Nereden çıktı bu demeyin! Bu ülkede ne zaman dini ve milli bir konu olsa sağcısı, solcusu, milliyetçisi, ulusalcısı, dincisi, 'bizim kitabımız, bizim kültürümüz, tarihimiz bu işe ne der' sorgulaması yapmak yerine 'ABD, AB, Vatikan ne der, nasıl tepki verir' hesabını yapıp, o minvalde söz ve icraata girişler.
İşte FETÖ, işte dinler arası diyalog projesi, işte BOP, işte Arap Baharı, işte ekonomi, işte Suriye, işte bebek katili başlıkları.
Hepsi bu devlet ve milletin aleyhine sonuçlandı, sonuçlanıyor ama toplumun önüne geçenler hala din, iman, kardeşlik, huzur kelimeleri ile kendilerini aklamaya çalışıyor.
Yakın tarihimizde Papa'ya mektup yazan dört ünlü isim var: Said Nursi, Fethullah Gülen, Abdullah Öcalan ve Recep Tayyip Erdoğan.
Fethullah Gülen'in 1998'de Papa'ya yazdığı ve tamamen şirk-küfür olan o mektup ile İslam'a karşı darbe gerçekleştiriliyor ve insanımızın gönülleri işgal ediliyordu. İşte o mektuba, o şirke ve de manevi işgale karşı çıkmak Merhum Prof. Dr. Haydar Baş önderliğinde bizlere nasip olmuştu.
Aynı yıl Sayın Erdoğan'ın hitabıyla 'bebek katili, İmralı canisi', Abdullah Öcalan'da, Papa'ya mektup yazmıştı:
'Aziz Peder' Hıristiyanlığa çok yakınım. Sizin, şahsınıza ve dininize duyduğum saygı, benim savaşımın ve düşüncelerimin merkezidir…
Suriye'de bulunduğum sırada Suriye Ortodoks Kilisesi'nin Başpiskoposu Yohanna İbrahim Mar Gregorius ile birlikte çok görüştüm.
Ben, Kürdistan topraklarında yaşayan Hıristiyan azınlıkları da, Türk vahşetinden korumak için savaşıyorum. Beni bu savaşta yalnız bırakmayacağınıza eminim...
Sizlere çok önemli gördüğüm bazı hususları aktarmayı bir insanlık görevi biliyorum. Biliyorsunuz ki Hristiyanlık azizleri Ortadoğu kökenliydiler ve ilk kutsal kiliseleri burada kurmuşlardır. Bu dönemin ilk Hristiyan halkları da Asuri ve Ermenilerdi. Kısmen Kürtler de bu dönemin ilk Hristiyan halklarındandır.
Doğduğum köyde ve ilkokulu okuduğum köyde bu kiliselerin kalıntıları duruyordu. Birisini cami yapmışlardı. Buna sevinmemiş, bu büyük uygarlık neden bu hale gelmiş diye o çocuk halimle üzülmüştüm… Ermeniler ve Asuri Süryaniler candan aile dostlarımızdı, komşuyduk.
Şunu demek istiyorum. Ben, dinsiz değil, tüm dinlere ve tek tanrılı dinlere özellikle saflık dönmelerine büyük saygı duyuyor, kendi eylemimi bu büyük insanlık aksiyonlarının devamı olarak görüyor, bunu her zaman söylemekten çekinmiyorum.
Herkes bizim, peygamberler tarzında olduğumuzu söyler ve halklarımız da buna tanıktır. Fakat Türk barbarizmi tarihte biliyorsunuz hem batı, hem doğu roma imparatorluğunu yıkarak, büyük bir Hristiyanlık düşmanlığını Anadolu'da tüm Ortadoğu hatta balkanlarda geliştirdi.
Avrupa'da bunun izleri sabittir ve devam ediyor. En son şahsınıza karşı menfur suikastı düzenlediler. Bunu yapan bir kişi değildi…
Şunu demek istiyorum, şahsınıza karşı bu kadar çılgınlaşan bir rejim, biz Kürtlere, Ermenilere, Süryanilere ve Greklere neler yapmaz ki?
Mezopotamya ve Anadolu'nun asıl sahipleri olan bu halklar tamamen jenosid yöntemleri ile tasfiye, imha edilmişlerdir. Çok az bir kalıntıları kaldı. Kürtlerin de durumunu biliyorsunuz, dehşet içinde kendilerini İtalya kıyılarına vurdular. Bu zulme, vahşete karşı çıkmaya çalıştım. Uzun süredir adeta tek başıma direniyorum." (La Republica, 23 Kasım 1998, s.1-3)
Kutsiyetpenahları Papa Fransuva
Tarihler 2014'ü gösteriyordu. Sayın Erdoğan'ın, Ankara'da yaptırdığı katrilyonluk Saray tamamlanmış, açılışına gün sayılıyordu ve Sayın Erdoğan; 'Kutsiyetpenahları Papa Fransuva' başlığıyla o mektubu kaleme almış şöyle diyordu;
"Ülkemizi ziyaretiniz için yüce kişiliğinize selefim Sayın Abdullah Gül tarafından yapılan daveti Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni Cumhurbaşkanı olarak, göreve başladığım şu günlerde yenilemekten özel bir memnuniyet duymaktayım.
Katolik aleminin ruhani liderliği görevini, üstlendiğiniz tarihten bu yana dünya barışı ve insanlığın kardeşliği ve huzuru için göstermekte olduğunuz değerli gayretlerinizi takdirle izlemekteyim.
Çalışmalarınızın katkı ve etkilerini Birleşmiş Milletler himayesinde sürdürülen ve Türkiye'nin de eş başkanlığını yürütmekte olduğu Medeniyetler İttifakı sürecinin hedeflerine erişilmesi bakımından da ayrıca önemsemekteyim."
Papa, Kuzey Irak'ta
Tarihler 2021'i gösteriyordu. Papa, Kuzey Irak'a gelmiş ve 'bu coğrafyanın kadim Hristiyan torağı' olduğunu vurgulayarak 'sakın topraklarınızı terk etmeyin' çağrısı yapmıştı.
Bu ziyarette bazı Kürt ve Ermeni liderler, Türkiye'yi şikayet etme ve kötüleme sırasına girmiş, Barzani yönetimi Papa adına ülkemiz topraklarını Kürdistan olarak gösteren hatıra pul bastırmıştı.
Bizim çok dindar, çok milliyetçi, çok Atatürkçü liderlerden ses çıkmamış, bu oyuna karşı çıkmak yine bize nasip olmuştu.
Onlar da Papa'ya mektup yazmış
Papa'nın ziyaretini bir gazeteye değerlendiren Kuzey Iraklı Kürt (!) siyasetçi Muhammed Emin Pencvini 1995 baharında Papa II. Jean Paul'u ziyaret ettiklerini anlatıp; "Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesi talebinde bulunduk. Bu Kürtler için manevi bir ziyaret anlamına geliyordu" diyor ve ekliyordu;
Görüşme öncesinde Papa'ya bir mektup ulaştırdıklarını belirterek, "Mektupta, Mezopotamya kültürünün bir parçası ve İbrahimi dinlerin bir devamı olan Kürt kültürünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirttik.
Kürdistan'ın işgal altında olduğunu bu yüzden toprakları ile birlikte dili, inancı ve kültürünün de kaybolma tehlikesi altında olduğunu, yazdık. Belgeleri ile Ortadoğu'da Kürt halkının yaşadığı mazlûmiyeti anlattık. Mektubumuzu Fransızca, İtalyanca ve İngilizce yazdık.
Kendi mektubumuzun yanı sıra sayın Abdullah Öcalan'ın mektubunu da, Papa Hazretlerine takdim ettik. Kendisinden, kendi kanalları ile Türkiye'de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi için çaba sarf etmelerini istedik" ifadelerini kullandı.
Dün ve bugün ortada. Önemli olan sen kardeşim sen, bu sürecin neresindesin?
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025
- Bu devlet ‘bebek katilinin’ himmetine muhtaç değildir / 02.01.2025
- Yeni yıla ve rahmet aylarına Ehl-i Beyt ile girmek / 01.01.2025
- Türkiye’deki cinayetlerden kim sorumlu? / 30.12.2024
- Peygamberimiz hayattayken de adına yalan söylenmişti / 29.12.2024