Baharın gelmesi ile sokaklar daha da bir kalabalık İstanbul'da. Hani değim yerindeyse 72 millet bir arada. Bir koşturmaca, bir telaş içinde akıp, gidiyor kalabalıklar. Kılık-kıyafeti, rengi, fikri, zikri farklı olsa da, aynı olsa da el ele tutuşmuşçasına gidiyorlar. Ama nereye?
Nasıl anladın, diye soran olabilir! Çok basit. Çünkü hemen hepsi ile yüz yüze gelip, hafif de olsa omuz çarpıyordum. Çünkü ben, onların gittiği istikametin tersine gidiyordum. Ama nereye?
Soru bu; nereye gidiyoruz? Bu sorunun cevabı çok az insanın umurunda.
Çoğunluğun ise gündem sırasında bile değil. Bir koşturmaca içerisinde insanımız. Sona doğru koştuğunun farkında olmadan koşuyor. Zevk aldığını zannediyor, mutlu olduğunu zannediyor ama kendini unutmuş, ailesini unutmuş, çevresini unutmuş ve ısrar ediyor, 'ben mutluyum' diyor.
Sen mutlu değilsin. Öylesine esir olmuşsun ki, efendin (nefsin) sana, kim sorarsa 'mutluyum' cevabını vermeyi emretmiş. Sen de o emri yerine getiriyorsun. Bu senin gerçeğin değil. Nefsinin arzularına uymuş, bütün ölçülerini bu uğurda göz kırpmadan verecek veya öteleyecek bir hale gelmişsin ve 'mutluyum' diyorsun.
Yalan söylüyorsun. Çünkü nereden geldiğini unuttun ve mutlak olarak nereye gideceğini de hatırlamak istemiyorsun? Sanal bir dünya kurmuşsun. Heveslerin, ihtirasların, dünyalık istek ve heyecanlar ile meşgulsün. Uzun hedeflerin ve kendini inkar edercesine kurduğun hayaller var. Bu meşguliyet içerisinde kendini mutlu sanıyorsun.
Hiç düşündün mü, kendin ile barışık mısın? İnsanlar ile (zikri, fikri, ideolojisi, yaşam tarzı vs.) barışık mısın? En önemlisi seni yaradan ile aran nasıl? O Yüce Yaradan ile iletişime (Kur'an, zikir ve ibadet-ü taat ile) hiç geçtin mi?
Hayır, diyorsan silkelen, kendine gel. Gönlünün siyahlığı seni ürkütmesin, umutsuzluğa itmesin. Hz. Mevlana'dan hiç duymadın mı? "Kömür siyahtır. Ateş ise kırmızı. Ateşe giren kömür bir müddet sonra kızıllaşır ve ateşin rengini alır."
Gönül ehline elini uzat. O ateşe gir. En azından adım at. At ki, aşk ateşi ile gönlün siyahlıktan kurtulsun, sevgilinin rengine dönsün. Böylece ölümsüzlüğü keşfet.
Bir gönül ehli ne diyor biliyor musun?
"Çok uzun yaşamayı arzu ediyorsan insanların gönüllerini kırma. Kimseyi incitmeyen, kırmayan daima uzun ömürlü olur.
Allah'ın (c.c) sana verdiği şeyle hoşnut ol. Çünkü bu derhal Rabbinin rızasını hasıl eder. Varlıklı olan bir kimseyi kıskanma, bu sana üzüntü verir, onu da sevinç içinde bırakır?
Her zaman insanların iyiliğini iste ve iyilik yapmak için çalış. İşte o vakit güven içinde olursun. Birinin kötü olmasını istersen gam çekmekten adeta eriyip, bitersin. Eğer başkalarının iyiliğini dilersen, sen de hiçbir kötülük görmezsin?
İyilerden ol ve iyilik yapmak için çalış. İyi bir insanı da gönlünden çıkarma. İyi olanlar için herkes dirlik ve sağlık ister. Kötü kişiler için ise bütün âlemdeki varlıklar ölüm dilerler?
Kendin beğenmediğin bir şeyi başkasına layık görme. Çünkü yılanı zararından ötürü öldürmek vaciptir. Kinine yenilip, kimsenin evini yıkma. Kötülük eden kötülük bulur. Gönlünü yetimlerin malıyla hoş etme. Çünkü bu sonunda hem malının, hem de canının eksilmesine sebep olur.
Sen, Rabbinin yarattıkları ile iyi geçin ve onlara tatlı sözler söyle. Çünkü kan, terbiye ile güzel kokulu misk haline gelir. Sertlik göstermekten ve sert huyluluktan vazgeç. Alçakgönüllülüğü ve güler yüzlülüğü huy edin.
Herkese kaşlarını çatma, yaradılıştan ekşi yüzlü olmaktan daha kötü ne olabilir? ? En kızgın olduğun zaman bile öfkeni yen. Çünkü mümine yumuşak huyluluk yaraşır. Kolunun kuvvetine aldanma, zira senden kuvvetli kollar vardır."
Ey Akın! Duy bunları ve yaşa ki, mutlu olasın?
Nasıl anladın, diye soran olabilir! Çok basit. Çünkü hemen hepsi ile yüz yüze gelip, hafif de olsa omuz çarpıyordum. Çünkü ben, onların gittiği istikametin tersine gidiyordum. Ama nereye?
Soru bu; nereye gidiyoruz? Bu sorunun cevabı çok az insanın umurunda.
Çoğunluğun ise gündem sırasında bile değil. Bir koşturmaca içerisinde insanımız. Sona doğru koştuğunun farkında olmadan koşuyor. Zevk aldığını zannediyor, mutlu olduğunu zannediyor ama kendini unutmuş, ailesini unutmuş, çevresini unutmuş ve ısrar ediyor, 'ben mutluyum' diyor.
Sen mutlu değilsin. Öylesine esir olmuşsun ki, efendin (nefsin) sana, kim sorarsa 'mutluyum' cevabını vermeyi emretmiş. Sen de o emri yerine getiriyorsun. Bu senin gerçeğin değil. Nefsinin arzularına uymuş, bütün ölçülerini bu uğurda göz kırpmadan verecek veya öteleyecek bir hale gelmişsin ve 'mutluyum' diyorsun.
Yalan söylüyorsun. Çünkü nereden geldiğini unuttun ve mutlak olarak nereye gideceğini de hatırlamak istemiyorsun? Sanal bir dünya kurmuşsun. Heveslerin, ihtirasların, dünyalık istek ve heyecanlar ile meşgulsün. Uzun hedeflerin ve kendini inkar edercesine kurduğun hayaller var. Bu meşguliyet içerisinde kendini mutlu sanıyorsun.
Hiç düşündün mü, kendin ile barışık mısın? İnsanlar ile (zikri, fikri, ideolojisi, yaşam tarzı vs.) barışık mısın? En önemlisi seni yaradan ile aran nasıl? O Yüce Yaradan ile iletişime (Kur'an, zikir ve ibadet-ü taat ile) hiç geçtin mi?
Hayır, diyorsan silkelen, kendine gel. Gönlünün siyahlığı seni ürkütmesin, umutsuzluğa itmesin. Hz. Mevlana'dan hiç duymadın mı? "Kömür siyahtır. Ateş ise kırmızı. Ateşe giren kömür bir müddet sonra kızıllaşır ve ateşin rengini alır."
Gönül ehline elini uzat. O ateşe gir. En azından adım at. At ki, aşk ateşi ile gönlün siyahlıktan kurtulsun, sevgilinin rengine dönsün. Böylece ölümsüzlüğü keşfet.
Bir gönül ehli ne diyor biliyor musun?
"Çok uzun yaşamayı arzu ediyorsan insanların gönüllerini kırma. Kimseyi incitmeyen, kırmayan daima uzun ömürlü olur.
Allah'ın (c.c) sana verdiği şeyle hoşnut ol. Çünkü bu derhal Rabbinin rızasını hasıl eder. Varlıklı olan bir kimseyi kıskanma, bu sana üzüntü verir, onu da sevinç içinde bırakır?
Her zaman insanların iyiliğini iste ve iyilik yapmak için çalış. İşte o vakit güven içinde olursun. Birinin kötü olmasını istersen gam çekmekten adeta eriyip, bitersin. Eğer başkalarının iyiliğini dilersen, sen de hiçbir kötülük görmezsin?
İyilerden ol ve iyilik yapmak için çalış. İyi bir insanı da gönlünden çıkarma. İyi olanlar için herkes dirlik ve sağlık ister. Kötü kişiler için ise bütün âlemdeki varlıklar ölüm dilerler?
Kendin beğenmediğin bir şeyi başkasına layık görme. Çünkü yılanı zararından ötürü öldürmek vaciptir. Kinine yenilip, kimsenin evini yıkma. Kötülük eden kötülük bulur. Gönlünü yetimlerin malıyla hoş etme. Çünkü bu sonunda hem malının, hem de canının eksilmesine sebep olur.
Sen, Rabbinin yarattıkları ile iyi geçin ve onlara tatlı sözler söyle. Çünkü kan, terbiye ile güzel kokulu misk haline gelir. Sertlik göstermekten ve sert huyluluktan vazgeç. Alçakgönüllülüğü ve güler yüzlülüğü huy edin.
Herkese kaşlarını çatma, yaradılıştan ekşi yüzlü olmaktan daha kötü ne olabilir? ? En kızgın olduğun zaman bile öfkeni yen. Çünkü mümine yumuşak huyluluk yaraşır. Kolunun kuvvetine aldanma, zira senden kuvvetli kollar vardır."
Ey Akın! Duy bunları ve yaşa ki, mutlu olasın?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’de rol değişimi / 10.02.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025