Sayın Erdoğan, 2024'ü 'Emekliler yılı' ilan etmişti. Emekliler yılının son günlerinde bu ilanın gereği olarak seçilmiş emeklileri, Saray'ına davet etti. Saray'a giden emekliler çarpıldı.
Programı izlerken 12 bin 500 TL takdir edilen emeklilerin, etraflarına bakışlarından çarpıldıklarını gördüm. Hayatlarında ilk kez gördükleri o lükse, o şatafata hayranlıkla bakıyorlardı. Hele o yemek ikramı şovu yok mu (!) tam bir saltanat sofrası!
Programdan sonra muhalif ve sosyal medyanın gündemi Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün'dü.
Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün sokakta, '12 bin 500 lirayla şu anda geçinmenin imkansız olduğunu vurgulayıp. 'milyonlarca insan açlık rakamının içinde inim inim inliyor' diyordu.
Saray'da ise "Emekli, kendisine atılan adımları asla unutmaz ve karşılıksız da bırakmaz. Bu şiarla ve emeklinin olgunluğuna yakışır şekliyle ve "marifet, iltifata tabidir" sözü ışığında emekli için emek sarf eden herkesi sevgiyle ve muhabbetle kucaklıyoruz' cümlelerini kurmuştu.
Tepkiler özetle, 'emekçilerin yanında ne diyordun, Sayın Erdoğan'ın karşısında ne diyorsun? Sokakta feryat ediyorsun, Saray'da şükrediyorsun' şeklindeydi.
Tepkiler yersiz
Neden yersiz, derseniz, İmam-ı Azam Hazretlerinin ifadesi ile "Sultanın sofrasına oturan âlimin fetvasına itibar edilmezken', Emekliler Derneği Başkanının sözlerine de itibar edilmez derim.
Sonra! Saray sofrasına oturup da çarpılmayan var mı?
Firavun, Nemrut, Karun adlarını aynı cümlede kuran Numan Kurtulmuş'un hali malum.
İsrail ile Erdoğan'ı eşleştiren, paçalardan çok şey akıtan Süleyman Soylu malum.
Meral Akşener, Sinan Ogan, Hulki Cevizoğlu, Yiğit Bulut, Ahmet Hakan gibi nice siyasetçi ve gazetecilerin Saray sofrasından sonra nasıl dönüştükleri ortada.
Hepsini geçin! Koskoca MHP ve Devlet Bahçeli'ye bakın. Kimliklerini, ideolojilerini, Erdoğan ve AKP hakkındaki ispatlı iddialarını tek kalemde sildiler.
Şimdi yeri geliyor Saray muhafızı oluyorlar, yeri geliyor Saray'ın sözcülüğüne soyunuyorlar, yeri geliyor Saray'ın açamayacağı kapıları açıyorlar.
Örneğin Saray, İmralı'nın kapısını açabilir miydi? Asla. Ama Devlet Bahçeli ve partisi açtı ve de bunu vatanseverlik olarak bir kesime de inandırdılar.
Özgür Özel'in suçu ne?
O da Saray'a gitti. Hem de yanında 'mesir macunu' bile götürdü. Yumuşayalım, derken Erdoğan sertleşti.
Macun yüzünden, diyenler olabilir ama gerçek şu ki Erdoğan, CHP daha doğrusu siyaseten bir düşmanı olmadıkça, bir partiyi veya bir kesimi düşman ilan etmedikçe, onları dini ve milli kavramlarla milletin önüne atmadıkça siyaset yapamaz.
Çünkü yaptıkları söylediklerini, söyledikleri de yaptıklarını tutmuyor. Kendi, kendilerini bile yalanlıyorlar.
Ülkenin hali de ortada zaten. Haliyle vurun CHP'ye! Ama bu kadar da olmaz yani!
'CHP'li belediyeleri silkeleyin' emrinin sahibi Erdoğan, silkeleme devam ederken "Bizim siyaset felsefemizde ayrımcılık asla yoktur. Kimseyi inancından, tercihinden, meşrebinden, siyasi partisinden dolayı dışlamak yoktur' dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Belgrad Ormanı'nı İBB'den aldı. Bakanlığın kararı üzerine 200 çevik kuvvet polisi, Belgrad Ormanı'na şafak operasyonu yaparak İBB'yi tahliye etti.
Keser ve sapın, dönme hikayesini biliyorsunuz…
Yeri gelmişken
'Hain, terörist, sefil, sürtük, çürük, p!ç, ayyaş, eşkıya, geri zekâlı, ahlaksız, müsvedde' gibi nice cümleler milyonların önünde dile getirmekte hiçbir sakınca görmeyen Erdoğan: 'Siyasi hayatımızın hiçbir döneminde milletimize karşı hürmetsizlik etmedik' dedi.
Suriye'den, İsrail'e yönelecek askeri tehditler ortadan kalktı. İsrail, Suriye topraklarını ilhak etti. Şam'a 40 kilometrede bayrağını çekti.
Sayın Erdoğan ise 'bölgemizde ve dünyadaki gelişmeleri en doğru okuyan parti ve ittifak biziz' dedi.
'Tezkereye hayır, demek bana hayır, demektir', 'ne notası! Müzik notası mı ki veresin', 'ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlarından birisi de benim' sözlerinin sahibi Sayın Erdoğan, CHP'yi 'Küresel güçlerin soytarısı' olmakla itham etti.
Devlet Bahçeli
Üç yıl önce 'Afganistan tüm Afganlarındır', 'Türk askeri Afganistan'dan çekilirse Anadolu düşer…'
Bir buçuk yıl önce 'Devletim izin versin, Gazze'ye sapanla İsrail'e taş atayım' dedikten sonra İsrail'e 24 saat süren veren Devlet Bahçeli bugün; "Şam fethedildiyse Kudüs'ün de fethi yakındır." demiş.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: 'Dünyada gençliğe en büyük yatırım yapan lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır' derken;
MHP Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ise: "Efendim, 'beyin göçü var, insanımız dışarı gidiyor' diyorlar. Bu ülkenin insanı vatanını terk etmemiştir. Giden, gider!" demiş.
Haklı! Gençler gitmesin, mafya, altın, uyuşturucu kaçakçılığı işine girsinler.
Türk Milleti! Bu devletin sahibi sensin. Dur, de, dursun.
- Hüseyin Baş tabuları yıkıyor, ezberleri bozuyor / 27.12.2024
- Hüseyin Baş’tan Atatürk duruşu / 26.12.2024
- Türkiye’yi batırdı ama Suriye’yi ayağı kaldıracak! / 25.12.2024
- Bu sorumluluğu tarih değil ABD yükledi / 23.12.2024
- İslam’da fakirlik sınırı / 22.12.2024
- ABD, Şam’a indi / 21.12.2024
- Doğu'nun kızı Butto, Alman kızı Merkel ve Erdoğan / 20.12.2024
- İsrail endişeli, Yunanistan ise panikteymiş / 19.12.2024
- AKP döneminde 28 Şubat manzaraları / 18.12.2024