Hz. Ali: ‘Beni hakeme zorlayan sizdiniz’
Hz. Ali, kendisini, hakeme razı oldu gerekçesiyle tekfir eden Haricilere dedi ki: “Siz değil miydiniz hakem tayini için beni zorlayan? Nihayet, mecbur olup hakem tayin ettim, Allah’ın hükmüne uygun olarak bir karara varırlarsa kabul edeceğiz söz verdik, Allah’ın hükmüne uygun bir karara varmazlarsa ben de, siz de kabul etmemeyi kararlaştırdık. Böyle olmadı mı?”
10.02.2025 12:05:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
![Hz. Ali: ‘Beni hakeme zorlayan sizdiniz’](resimler/haberler/32/hz-ali-beni-hakeme-zorlayan-sizdiniz-H1557536-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Hz. Ali: ‘Beni hakeme zorlayan sizdiniz’](resimler/haberler/32/hz-ali-beni-hakeme-zorlayan-sizdiniz-H1557536-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
Hz. Ali, Abbas oğlu Abdullah'ı, Haricilere öğüt vermek üzere yolladı. Abdullah, "Mü'minlerin Emiri'ne neden karşı geliyorsunuz?" dedi. Onlar, "Hakeme razı olunca Allah'ın dininden çıktı. Kâfir olduğunu ikrar ettikten sonra tövbe etsin, ona uyalım" dediler.
Abdullah, "Hiçbir inanç sahibine, inancından şüphe yokken kâfir olduğu söylenemez" deyince gene reylerinde ısrar ettiler. Bu sırada Hz. Ali, Kûfe'den kalkıp Harura'ya gelmişti. Haricilerin en sözü geçer adamı olan Kays oğlu Yezid'in çadırına kondu ve onu Isfahan ve Rey eyaletlerine vali tayin etti.
O sırada Abdullah, onlarla münazara etmedeydi. Hz. Ali, yanlarına varıp, "içinizde inandığınız, güvendiğiniz kimdir?" diye sordu.
Abdullah b. Kevva'yı gösterdiler.
Hz. Ali, "Neden aleyhimize döndünüz?" diye sordu.
ibn-i Kevva, "Sen, Sıfin'de hakem tayin ettin, onun için aleyhine döndük" diye cevap verdi.
Hz. Ali, "Bilmiyor musunuz, onlar Mushafları arz ettikleri vakit bu bir hiledir, eğer onlar Mushaf'ın hükmüne kaail olsalardı aleyhimde savaşa çıkmazlardı dedim; hakem tayinini benden fazla istemeyen yoktu, böyle değil mi?" buyurdu.
Hariciler, "doğru" dediler.
Hz. Ali, "Siz değil miydiniz hakem tayini için beni zorlayan? Nihayet, mecbur olup hakem tayin ettim, Allah'ın hükmüne uygun olarak bir karara varırlarsa kabul edeceğiz söz verdik, Allah'ın hükmüne uygun bir karara varmazlarsa ben de, siz de kabul etmemeyi kararlaştırdık. Böyle olmadı mı?" dedi.
"Evet, doğru söylüyorsun. Reyimizle hakem tayin ederek kâfir olduk fakat şimdi tövbe ettik, yola girdik. Sen de bizim gibi kâfir olduğunu ikrar et, tövbekâr ol, beraberce Şam'a gidelim" dediler.
Hz. Ali, "Bilmiyor musunuz, Allah, kocayla karı arasındaki uzlaşma hakkında hakem tayin edilmesini emretti ve 'Kocanın tarafından bir hakem, karının tarafından da bir hakem gönderin' buyurdu. Gene haccederken avlanma hususunda da adil kişilerin hakem olmasını emretti" dedi.
"Sen, Amr'ın dilediğine uydun, 'Bu, Allah'ın kulu, Mü'minlerin Emiri Ali'nin' ibaresindeki 'Mü'minlerin Emiri' yazısını sildirdin, 'Ebu Tâlib oğlu Ali' yazdırdın, bu suretle de kendin, kendini halifelikten azletmiş oldun" dediler.
Hz. Ali dedi ki: "Ben Resûlullah'a uydum. O da Hudeybiye'de, uzlaşma şartları yazılırken 'bu, Resûlullah Muhammed'in yazdırdığı anlaşmadır' diye yazdırmıştı da Amr oğlu Suhayl, 'Allah elçisi olduğunu ikrar etseydik Sana karşı gelmezdik; onu sildir, Abdullah oğlu Muhammed yazdır' demişti. Hz. Muhammed (s.a.a.) bana, 'Ya Ali, Resûlullah'ı sil' demişti. Ben, 'Ya Resûlallah, bende o cür'et yok ki senin peygamberlik sıfatını sileyim' demiştim. Hz. Peygamber yazdırmıştı, sonra gülerek, 'Ya Ali, senin de başına gelecek bu iş' demişti."
Bu sözler üzerine Haricilerin iki bini Hz. Ali'ye tâbi olup Harura'dan Kûfe'ye geldi. El-Kâmil'deki rivayete göre Hz. Ali, Haruriyye'yle görüşüp konuşmuş, onlar, "Biz hakem kabulüyle büyük bir suç işledik, şimdi tövbe ettik. Sen de bizim gibi tövbe et de tekrar sana uyalım" demişlerdi.
Hz. Ali, "Ben her türlü suçu, Allah'ın yarlıgamasını dilerim. Fakat Resûlullah ile sohbetten ve dinden hüküm çıkaracak kadar dinde rüsuh sahibi olduktan sonra kâfir olmama imkân yok" diyerek, "Ey Allah için bana tanıklık eden, tanık ol ki ben Peygamber Ahmed'in dinindeyim, hidayet üzereyim, kim bunda şüphe edebilir" mealindeki üç mısralık şiiri okumuştur.
Bunun üzerine altı bin kişi Hz. Ali'ye uymuş, onunla Kûfe'ye dönmüştür.
Abdullah, "Hiçbir inanç sahibine, inancından şüphe yokken kâfir olduğu söylenemez" deyince gene reylerinde ısrar ettiler. Bu sırada Hz. Ali, Kûfe'den kalkıp Harura'ya gelmişti. Haricilerin en sözü geçer adamı olan Kays oğlu Yezid'in çadırına kondu ve onu Isfahan ve Rey eyaletlerine vali tayin etti.
O sırada Abdullah, onlarla münazara etmedeydi. Hz. Ali, yanlarına varıp, "içinizde inandığınız, güvendiğiniz kimdir?" diye sordu.
Abdullah b. Kevva'yı gösterdiler.
Hz. Ali, "Neden aleyhimize döndünüz?" diye sordu.
ibn-i Kevva, "Sen, Sıfin'de hakem tayin ettin, onun için aleyhine döndük" diye cevap verdi.
Hz. Ali, "Bilmiyor musunuz, onlar Mushafları arz ettikleri vakit bu bir hiledir, eğer onlar Mushaf'ın hükmüne kaail olsalardı aleyhimde savaşa çıkmazlardı dedim; hakem tayinini benden fazla istemeyen yoktu, böyle değil mi?" buyurdu.
Hariciler, "doğru" dediler.
Hz. Ali, "Siz değil miydiniz hakem tayini için beni zorlayan? Nihayet, mecbur olup hakem tayin ettim, Allah'ın hükmüne uygun olarak bir karara varırlarsa kabul edeceğiz söz verdik, Allah'ın hükmüne uygun bir karara varmazlarsa ben de, siz de kabul etmemeyi kararlaştırdık. Böyle olmadı mı?" dedi.
"Evet, doğru söylüyorsun. Reyimizle hakem tayin ederek kâfir olduk fakat şimdi tövbe ettik, yola girdik. Sen de bizim gibi kâfir olduğunu ikrar et, tövbekâr ol, beraberce Şam'a gidelim" dediler.
Hz. Ali, "Bilmiyor musunuz, Allah, kocayla karı arasındaki uzlaşma hakkında hakem tayin edilmesini emretti ve 'Kocanın tarafından bir hakem, karının tarafından da bir hakem gönderin' buyurdu. Gene haccederken avlanma hususunda da adil kişilerin hakem olmasını emretti" dedi.
"Sen, Amr'ın dilediğine uydun, 'Bu, Allah'ın kulu, Mü'minlerin Emiri Ali'nin' ibaresindeki 'Mü'minlerin Emiri' yazısını sildirdin, 'Ebu Tâlib oğlu Ali' yazdırdın, bu suretle de kendin, kendini halifelikten azletmiş oldun" dediler.
Hz. Ali dedi ki: "Ben Resûlullah'a uydum. O da Hudeybiye'de, uzlaşma şartları yazılırken 'bu, Resûlullah Muhammed'in yazdırdığı anlaşmadır' diye yazdırmıştı da Amr oğlu Suhayl, 'Allah elçisi olduğunu ikrar etseydik Sana karşı gelmezdik; onu sildir, Abdullah oğlu Muhammed yazdır' demişti. Hz. Muhammed (s.a.a.) bana, 'Ya Ali, Resûlullah'ı sil' demişti. Ben, 'Ya Resûlallah, bende o cür'et yok ki senin peygamberlik sıfatını sileyim' demiştim. Hz. Peygamber yazdırmıştı, sonra gülerek, 'Ya Ali, senin de başına gelecek bu iş' demişti."
Bu sözler üzerine Haricilerin iki bini Hz. Ali'ye tâbi olup Harura'dan Kûfe'ye geldi. El-Kâmil'deki rivayete göre Hz. Ali, Haruriyye'yle görüşüp konuşmuş, onlar, "Biz hakem kabulüyle büyük bir suç işledik, şimdi tövbe ettik. Sen de bizim gibi tövbe et de tekrar sana uyalım" demişlerdi.
Hz. Ali, "Ben her türlü suçu, Allah'ın yarlıgamasını dilerim. Fakat Resûlullah ile sohbetten ve dinden hüküm çıkaracak kadar dinde rüsuh sahibi olduktan sonra kâfir olmama imkân yok" diyerek, "Ey Allah için bana tanıklık eden, tanık ol ki ben Peygamber Ahmed'in dinindeyim, hidayet üzereyim, kim bunda şüphe edebilir" mealindeki üç mısralık şiiri okumuştur.
Bunun üzerine altı bin kişi Hz. Ali'ye uymuş, onunla Kûfe'ye dönmüştür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.