Osmanlı pay edilmiş, Anadolu Haçlı askerlerinin çizmeleri altında inliyordu. O günleri Büyük İnsan Atatürk, İzmir İktisat Kongresinde şöyle anlatıyordu;
"Düşmanlarımız aynı zamanda Osmanlı Devletiyle beraber Türk Milletinin de mahvolduğunu zannetti. İşte bunda çok aldanıyordu. Osmanlı Devleti gibi çok devletler kurmuş olan Türk Milleti mahvolmazdı ve mahvolmamıştı.
Bilakis hayatına vurulan bu darbelerden harici ve dahili düşmanların acı darbelerinden birdenbire bütün tayakkuzlarını, bütün intibahlarını takındı, hayatını, şerefini kurtarmak için kemal-i şerefle başını kaldırdı".
O başkaldırı sadece cephede değildi. Başta ekonomi olmak üzere her alanda idi. Zaten İzmir İktisat Kongresi 'de ekonomik sahada bir başkaları mahiyetinde idi.
O gün Atatürk tarihe geçen konuşmasındaki vurgularından bir kaçını hatırlayalım;
-Çağımız tamamen bir ekonomi devrinden başka bir şey değildir…
-Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısı ile ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur…
-Tarihimizi dolduran zaferler ve başarısızlıkların tümü, ekonomik durumumuzla yakinen ilgilidir…
-Kılıçla fetih yapanlar, sabanla fetihler yapanlara yenilmeğe ve sonunda yerlerini terk etmeğe mahkûmdurlar…
-Kılıç kullanan kol yorulur; fakat saban kullanan kol, her gün daha çok kuvvetlenir ve her gün daha çok toprağa sahip olur…
-Egemenlik demek, şeref demek, namus demek, onur demektir…
-Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Millî Egemenlik, Ekonomik Egemenlik ile pekiştirilmelidir…"
100 yıl sonra başa döndük
Maalesef gerçek bu! Osmanlı'da devasa binalar, yapılar, yollar, köprüler vs. yoktu. Devlet borca batmış, millet karın tokluğuna çalışıyordu.
Ama saltanat ve iktidar sahipler, şatafat içinde hala güç ve kudret sahibi olduklarını sanıyordu. Ama koskoca bir imparatorluğu bitirdiklerini tarihe damga vurmuş bu milletin esir edildiğini düşman gemisine bindiklerinde anladılar!
Yüz yıldan biraz fazla zaman geçti. Yollar, köprüler, havalimanları, devasa yapılar kısaca bu yüz yılın bütün imkanlarının bir çoğu ülkemizde de var.
Ama devlet ve millet açısından tablo Osmanlı ile aynı. Devlet ve millete borç kelepçesi vurulmuş, ekonomik bağımsızlığımızı kaybetmiş durumdayız. Tarımda bile ithalatçı ettiler bu ülkeyi ithalatçı!
Ama sayın iktidarımız, dünyaya kendince ayar verdiğini zannediyor.
Dün ne yapılmıştı?
İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlardan bir kaçı;
Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.
El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır.
Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır.
Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.
Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.
Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.
İş erbabına amele değil, işçi denmelidir.
Sendika hakkı tanınmalıdır.
Bugün ne yapılmalı
1-Sosyal Devlet olmak devletin, vatandaşlarına karşı bir ikramı değil, onun varlığının gereği ve vazifesidir.
2- Yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak durumundadır.
3-Devlet, vatandaşlarına iş bulmak zorundadır.
4-Eğer bir birey iş bulamıyorsa, bunun sorumluluğu devlete aittir.
5-Devlet bu eksiğini telafi edinceye kadar vatandaşına işsizlik maaşı vermek zorundadır.
6-Devletin, gelirlerinin vatandaşına hizmet olarak geri döndürmesi ve milletinden topladığından daha fazlasını milletine vermek zorundadır.
7-Devlet, bireylerin haklarının önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüdür. Bu sayede sosyal adaletin de oluşmasını sağlamaktadır.
8-Devletin bekası, bireylerin doğuştan gelen haklarının yaşanmasında saklıdır ve bu haklar kullandırılmalıdır.
9-Devlet, mutlu bir azınlığın çıkarları için değil milletin bütün fertlerinin menfaatlerini ve haklarını korumak için projeler hayata geçirilmeli, düzenlemelerini bu ölçü ile yapmalıdır.
10-Devlet, kapitalist anlayışlarda olduğu gibi başkalarının elindekileri sömürerek büyüyen değil, aksine vererek, hizmet ve ikram ederek büyüyen bir devlet olmalıdır.
11- Asgari ücret ve en düşük emekli maaşı fakirlik sınırı üzerinde olmalıdır.
12- Ev kadınları işçi statüsünde emekli edilmelidir. Doğum yapan her anneye doğum ikramiyesi verilmelidir.
13- Üniversite harçları kaldırılmalı, gençlere uzun vadeli faizsiz evlenme kredisi verilmelidir.
14- Kimsesiz yaşlılara adam gibi maaş bağlanmalı, şehit yakınları, dul ve yetimlere devlet sahip çıkmalıdır.
15- KOBİ'lere ve esnaf kesimine uzun vadeli faizsiz kredi verilmelidir.
16- Tarım kesimine ürününe karşılık avans ve ürün alım garantisi verilmelidir.
17- Nakliyecilere uzun vadeli faizsiz kredi verilmeli, sanayicilere proje mukabili faizsiz kredi verilmelidir.
Ama nasıl?
Milli para ile Milli Ekonomi Modeli ile
Prof. Dr. Haydar Baş'a göre para;
1) Para, faiz ve borçlanma yoluyla maliyetli bir şekilde değil, devletlerin senyoraj hakkıyla maliyetsiz bir şekilde üretilmelidir.
2) Para, sosyal devlet projeleri ile birlikte kılcal damar misali halkın tamamına ulaşmalı, bu sayede artacak tüketim ile ekonomide sürekli büyüme sağlanmalıdır.
3) Para, emeğin ve üretimin karşılığı olarak basılmalıdır.
4) Para, ekonomik dinamikleri harekete geçiren bir tahrik unsudur.
5) Paranın tasarruf aracı olarak kullanılması faiz yoluyla, paradan para kazanma şeklinde değil, üretimi artıracak şekilde yatırım aracı olarak kullanılması ile olmalıdır.
6) Devletlerin senyoraj hakkıyla basmış oldukları paralar ile birlikte kendi aralarında milli paralarıyla ticaretlerini yapmaları gerekmektedir.
Senyoraj hakkı
Senyoraj, insanımızın emek ve üretiminin karşılığı olan paranın, devletin hükümranlık hakkını kullanarak, Merkez Bankası'nda emisyonunu genişletmesiyle karşılanması demektir.
Modelimizde, devlet borçlanmayacak, senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişletecek; yani kendi insanının emek ve üretiminin karşılığı olan parayı, kendisi basacaktır.
Bunlar için (şimdi AKP'li Bakanında itiraf ettiği) değeri 3 katrilyon dolar olan madenlerimizin devlet - millet eli ile işletilmesi yeterli bir kaynaktır…
Milli Ekonomi Modeli'nde biz şunun altını çiziyoruz
Üretimin tetiklenmesi, eksik kalan tüketimin devreye konması için devletlerin senyorajı kullanması şarttır.
Senyoraj, Milli Ekonomi Modeli'nin sosyal devlet anlayışında tüketicinin tetikleyicisi olacaktır.
Senyoraj geliri maaş olarak halka verildiğinde işçi, memur, çiftçi vs. tüketici sınıfın tüketim kabiliyeti artacaktır.
Buna mukabil, üretici de talep olduğu için daha çok üretecektir.
Bu iki unsur emme-basma tulumba gibi birbirini harekete geçirecek ve ekonomide istenilen denge sağlanacaktır.
Kapitalist düzenin kuralları bir kenara bırakılarak Milli Ekonomi Modeli'nin adil paylaşımı sunan, sürekli büyümeyi formülize eden, tam istihdamı sağlayan sistemine geçmeden Türkiye ekonomideki dar boğazı aşamaz."
Çözüm Hüseyin Baş'ın elinde. Tercih sana kalmış…
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025
- Bu devlet ‘bebek katilinin’ himmetine muhtaç değildir / 02.01.2025
- Yeni yıla ve rahmet aylarına Ehl-i Beyt ile girmek / 01.01.2025