Dünkü yazımda "Rahatlamak için Devlet Bahçeli'yi okuyorum" demiştim. Bugün Sayın Bahçeli'nin 'Yeni Türkiye' hakkındaki tespitlerini bir hatırlayalım:
"Yeni Türkiye ezberi, AKP'nin tutulduğu iflah olmaz bir hastalıktır. Buradaki maksat rejim değişikliği ve kurucu değerlerin erozyonudur.
AKP'nin yenisinden; yutulmuş, emperyal yamyamlara yem olmuş ve eğer adına Türkiye denirse, özünden sapmış bir ülke çıkacaktır.
Yeni Türkiye; tarihinden kopmuş, kimliğine yüz çevirmiş, milli kültürüne yabancılaşmış, Türk'e hayat hakkı tanımayan edilgen, pasif ve onun bunun eline bakan teslim olmuş bir ülkesidir.
Yeni Türkiye mahcup olmuş, ortak inançları kaybolmuş, süngüsü düşük, itibarı ve saygınlığı darbelenmiş ezik ve köhnemiş bir ülkedir.
İmralı canisinin özgür kalacağı, PKK'nın siyasete taşınacağı, vatan hainliğinin, bayrak düşmanlığının ödüllendirileceği tükenmiş bir ülke gerçeğidir.
Yeni Türkiye; Türk milletine düşmanlık sırasına girmiş ne kadar mihrak varsa terfi ve rütbe alacağı, para ve servete boğulacağı, milliyetçiliğin kuruyacağı çözülmüş ve çürümüş bir ülke tanzimidir.
Yeni Türkiye; çözüm diyerek PKK'ya teslim olmuş, barış diyerek dağılmaya çanak tutmuş, yeni anayasa diyerek parçalanmaya ve Başkanlık sistemine göz kırpmış odakların eşine az rastlanan bir tuzağıdır.
Yeni Türkiye; yeni bir Mondros, yeniden masaya konulmuş Sevr, yepyeni bir işgal ve özerklikten Kürdistan'a uzanan isyankârlıktır.
Atatürk'ün sesi
Bizim anlayamadığımız taraf, Çankaya'nın manevi varlığından Erdoğan'ın niçin rahatsızlık duyduğudur!
Çankaya, millet ve Cumhuriyet'e mal olmuş milli ve tarihi bir simgedir.
Başbakanlığa tahsis edilecek olması da değersizleştirme ve manevi mevkiini düşürme hazırlığıdır.
Gazi Mustafa Kemal'in Çankaya duvarlardan çınlayan sesi mi Erdoğan'ı gocundurmaktadır?
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir asra yaklaşan birikim ve heybeti mi Erdoğan'ı ürkütmektedir?
Şayet mesele yeni teamül oluşturmak ise, bilinsin ki, Çankaya'yla ilgili tasarrufun adı teamül değil; korsanlık, dayatma, yangından mal kaçırma, aşağılama ve küçümsemedir.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde kişiye bağlı teamüller olmayacak, olamayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin sembolü olan Çankaya'ya oturmamakla geçmişten intikam alınacağı, geçmişin silineceği hesaplanıyorsa; bu devletin kişilerle kaim ve baki olmayacağını hatırlatmayı görev sayarım.
12'inci Cumhurbaşkanı'nın Çankaya'da oturmama kararı kendisinin bileceği bir iştir.
Şimdiden söylüyorum, Milliyetçi Hareket Partisi'nin iktidarında, AKP'ye ait ne kadar yanlış ve marazi uygulama varsa düzeltilecek ve hak yerini bulacaktır.
Yolsuzluk
AKP hükümeti 17-25 Aralığı darbe diyerek savuşturmak için tüm imkan ve gücünü can havliyle seferber etmiştir.
Ahlak adına, adalet adına, iman adına, insanlık adına, inançlarımız adına utanç verici ilişkiler ağı inkar edilmiş, yargı ve emniyet karşı saldırılarla linçe tabi tutulmuştur.
Hırsızlara arka çıkılmış; savcılar, hakimler suçlanmıştır.
Soygunculara kol kanat gerilmiş, hukukun canına okunmuştur.
Rüşvetçiler, kara paracılar, altın kaçakçıları, komisyoncular, havuzcular korumaya alınmış; polis memurları, polis müdürleri hücuma uğramış, mağdur edilmiştir.
Devlet 17-25 Aralık'la birlikte kilitlenmiştir ki, bu kilit henüz açılmamıştır.
AKP, Türkiye'ye ve Türk milletine ihanet etmektedir.
Yeni kurulan Hükümet, PKK'yla müzakereleri hızla ve genişleterek sürdürmektedir.
Artık İmralı canisine sekretarya hizmeti verilmesi bile konuşulmaktadır.
Kandil'le direk temas kurulacağı, dağdaki teröristlerin hayata, eve ve siyasete dönüşü için çalışmaların yoğunlaştırılacağı anlaşılmaktadır.
PKK'lıların, adı af olmayan, pişmanlık beyanı aranmayan; ama gerçekte bal gibi, apaçık af demek olan bir düzenlemeyle dağdan indirilmesi planlanmaktadır.
Medyaya yansıdığına göre, AKP-İmralı-Kandil üçgeninde yapılan görüşmeler 9 maddelik bir yol haritası konusunda anlaşma yapılmasını sağlamıştır.
Bu arada Doğu ve Güneydoğu'nda devlet yoktur.
Şımaran PKK'lı teröristler, canibaşının posterleri ve örgüt paçavraları eşliğinde Ağrı Dağı'nın eteklerinden güpegündüz meydan okumuşlar, temsilen ve sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti'nin mezarını kazmışlardır.
PKK, AKP'nin kalesine gol üstüne gol atmaktadır. Hükümet PKK çarkına kapılmış, bölücülük kapanına kısılmıştır.
İmralı canisi AKP'ye talimatla yasa çıkartacak noktaya gelmiştir. Yeni Türkiye ihanetinin şifreleri, yeni anayasanın muhteviyatı AKP-PKK-İmralı canisi arasındaki diyalog ve müzakerelerle yazılmaktadır.
AKP resmen ve acıklı bir şekilde İmralı canisinin ağzına, PKK'nın gözüne bakar hale gelmiştir.
Türk milleti böyle bir hükümete mecbur ve müstahak değildir." (Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Yapmış Oldukları Basın Toplantısı Konuşması, 6 Eylül 2014)
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025