'Dünya beşten büyüktür', 'Ey ABD, Ey AB', 'Türkiye, Türkiye'den büyüktür', 'Artık emir alan Türkiye yok, emir veren Türkiye var', 'sadece bölgemizde değil dünyada oyun kurucuyuz' 'dünyanın en çok büyüyen ekonomisine sahibiz, ihracat rekorları kırıyoruz, 'Almanya bizi kıskanıyor', 'ben aynı zamanda iyi bir ekonomistim', 'vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz' gibi nice cümlelerin sahibi Erdoğan adeta 'dünyaya ayar verdik ama pahalı ürün satanlara gücümüz yetmedi' dercesine, 'pahalı ürün satanları boykot edin' çağrısı yaptı.
Boykot edin, diyor da (!) neyi boykot edelim? Elektrik pahalı. Ampulü mü patlatalım? İnternet, doğalgaz pahalı. Komşuya mı yanaşalım?
Bakın! 2024 yılında 19 kez zammın geldiği mutfak tüpleri 2025'e de zam ile başladı ve 12 kg mutfak tüpü son zam ile 950 TL oldu. Gaz mı çıkaralım?
Çay, şeker, sıvı yağ gibi temel tüketim ürünleri yeni yıla zamla girdiler. Sayın Erdoğan'da bunlara tepki gösteriyor. Neyin tepki bu? Sahi ülkeyi fırsatçılar mı yönetiyor?
6 yıl önce tanzim satış çadırları kuran, 'ucuz domates, salatalık' müjdesi veren daha geçen hafta; 'son 22 yılda bu ülkenin ve milletin tüm meselelerini nasıl biz çözdüysek ekonomideki konjonktürel sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz' dedi.
Sonra uzun uzun cümleler kurdu ve son cümlesinde itiraf geldi; 'Vatandaşımızın refah kaybını telafi edeceğiz. Sizlerden sadece biraz daha sabır, metanet ve anlayış istiyoruz'.
Demek ki bu ülkedeki enflasyonun, hayat pahalılığının sebebi fırsatçılar değil 22 yıllık tek parti rejimidir. Fırsatçılar, pahalı ürün satanlar ise sonuçtur.
Sayın Erdoğan, 'boykot' çağrısı yaparken 'ekonomiyi kurtar' diye getirdiği Mehmet Şimşek, batağa yeni sebepler aramaya devam ediyor. Son mazereti kiralar.
Enflasyonu % 44 olarak açıklayıp, aylık kira zammını % 60 olarak belirleyen Ekonomi Bakanı Şimşek dedi ki: "Hayat pahalılığının en önemli nedeni yüksek kiralar". Ne diyelim! Kel başa şimşir tarak!
Biz satın alma özgürlüğünü talep ediyoruz
BTP lideri Hüseyin Baş, Sayın Erdoğan'ın 'boykot' çağrısına bakın ne dedi?
"Sayın Cumhurbaşkanımız 'fahiş fiyat uygulayanlara karşı elinizdeki en büyük güç satın almama özgürlüğü' dedi.
Sayın Cumhurbaşkanım, bizim satın almama özgürlüğümüz var, onu da yaşıyoruz. Biz satın alma özgürlüğünü talep ediyoruz, toplum olarak bizde eksik olan o.
Biz satın alamıyoruz, satın almama da sorun yok, raflara kebapçı kedisi gibi bakıyorsun, kokluyorsun ama alamıyorsun, burada özgürüz ama satın almaya gelince orada özgürlüğümüz ne yazık ki elimizde değil.
Bir ne yapabilirmişiz; boykot edebilirmişiz! Peki, asgari ücrete yüzde 30 zam yapan bir hükümetin, emekliye yüzde 15 zam yapan bir hükümetin yüzde 44 zam yaptığı köprüyü, otoyolu da boykot edebiliyor muyuz, özgür müyüz bu hususta?
Mesela ben şöyle yaptım yurt dışına çıkış harcına zam yaptılar; dedim ki 'boykot ediyorum, yurt dışına çıkış yasağı koyuyorum' kendime.
Mesela elektrik faturalarımızı boykot edebiliyor muyuz? Evlerimizde elektrik yakıyoruz ve biz bunun faturasını kime ödüyoruz biliyor musunuz?
Biz bunun faturasını şu anda İngiliz'e ödüyoruz. Yalova elektrik faturasını İngiliz bir şirkete ödüyor. Bunu özelleştirdiler, özelleştiren firma aldı İngiltere'de bir firmaya sattı. Biz faturamızı İngiliz'e öderken öte yandan bizi yönetenler bize, 'biz, Suriye'ye elektrik veriyoruz' diyor."
İşe bak!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bakanlığın yemekhanesine üst düzey bürokrat ve personel için 17 ton et alım ihalesi yapıyor ve ihale şartnamesine etlerin haşlandığında kendine has lezzetinin alınması, yenildiğinde liflerinin ayrılması ve ağızda kolayca çiğnemesi şartı konuluyor.
Sayın Bakan ise 14 bin küsur olarak açıkladığı emekli maaşı için 'hayırlı olsun' diyor. Nasıl hayırlı olsun ki?
Dini bütün iktidarın yaptığına bak
Son 'bebek katili' gündemi ile Sayın Erdoğan ve kurmayları daha fazla dini kavramları cümle içinde kurmaya başladılar.
Bu kadar dini kavramları dillendiren insanların, 'biz ne diyoruz, ne yapıyoruz' sorgulaması lazım ama kendilerini sorgulamıyorlar.
Son sorgulamayı Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Alkollü içecekler ve vergiler üzerinden yaptığı konuşmada Sayın Gürer şu bilgileri paylaştı;
"İngiliz viskisi ülkemizde 2005 yılında 776 bin 572 litre tüketilirken 2023 yılında AKP'nin sayesinde 28 milyon 653 bin 486 litreye çıkmış.
'Muhafazakârım' diyen AKP iktidarı sayesinde dünyada en çok viski pazarı büyüyen Çin ve Hindistan'dan sonra gelen üçüncü ülke olduk.
Neden? Yerli rakı ve birada vergi yüzde 50, viski de yüzde 1.
Muhafazakar Adalet ve Kalkınma Partisinin vergisine bakınız:
2025 yılında alkolden 170 milyar 750 milyon vergi bekliyorlar;
Tütünden 455 milyar 644 milyon vergi bekliyorlar;
Kumardan, şans oyunundan da 56 milyon vergi topluyorlar.
AKP ile sarhoş olmuşuz
2006 yılında alkollü içkilerden toplanan ÖTV 1,9 milyar lira.
2021 yılında alkollü içkilerden alınan ÖTV 22,8 milyar TL. 2023 yılında 69 milyar TL.
Ama açık olan Ayasofya'yı açtılar.
- Sürecin adı belli değil ama sahibi belli / 15.01.2025
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025