Batılılar son Haçlı seferi olarak değerlendirmenin yanlış olmayacağı bir ittifakla Anadolu'yu işgale başladılar. Atatürk önderliğindeki Türkiye'nin kuvayı milliye şahlanışına çarpan Batı, büyük bir hayal kırıklığına uğrayacak ve amacına ulaşamamış olmanın verdiği eziklikle Lozan anlaşmasını imzalayarak Türk'ün bükemediği elini öpecekti. Lozan'da Amerikan görüşmecilerinin başkanı Grew, "Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok daha fazlasını, Türklere verdiğimizin belgesidir" diyerek Lozan'ın bir son olmayacağını ifade etmişti.Batı, Kurtuluş savaşı neticesinde Türk milletinin önünde eğildi, ama bu yenilgi Batılıları amaçlarından vazgeçirmedi. Bilakis daha da hırslandırdı. Lozan'ı içine sindiremeyen Batı, mertçe bir savaşla Türkleri yenemeyeceğini anlamış ve büyük strateji değişikliğine gitmiştir. Bundan dolayıdır ki, Osmanlı'yı parçalamakta başarı gösterdikleri metoda daha da sıkı bir şekilde sarıldılar. Yeni Lawrence'lar ve Humper'lar yetiştirip özellikle Anadolu'ya olmak üzere bütün Müslüman coğrafyaya yerleştirdiler. Günümüzde Vatikan'ın ortaya attığı dinler arası diyalog fikrinin savunuculuğunu ve taşeronluğunu yapanlar, isimleri ve konumları ne olursa olsun günümüzün Lawrence ve Humper'larıdır.Batının Türk milletine karşı yönlendirdiği ve beslediği terör birbirinden bağımsız gibi görünen ama birbirine son derece bağımlı olan iki farklı yöntem izlemektedir.1. Kültürel terör: Kültürel terörle Batı, Türk milletini yozlaştırmaya, Türk kimliğinden ve İslam inancından koparmaya çalışmaktadır. Türk milletinin inancı ve Türk kimliği, bir milli direnç oluşturduğundan Batının gelecekte planladığı Anadolu'yu işgal sürecinin önündeki en büyük engel bu sayede şimdiden ortadan kaldırılmaktadır. Dinler arası diyalog bu çerçevede değerlendirilecek bir kültürel terördür.2. Silahlı terör: Batı kültürel terörle yapamadığı pek çok şeyi PKK terör örgütü gibi beslediği ve örgütlediği eli kanlı örgütlerle yapmaktadır. Türk siyaseti, terör örgütlerinin eylemleriyle yönlendirilmekte ve BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın deyimiyle Türk milletini oluşturan ve aynı sülalenin evlatları mesabesinde olan Türk'le Kürt'ün arasına fitne tohumları ekilmiştir. Günümüz konjonktürüne bakıldığında silahlı terörle gelinen nokta ortadadır. Silahlı ya da kültürel hangi şekliyle olursa olsun terör, Batılıların sürekli olarak kullandıkları bir yöntem olmuştur. Osmanlı'dan Ortadoğu'nun koparılması için başta İngilizler olmak üzere Batı, terörü kullanmamış mıydı? Bundan dolayıdır ki terör, Batılı devletlerin en önemli gizli silahıdır. Batılıların tarafından bir silah olarak kullanılan teröre çözüm kesinlikle o silahın karşısında AKP hükümetinin yaptığı gibi diz çökmek değildir. Çözüm, onurlu bir milli duruş ortaya koymak ve her zamankinden çok daha fazla birlik ve beraberlik içerisinde olmaktan geçmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024