Yaşadığımız günler malum. İnsanlar, parti liderline, gazetecilere yapılanları görünce, 'onlara bu yapılıyorsa bize, ne yapılmaz' mantığıyla duygularını, tepkilerini, eleştirilerini dile getirmekten korkuyorlar.
Bende bu korku fobisini nasıl yeneriz, diye düşünürken aklıma Sayın Bahçeli'nin söylemler geldi.
Vatandaşımıza en azından psikolojik destek olmak için Sayın Bahçeli'nin gurup toplantılarında ve miting meydanlarındaki söylemlerinde oluşun bir yazı dizisi hazırladım.
Hazırlarken bana iyi geldi. Sizde iyi gelecektir!
"Bu şahıs için kişisel servet artışı öncelikli ve her şeyden daha önemlidir.
Helallik isteyen Tayyip Erdoğan'a, şehitlerimiz, hakkını haram etmektedir. Erdoğan eşittir Öcalan'dır.
Aday Erdoğan, Kürdistan konusunda İsrail'le aynı çizgide, aynı blokta, aynı kamptadır.
Barzani hem İsrail'in hem de aday Erdoğan'ın ortaklaşa desteğini almakta, Kürdistan bu iki batılın kundağında pışpışlanmaktadır.
Bu meyanda, Netanyahu ile Erdoğan arasında hiçbir fark yoktur.
Aday Erdoğan ne söylerse söylesin; İsrail'e koruma kalkanı, Siyonizme bekçi, vaat edilmiş toprakların takipçisi, batının ileri karakoludur.
İsrail; Erdoğan'ın ümit ve geçim kapısıdır. 2004 yılında Amerikan Musevi Komitesi tarafından verilen Üstün Cesaret Ödülü hala aday Erdoğan tarafından gururla taşınmaktadır.
Geçtiğimiz günlerdeki bir beyanatında ödüle toz kondurmamak adına, "o tarihte İsrail'le aramız böyle değildi" sözü ise pişkinlik ötesidir." (Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin yapmış olduğu basın toplantısı metninden. 24 Temmuz 2014)
Çaldılar, başörtüsüne gizlendiler
"Bunların vicdanı kurumuş, bunların utanma hasletleri buharlaşmış.
Çaldılar, başörtüsüne gizlendiler.
Rüşvet alıp verdiler, yolsuzluk başka, hırsızlık başka dediler, şeytana esir düşerek günah işleme özgürlüğünü icat ettiler.
Putperestlerin, müşriklerin, kafirlerin, şirk koşanların aklına gelmeyen ne varsa icra ettiler.
Dünya turu attılar. Gitmedikleri, gezmedikleri, görmedikleri ülke kalmadı.
Harcırah zengini oldular.
Besmeleyle soygun yapıp, şükrederek haram havuzunda ıslandılar. Türk milleti böylelerini hiç görmedi.
Erdoğan şimdi de başkanlık peşindedir. Her gün miting yapmaktadır. 7 Haziran yaklaştıkça Erdoğan azgınlaşmaktadır.
Ve Erdoğan Cumhurbaşkanlığından fiilen inmiştir. Çünkü Erdoğan bu makama layık değildir. Mizaç ve meşrebi buna uygun değildir.
Her gün bize sövüyor. Her gün yalan söylüyor. Her gün hakaret ediyor.
Peki, kimdir bu gafil, kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan.
Be hey densiz, bey hey kanun tanımaz, ahlak bilmez; sen Cumhurbaşkanısın, sen devletin başısın.
Ne geziyorsun meydanlarda, bizimle ne uğraşıyorsun?
Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir.
Dün bize Kars'tan Esad'ın, Pensilvanya'nın, Kandil'in milliyetçisi diyor.
Halt ettin Erdoğan. Yine çaktın Erdoğan. Yine yanlışa battın Erdoğan.
Biz, zalim Esad'a çok şükür kardeşim demedik, ailece tatile çıkmadık.
Biz, Pensilvanya'nın kuyruğunda gezmedik, 12 yıl birlikte olmadık.
Hele hele Kandil'in yolunu hiç bilmedik. Ve sadece gidersek, Türk Bayrağı dikmek için gideceğimizi söyledik.
Erdoğan sen, Esad'ın kirli bir kopyası, Pensilvanya'nın eski sevdalısı, Washington'un daimi tutsağı, Kandil'in tavizsiz havarisi, Ermeni hısmı, Türklüğün yaşayan düşmanısın.
Ve senin bizim milliyetçiliğimizle ilgili ahkam kesmen için önce eğilip ayaklar altına aldığın milliyetçiliği kaldıracak kadar onurlu ve haysiyetli olman lazımdır.
Erdoğan-Suriye
Suriyeli Türkmenlere yardım kılıfı altında, radikal selefi örgütleri Esad'a karşı provoke ederken; komşu komşunun külüne muhtaçtır, rüzgar eken fırtına biçer, diyen biziz.
Barzani'ye kardeşim, IŞİD'e Müslümansanız derken; Türkmenler eriyor, katillere kucak açma, kırmızı çizgilerimizi silikleştirme, diyen biziz.
Ve Erdoğan BOP eş başkanlığıyla övünürken; Müslümanların ölümüne sabitlenmiş küresel projelere payandalık yapıyorsun, bu görevi milletten almadın, vazgeç bu yoldan diyen de biziz.
Erdoğan hayatının hangi diliminde Türkmen demiş, Türkmenleri kaale almıştır?
Biz, Kerkük derken, Erdoğan Mursi'yle dört parmak hesabı yapıyordu.
Biz, Türkmenler için yanıp tutuşurken; Erdoğan peşmerge nifakıyla varil varil petrol anlaşması imzalıyor, sıra gecelerinde çiğ köfteli eğlenceler düzenliyor, Kürdistan diyerek inliyordu.
Biz, Ankaralı Ayşe'nin derdine yanmışken, Erdoğan Mısır'lı Esma'ya ağlıyordu.
Biz Türklük derken, Erdoğan ırkçılık, kafatasçılık yapıyorsunuz diye bizi suçluyordu.
Biz, Irak'tan Afganistan'a, Bosna'dan Doğu Türkistan'a, Pakistan'dan Kafkaslara; Türk yurtlarından İslam topraklarına kadar mazlum milletlerin davasını savunup bayraklaştırırken; Erdoğan, Papa heykelleri altında imza atıyor, papaz elbisesi giyiyordu.
Biz, Türk-İslam medeniyetinin kutlu günleri için varımızı yoğumuzu on yıllardır harcarken; Erdoğan fitne sofrasında karnını doyuruyordu.
Kaybeden İslam'dır
Erdoğan'ın, model olacağım derken maskara olmasından dolayı Türkiye kaybetmiştir.
Erdoğan, gaza gelip, fren tutmayıp kendisini dünya lideri mertebesine koymak isterken Türkiye çaptan ve gözden düşmüştür.
Kaybeden İslam'dır.
Kaybeden aziz Türk milletidir.
Kaybeden Türkmen kardeşlerimizdir.
Zarar gören Türklük 'tür." Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Kahramanmaraş Mitingi"nde yapmış oldukları konuşmadan 3 Haziran 2015) Devam edecek…
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025