"Kürt sorunu ne olacak diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur. Bir büyük bir devletiz ve millet olarak bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, Anayasal düzen dahilinde her sorunu, daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz. Bu anlayışla çözüyoruz ve çözeceğiz de…"
20 yıl önce o dönem Başkana olan Erdoğan bu sözleri sarf etmiş, bazı siyasilerin attıkları adımlardan rahatsız olduğunu vurgulayıp, 'bu ülkede ayrımcılığı teşvik edenler, ayrımcılıktan yarar umanlar bir gerçeği bilecekler. Biz yola çıkarken 'Bizim 3 kırmızı çizgimiz var' dedik' diyordu.
Neydi Sayın Erdoğan'ın meşhur 3 kırmızıçizgisi: Etnik milliyetçilik, bölgesel milliyetçiliktir ve Dinsel milliyetçiliktir.
Allah aşına söyleyin, Müslüman olup da bu topraklarda bu başlıklar üzerinden milletimizi karşı karşıya getiren var mıydı?
Var, diyorsanız o Müslüman değildi. Demek ki, bu başlıklar, sözde sorunlar bu milletin bu devletin başlığı ve sorunu değil. Başkalarının başlıkları, sorunları.
Kim o başkaları?
Cevabı Şubat 2004 tarihinde dönemin başkanı Sayın Erdoğan'dan alalım; "Türkiye'nin Orta Doğu'da bir görevi var. Nedir o görev? Biz geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz…
Diyarbakır'ı istiyorum ki şu anda ABD'nin de düşündüğü Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) var ya, 'Genişletilmiş Orta Doğu' yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız, merkez olabilir."
Birkaç yıl sonra inkar
'Diyarbakır'ı BOP yıldızı yapacağız' diyen Sayın Erdoğan, 'Oslo'da PKK ile görüşen arkadaşı' görevlendiği yıllarda ise aynen şöyle diyordu:
"Türkiye'de bir şeyler söyleniyor. 'Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı BOP'un Eş Başkanıdır, oradan çekilsin.' Bunu anlatmak istiyorum. BOP'un amaçları bellidir ve o amaçların içerisinde Türkiye'nin üstlendiği görev de bellidir…
Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar, ABD'nin bir projesidir diye. Bunu ispat ederlerse biz her şeye varız. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar."
Tarihler 200'yi gösteriyordu ve Mesud Barzani; "Kandile atılan her bombayı Musul ve Kerkük'e atılmış sayarız" cümlesine "Kürdistan devletinin 10-15 yıl içerisinde kurulabileceğini' eklemiş ve 'eğer Türkiye Kerkük'e müdahale ederse, biz de Diyarbakır ve Türkiye'deki diğer kentlerle ilgili işlere müdahale ederiz' tehdidini savurmuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Barzani haddine tecavüz etmiştir, haddini aşmıştır. Bu ifadelerle kendini tatmin ediyorsa onu bilemem. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu tür tatminlere ihtiyacı yok…
Barzani bizim muhatabımız olamaz. Bizim şu anda Irak'ın merkezi yönetimi muhatabımızdır.
Barzani terör konusunda tavrını çok açık ortaya koymak durumunda. Şu an kendisi terör örgütüne yataklık yapan durumundadır."
Ve Diyarbakır'da kardeş oldular
Tarihi buluşma, dedikleri (haşa) '1920 ruhuyla hareket ediyoruz' diye açıkladıkları o süreç başlatıldı.
Türkiye cumhuriyetini ve milletimizi alenen tehdit eden Barzani'ye bizzat Erdoğan tarafından kırmızı halı serilmiş, devlet töreni ile karşılanmıştı.
Terörist Şivan Perver'in şarkıları Erdoğan çiftçini duygulandırmıştı.
Duygulananlardan birisi de Barzani idi ve şöyle diyordu: "Bir gün Diyarbakır'da Kürt bayraklarıyla karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Tarihi günler yaşadık. Bu nedenle Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyorum".
Bir kesim AKP'liler ise 'Türkiye, seninle gurur duyuyor' sloganları atıyordu.
O sürecin, o alkışların, övgülerin devlet ve milletimize hangi bedelleri ödettiğini biliyorsunuz.
Devlet Bahçeli'nin o süreçte kullandığı tabir ve kurduğu cümlelerin muhatabını da biliyorsunuz.
Şimdi o iki muhatap bir oldular ve yeniden olmayan sorunu çözmek için planlar yapıyorlar.
Kürt sorunu tabiri kime ait?
Yok, yok. Erdoğan'a ait değil. O 2005 yılında tekrar etti. Peki, kime ait? Cevabı BTP lideri Hüseyin Baş hatırlattı:
"Herkesin ağzında, 'Kürt sorunu' diye bir laf. Biz geçmişi biraz hızlı unutabiliyoruz. Kürt sorunu söylemini bu coğrafyada ilk olarak ortaya atan kişi kimdi biliyor musunuz?
Bunu ilk defa ortaya atan terörist başı Apo'ydu ve bugün siyasiler o Apo'nun söyleminin arkasına takılmış, bütün bir milleti Apo'nun söylemine ikna etmeye çalışıyor ve bu söylem altında bu milletin kardeşliğini bozmaya çalışıyorlar. Peki, Bağımsız Türkiyeliler bu oyuna gelir mi gençler? Gelmez, mümkün değil!
Öcalan'a neden 'bebek katili' deniliyor?
Apo'ya 'bebek katili' deriz. Apo kimin bebeklerini katletti? Apo Kürt köylerine girip Kürt kardeşlerimizin bebeklerini katletti ve bugün Türkiye'de bir 'Kürt sorunu' tırnak içinde varsa o sorunu Apo çıkardı.
O sorunun sorumlusu da Apo'nun kendisiydi ama bugün muhalefetiyle iktidarıyla herkes sözüm ona Kürt sorunu diye bir sorunu kendi sorunu haline getirip peşine takılmış vaziyette…
Apo ne karşılığında silah bırakma çağrısı yapacak?
Şu ana kadar Apo'nun silah bırakma çağrısı yapması karşılığında medyada çok konuşuluyor istediği bir tek şey var; evlenmek! Herhalde evlenmek için bu kadar tatava yapılmaz. Burada meselenin evlenmek olmadığı açık.
Peki, ne karşılığında? 25 yıldır tutsak olan bir kişi hiçbir şey almadan, bir rüya gördü de sabah uyanıp, 'Ya dur ben şu örgüte silah baktırayım mı' diyecek?
Bu işin böyle olmayacağını biz biliyoruz. Kapalı kapılar arkasında ne pazarlıklar yapılıyorsa da onun gün yüzüne çıkmasını istiyoruz. Bütün millet bilsin; ne konuşuyorsunuz, neye anlaşıyorsunuz, ne alıyorsunuz, ne veriyorsunuz bütün millet bilsin. Amerika istiyor diye mi bunu yapıyorsunuz, bu millet onu da bilsin."
Sayın Erdoğan ve Bahçeli'nin her zaman cevap verme özgürlüğü vardır ve kimse bu özgürlüğü kısıtlayamaz!
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025
- Bu ülkeyi fırsatçılar mı yönetiyor? / 16.01.2025
- Sürecin adı belli değil ama sahibi belli / 15.01.2025
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025