BTP lideri Hüseyin Baş'ın ekonomi, sosyal, iç ve dış politikadaki Kuvva-i Milliyeci duruşu, tek parti iktidarının icraatlarına eleştirileri ve ortaya koyduğu çözüm önerileri uykularını kaçırdı.
Haliyle zorlarına gitti. Yargıyı devreye koydular. Neymiş? Sayın Erdoğan'a hakaret etmiş! Ortada bir hakaret olmadığını bütün hukukçular, Hilal'e anlatır gibi anlattı.
Sayın Savcım! İlla bir hakaret arıyorsanız (!) ekranlarda, meydanlarda milyonların önünde kişileri, partileri ve toplumsal yapıları hedef göstererek; "Geri zekâlı, haysiyet fukarası, sefil, zavallı, gafil, eşkıya, çürük, sürtük, siyasi eşkıya, haysiyetsiz, onursuz, sanatçı müsveddesi, edep fukarası, ahlaksız, haysiyet celladı, kan emici' nice cümleleri kuran BTP lideri Hüseyin Baş değildi, Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Geçtiğimiz genel seçimler öncesi milyonların önünde '14 Mayıs'ta bunlara öyle çakalım ki bir daha bellerini doğrultamasınlar' diyen BTP lideri Hüseyin Baş değildi, Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Yaşanılan acılar, yükselen feryatlar kayıtlı ve belgeli iken 'bazı namussuz kişiler, kampanya yaparak, Hatay'da asker, jandarma, polis göremedik gibi yalan yanlış iftiralar atıyorlar' cümlelerini kuran BTP lideri Hüseyin Baş değildi, Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Hayırdır! Adalet karşısında herkes eşit değil mi? Yoksa adalet, kadıya göre mi?
Sayın Savcım!
Bir zamanlar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan'a; "On bin milisinle Taksim'e gel, ben de, bin bozkurtumla oraya geleyim. İnanıyorum ki Kasımpaşa'ya kadar ardına bakmadan kaçacaksın' demişti.
Sayın Erdoğan; Allah, Allah! Sayın Bahçeli sen bozkurtlarla mı dolaşıyorsun? Ben bozkurtla dolaşmıyorum. Ben, eşrefi mahluk olan insanlarla dolaşıyorum' karşılığını vermişti.
Re'sen soruşturmaya bile gerek duymamıştınız. Şimdi dava açmaya neden gerek duydunuz?
Hüseyin Baş, Suriye şovlarını bozdu
İktidar partisi ve küçük ortağı zafer naraları ile dış politikayı makyajlayıp, ülkemizdeki ekonomik ve sosyal çöküşü, çalışanların emeğinin gaspını kapatmaya çalışıyorlardı ki, siyasetin delikanlısı çıkıp, 'Türkiye Suriye'de kazandı?' sorusuyla milletimizi silkeleyip, kendine getirdi ve sordu;
"Emeklinin maaşı mı artıyor, asgari ücretlinin alım gücü yeterli bir seviyeye mi getirilecek, işsizlik mi azalacak, enflasyon mu düştü? Suriye'yi kazanmışsın, ne kazandın?
Türkiye ne kazandı? 13 yıldan beri askerimizi orada tutuyoruz terör tehdidi var diye. Esad varken böyle bir tehdit yoktu. Sen çıkardın bu tehdidi, sen çıkardığın tehdide önlem aldın. Bizim paramızı oraya harcadın. Milyonlarca Suriyeliyi buraya getirdin, bizim paramızı ona harcadın. Suriye'de biz ne kazandık? Hiçbir şey kazanmadık."
Ve asıl kazananı deşifre etti
"Suriye'de yaşanan net bir şekilde İsrail'in ve Amerika'nın galibiyeti. Amerika'nın kayığına bindik, Amerika bu kayığı nereye götürüyorsa oraya doğru hızla ilerliyoruz" dedi BTP Lideri Hüseyin Baş.
Erdoğan, 'Esad'ı biz devirdik' derken Şam yakınları bayrağını çeken İsrail'de 'Esad'ı biz devirdik' dedi.
ABD ne diyecek, diye beklerken ABD laf yapmadı. Geldi sınırımızın dibine Aynel Arab'a bir üs daha kurdu.
Diğer taraftan on binlerce masumun kanı elinde olan dünün El Kaide, IŞİD militanı, bugünün Suriye fatihi ilan edilen Coloni- Ahmed eş-Şara, ülkemizde El Kaide Terör Örgütü üyesi olduğu için 20 milyon TL ödül ile aranan Ömer Muhammed Çiftçi (Muhtar Türki) adlı teröristi 'Tuğgeneral' olarak atamadı.
İlgili Bakanlık anında başına 20 milyon TL koyduğu bu teröristi arananlar listesinden çıkardı.
Gazze
20 bin Müslüman katledildikten sonra lütfedip ticareti kestik, dediler. Kesmedikleri belgeli. Azerbaycan'da, Türkiye'de, İsrailli firmalarla ortak sponsorluk yaptıkları fuarlar düzenlediler.
Bizzat İsrail Savaş Bakanı Katz: "Türkiye ile ticaret alışverişi olmasaydı, Yemen'in Kızıldeniz'de bize uyguladığı abluka nedeniyle İsrail ekonomisi çökerdi" dedi.
Bugün Gazze'de çocuklar bombardımanlar yanında açlık ve soğuktan ölmeye devam ederken hem baba Erdoğan hem de oğlu Erdoğan miting üzerine mitingler yapmaya da devam ediyor.
Birde İsrail ile ticaret devam ediyor, diyenlere kızıp, hapse attırıyorlar. Şimdi de; 'İsrail'e laf atacağına önce Kürecik'i kapat, Azerbaycan petrolünü gönderme, jet yakıtı sağlama, ticareti kes' diyen BTP Liderini susturmaya çalışıyorlar.
Biz kez daha ifade edeyim ki, Hüseyin Baş siyasetteki maskeleri şu cümleler ile düşürdü;
'Bu ülkede kim 'dindarım' dediyse ve onun siyasetiyle bir yere geldiyse dine en büyük zararı o verdi.
Kim 'milliyetçiyim' dediyse ve o milliyetçilik üzerinden bir siyaset yapıp bir yere geldiyse Türk milletine en büyük zararı o verdi.
Üzülerek söylüyorum kim, 'cumhuriyetçiyim' dediyse ve bunun üzerinden siyaset yaptıysa cumhuriyetçiliğe de, devletçiliğe de, halkçılığı da, inkılapçılığı da en büyük zararı o verdi'.
Baksanıza şimdi hepsi birlikte DEM'leniyorlar…
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025
- Bu devlet ‘bebek katilinin’ himmetine muhtaç değildir / 02.01.2025
- Yeni yıla ve rahmet aylarına Ehl-i Beyt ile girmek / 01.01.2025
- Türkiye’deki cinayetlerden kim sorumlu? / 30.12.2024
- Peygamberimiz hayattayken de adına yalan söylenmişti / 29.12.2024
- Emekliler de Saray sofrasında çarpıldı / 28.12.2024
- Hüseyin Baş tabuları yıkıyor, ezberleri bozuyor / 27.12.2024
- Hüseyin Baş’tan Atatürk duruşu / 26.12.2024